Şahin ALPAY
Anılarımı yazıyorum. Ölmeden bitirmek istediğim anılarım için bazı dostlarım, "Geç kaldın, herkes yazdı bitirdi" dediler. Hiç bir laf bundan daha yanlış olamazdı. Şöyle açıkladım: Aksine! Evet ölüp bitirememek riskim var, ama anılarımı ancak şimdi, kendimce tarihime bakışta bir olgunluğa erdiğimde yazmamın bir anlamı olabilirdi. "Olgunluğa ermek de ne demek?" diye sorabilirsiniz. O da şu: insanın kendi tarihine bakabilecek duruma geldiğine kani olmak.
Biraz daha açayım: Biliyorum, "Geç kaldın, herkes yazdı bitirdi" diyen dostlarım, benim asıl yazılmaya / okunmaya değer olan anılarımın 'devrimci' dönemime ait olanlar, yani 1972 ile biten dönemi kapsayanlar olduğunu, "Ölmeden o dönemi bir an önce yaz, gerisi zaten kimseyi ilgilendirmiyor" diye düşünüyorlar. Tabii, hiçbir düşünce bu kadar yanlış olamaz. "Devrimcilik" dönemi hayatımda sadece bir parantezdi; fiilen Fatma'yla evlendiğim yıl, 1965'te başladı ve 1972'de İsveç'e sığınmamla bitti. Olgunluğa ermem, bireyin özgürlüğünü savunmayı temel amaç edindiğim dönemin sona ermesiyle, yani 2016'ta Silivri cezaevine tıkılmam, orada yaşadıklarım üzerine ciddi olarak düşünmeye ve not almaya başlamam ile mümkün oldu. Ben kodesteyken Ömer (Madra) Fatma'ya (Alpay), "Hapislik iyi gelir..." dediğinde eminim bunu kastediyordu. Sevgilim yememiş içmemiş, bir 'kapalı görüş'te, yani camın arkasından telefonla Ömer'in bu lafını bana yetiştirmişti; eminim bir teselli vermek için.
Bir insanın anılarını yazmasının amacı ne olabilir? Bana göre şu sorulara cevap vermek ihtiyacı: Hayatta ne yaptım? Niye yaptım? Yaptıklarımdan ne sonuçlar çıkarabilirim? Tabii, kimileri anılarını başkalarına yararı olacak dersler çıkarmak için, kimileri "tarihe not düşmek" için, kimileri de sadece kendini önemsediği için kaleme alır. Bunların hepsi benim için de geçerli olabilir, ama ben anılarımı esas olarak kendimle hesaplaşmak için yazıyorum, az veya çok ilgi görmesi beni ilgilendirmiyor. ("Geç kaldın " diyen dostlarıma bunu da hatırlatıyorum. Pek anlamıyorlar.)
Burada yaptıklarımdan çıkardığım sonuçlardan söz edeceğim. Şimdilerde bilincine vardığım bir husus şu: Sanıyorum kamusal (yani başkalarıyla paylaştığım) hayatım boyunca bana yön veren temel anlayış, Karl Popper'in "historicism / tarihsicilik" dediği anlayış. Yani, tarihin belirli yasaları olduğu, toplumların tarihinin kaçınılmaz olarak belirli bir yönde ilerlediği anlayışı. Karl Marx'ın tarihin kanunlarını keşfettiği inancıyla yola çıktığım dönemde bu zihnimde çok açıktı. Lenin'in "tarihin ebeliği"ne dair teorisi, bu anlayışın biraz dışına taşıyordu, çünkü "sosyalist bilince sahip" bir azınlık iradesiyle tarih yasalarına müdahale ediyordu. Mao'nun "kültür devrimi" teorisi ise büsbütün dışına çıkıyordu; çünkü "altyapı"da devrim (özel mülkiyete ve piyasa ekonomisine son vermek) yetmiyordu, bir de kitlelere sosyalist bilinç kazandırmak, insan psikolojisini değiştirmek, bencilliğin yerine diğerkamlığı ikame etmek gerekiyordu, aksi takdirde "proletarya diktatörlüğü" bürokrasinin, giderek bir kişinin diktasına dönüşüyordu. Aynen öyle oldu; "proletarya ihtilali" Rusya'da Stalin, Çin'de Mao'nun kişi diktatörlüğüyle sonuçlandı; bunların geride kalan imparatorlardan bir farkı kalmadı. Çin'de 1979'da Cüce Deng'in, Rusya'da 1989-1991'de Gorbaçov - Yeltsin'in yaptığı altyapı devrimiyle ekonomik rejimler değişti, ama ilkinde bugün Şi'nin, ikincisinde Putin'in kişi diktatörlüğü sürüyor. Onlara gıpta edenler çok.
Bu süreci izledikten sonra, daha doğrusu bu gidişatın farkına vardıktan sonra, zihnimdeki Marxist anlamda tarihsicilik 1970'lerin sonlarında tam anlamıyla çöktü. Ama, pek farkında olmadan başka türlü, kestirmeden diyelim ki Francis Fukuyama'nın ilk ortaya attığı "tarihin sonu" teziyle kastettiği türden bir tarihsici anlayış zihnime egemen oldu: ekonomiler ve siyasi rejimler liberalleşip globalleşiyordu. Bu her yerde aynı hızla olmuyordu ama süreç dünyayı liberal demokrasi ve ekonomi düzeni altında "tek bir köy" olmaya doğru götürüyordu.
Bu tür bir tarihsici anlayışla baktığımda Türkiye'yi de bu sürecin içinde görmeye başlamıştım. Ülkem Türkiye'de Kemalist bürokrasinin vesayeti altında olan türden demokrasi, Özal reformlarıyla ekonomide başlayan sürecin siyasete de sirayet etmesiyle zamanla, giderek liberalleşecek, bireysel haklar giderek yerleşecekti. Bu süreç sonunda Türkiye, Avrupa Birliği'ne katılacaktı. Bunun ne zaman gerçekleşeceğine dair bir fikrim yoktu, ben göremeyebilirdim, ileri - geri adımlar olabilirdi ama gidiş o yöndeydi. Bana düşen de bu gidişata elimden geldiğince, gücüm yettiğince, yazarak konuşarak katkıda bulunmaktı. 1980'lerden itibaren kamusal hayatıma yön veren anlayış bu oldu. Bunda "devrimci" dönemimde düştüğüm yanılgıları, yaptığım yanlışları düzeltmek, vicdanımı temizlemek gibi bir kişisel dürtünün rolü de muhakkak vardı.
İtiraf edeyim ki, belki hatalı yorumlama sonucu Popper'in siyasi felsefesi de, benim onun tarihsici dediği anlayışa kapılmama bir ölçüde neden oldu. Popper, insanların eleştiri özgürlüğünün olduğu yerde yanlışlardan ders çıkardıklarını ve bu yanlışları reformlar yoluyla düzelttiklerini söylemiyor muydu? Yani insanlık "bir adım geri, iki adım ileri" temposuyla da olsa hür ve adil bir geleceğe yürümüyor muydu? Diyebilirim ki bu anlayış, yani genel anlamda toplumlara tarihsici bakış açısı Silivri cezaevine tıkılmamla başlayan bir süreçle tam bir çöküşe uğradı. Kısaca söyleyeyim: Artık toplumların mutlaka hür ve adil bir geleceğe doğru ilerlediklerine ihtimal vermiyorum. Buna koşut olarak zihnimdeki başka bir paradigma (makro teori) da çöktü: İnsanların doğuştan iyi olduklarına, onlara kötülük kazandıranın toplum olduğuna, hür ve adil bir toplumda kötülük kalmayacağına da artık inanmıyorum.
Bugün dünyaya ve Türkiye'ye baktığımızda ne görüyoruz? Ne umduk, ne bulduk... Hani özgürlük ve adalet giderek yayılacaktı? Bugün tam tersi olmuyor mu? Liberal demokrasiler bir bir çökmüyor, yerini otoriter rejimler, kişi diktatörlükleri almıyor mu? Hani dünya fikirlerin, malların ve hizmetlerin serbestçe dolaştığı bir globalleşmeye doğru ilerliyordu? Tam tersine, toplumlar içlerine kapanma, piyasanın değil devletin egemen olduğu, "yerli ve milli" düzene doğru gitmiyor mu? Hani Avrupa Birliği giderek genişleyecek, derinleşecekti? Aksine ilkelerinden uzaklaşma ve hatta dağılma sürecine girmedi mi?
Evet bu böyle devam etmeyebilir, beğenmediğimiz Samuel Huntington'un liberal demokrasilerin yayılma ve daralma evreleri teorisinde şimdi ikincisini yaşıyor olabiliriz.
Ne var ki benim artık anladığım şu: Toplumların tarihi herhangi anlamda kaçınılmaz bir sürecin değil, insanoğlunun (ahlaki değerlerle belirlenen) "iyi" ve "kötü" hasletleri arasındaki mücadele mihverinde şekilleniyor. Yaşananlardan çıkardığım temel ders şu: Daha hür ve adil bir toplum istemek ve bunun için çaba harcamak elbette hayata anlam verebilir, hayatı yaşanmaya değer kılabilir, soylu bir uğraştır. (Ama bu elbette ki herkesten beklenemeyecek bir tercih meselesidir.) Ne var ki bu çabayı, tarihin nereye gittiğini önceden bilemeyeceğimiz gibi ona yön verme çabalarımızın beyhude olabileceği bilinciyle, işin güçlüklerini bilerek yürütmekte yarar var. Bu mücadelede her fikre kuşkuyla bakmak, yoğurdu üfleyerek yemek, Popper'in deneme - yanılma yöntemiyle ilerlemek, belki de iyinin egemen olması için çabalayan insanın düsturu olmalıdır.
Dostlarım arasında "Ne umduk, ne bulduk?..." sorusu yayılıyor. Yüzyüze geldiğimiz ya da kafamızı çarptığımız gerçekler karşısında, gördüğüm kadarıyla üç farklı tavır takınılıyor. Birincisi Ömer Madra tavrı: O, haklı olarak, (insanın kötü hasletlerinin yol açtığı) iklim değişikliği sonucunda yeryüzünde insanlığın yokoluşa doğru gittiği, iklim değişikliğiyle mücadelenin insanlığın bir ölüm - kalım meselesi olduğu bilinciyle bir çaba yürütüyor. Gerçekten, iyiler için artık esas mesele, artık hür ve âdil toplumu gerçekleştirme mücadelesinin ötesine gitti, yaşamı koruma davası hâline geldi. Geçen gün Bağımsız Gazeteciler Platformu'nun lokalinde Ömer'in bir konuşmasını dinledim.
Ona iki soru sordum: 1) Erteleyip duruyorsun, iklim değişikliğini önlemek için ne kadar zamanımız kaldı? 2) Bilim adamları evrenin, ona bağlı olarak dünyanın, ona bağlı olarak yaşamın şu veya bu şekilde ama kaçınılmaz olarak sona doğru gittiğini söylüyorlar. Bu durumda yürüttüğün mücadele beyhude değil mi? Birinci soruma cevabı, "10 yıl kaldı" oldu. İkinci soruma ise şu cevabı verdi: "İyinin kazanması için ya da hayatıma anlam vermek için yürüttüğüm mücadeleyi, bunun güçlüklerini, hangi koşullarda yürütüldüğünü bilerek, ama ahlaki bir sorumluluk olarak gördüğüm için veriyorum; bir şikayetim yok. Aslında sevgili dostum tam da benim yukarıda önerdiğim düsturu dile getiriyordu.
İkinci tavra örnek olarak kendimi gösterebilirim. Fatma'yı Ayvalık'ta toprağa verdiğimiz gün, bazı yakın dostlarımla bir masa etrafında toplandık. Onlara şunu söyledim: Bugünkü aklım olsaydı, hayatımı başka türlü, Ömer Hayyam'ın öğütlerine uyarak yaşardım: "Hayat bir mucize ve hayata bir kez geliyoruz. O halde bütün nimetleriyle yaşamalıyız." En eski dostlarımdan Nuri Çolakoğlu atıldı: "Niye öyle söylüyorsun yaa? Bak şimdi anılarını yazıyorsun, bitirdiğinde karşısına geçip, 'Ne hayat yaşamışım be!' diyeceksin..." Galiba haklıydı: Yaşamış olduğum hayatı anlamsız görsem, anılarımı niçin yazayım ki? Nuri bir de bana kendi şiarını telkin edip duruyor: "Geçmiş için keşke yok, gelecek için kuşku yok, an'ı yaşamak var."
Üçüncü tavra örnek olarak bir başka yakın dostumu, Hasan Cemal'i gösterebilirim. Bir ay kadar önce ayak bileğini kırıp yatağa düştü, morali bozuldu. ('Anılarımı sana parça parça göndereyim okur musun' diye sordum; şimdi okuyamam dedi.) Buna bir de patinaj yaptığını, yani yıllardır daha hür ve âdil bir Türkiye için yazdığı yazıların, kitapların henüz bir yere varamadığını görmenin verdiği moral bozukluğu eklenince, farkında olduğunuz gibi, T24'teki yazılarına ara verdi. Şimdi biraz dinleniyor... Okuyor; en çok da kendi yazdığı kitapları. (Telefonda da hiç susmuyor.) Ama, özgürlükçü demokrasinin eninde sonunda kazanacağına inancı tam. Yakında yeniden yazmaya başlarsa şaşırmayın.
Doğrusu Nuri'nin söylediklerine aklım yatıyor. İşte an'ı yaşıyorum: Anılarımı yazıyorum. Ömrüm yeterse, belki bu yıl içinde bitireceğim. Muhtemelen hiçbir yayınevi basmaya yanaşmayacak, biliyorum ama umurumda değil. Zaten daha çok geniş ailem ve dostlarım için yazıyorum. Olmazsa elektronik-kitap yapar internete koyarım, diyorum. Yaşarsam iki kitap projem daha var üstelik. Üzerimde iz bırakan insanları (ki çok sayıdalar) anlatacağım kitabın adı, "Hayatımdan İnsan Manzaraları" olabilir. Diğerinin adını koydum: "Din ve Ben." Din üzerine kendimce hayli düşündüm. Bahçeşehir Üniversitesi'nde hocalık yaptığım yıllarda da "Din ve Siyaset" konulu bir ders okuttum; bu bağlamda din sosyolojisi ve siyaseti üzerine hayli okudum. Bu kitapta popüler bir üslupla, yani herkesin anlayacağı bir dille, dinin toplumların ve benim hayatımdaki yeri üzerine bildiklerimi ve düşündüklerimi anlatacağım. Gördüğünüz gibi yaşarsam yapacak daha çok şey var. An'ı yaşamak bu benim için.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları











































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020