Şahin ALPAY
Başbakan Erdoğan, Şırnak Şerafettin Elçi Havaalanı’nı açtıktan sonra, çocukları 28 Aralık 2011 günü Uludere’de TSK’ya ait savaş uçaklarının yaptığı bombardımanda ölen ailelerden bazılarıyla bir araya geldi.
Başbakan, bu görüşmede, çoğu genç ve çocuk yaşta 34 kişinin ölümü ile ilgili olarak ilk kez net bir beyanda bulundu: “Bombalama talimatını kesinlikle ben vermedim. Benim bilgim dışında oldu. Olaydan sonra Genelkurmay Başkanı beni telefonla arayarak bunun hata ve kaza olduğunu söyledi… Askeriyedeki her şeyden haberdar olamıyoruz…”
Doğrusu bombalamanın Başbakan’dan habersiz yapıldığı bilinmiyor değildi. Başbakan, “Biz güvenlik güçlerimize genel çerçevede yetki veririz… Güvenlik güçlerimiz, ama TSK ama Emniyet, o genel çerçeve içerisinde yetkisini kullanmıştır…” dediğinde (31 Ocak 2012), bu husus anlaşılmıştı. Türkiye’yi dışarıdan izleyen uzmanlardan Francesco F. Milan, “Terrorism Monitor” adlı dergide yayımlanan yazısında, bunun Türkiye’de sivil–asker ilişkileri açısından ne anlama geldiğini de yazmıştı: “Olayın altını çizdiği sorunlardan biri, askerî operasyonlar üzerinde sivil gözetimin yokluğu… Bu, Türkiye’de sivil-asker ilişkilerinde sık tekrarlanan bir sorun, ancak Uludere olayında görüldüğü üzere, aynı kurumun (TSK’nın) hem istihbarat hem de karar verme sürecinde yetkili olması özellikle sorunlu bir durum.” (Bkz. 11 Şubat 2012 tarihli yazım.)
Başbakan’ın Şırnak dönüşü İstanbul’da Uludere faciasına atıfla “bağımsız yargının bunların hesabını soracağı”nı söylemesi, Uludere faciasının aydınlanacağı, sorumlularının ortaya çıkarılacağı umudunu uyandırıyor olabilir. Ne var ki, TBMM Uludere Komisyonu’nun 15 ay araştırdıktan sonra, AKP oylarıyla olayın üzerini örten bir rapor yayımlaması; Diyarbakır savcılığının bir buçuk yıl inceledikten sonra, yetkisizlik kararı alıp dosyayı Genelkurmay askeri savcılığına devretmesi, bu umudu kesinlikle beslemiyor. Ama biz Başbakan’ın katliamdan hemen sonra sarf ettiği sözleri tekrarlamaya devam edelim: Bu facianın sorumluları “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz…”
Peki Uludere’nin “Ankara’nın karanlık dehlizlerde” dolaşmaya devam etmesi nasıl açıklanabilir? Bu konuda ileri sürülen en mantıklı teori, AKP hükümeti ile TSK komutası arasında, “birbirlerinin işlerine karışmama” ilkesi üzerinde varılmış örtük bir anlaşmanın varlığı. Çok–partili düzene geçilmesinden AKP iktidarına kadar uzanan dönemde askeri vesayet altında kalan Türkiye’de, şimdilerde asker-sivil ilişkilerinin bu anlaşmaya göre yürüdüğü söylenebilir. Askerin anayasal ve yasal ayrıcalıklarının çoğunu koruduğu, ama siyasete fiilen karışmadığı bu düzen, geride kalana nazaran tercihe şayan da görülebilir. Ama asker üzerinde sivil demokratik denetimin tesisinden henüz çok uzak olduğumuz muhakkak.
Askeri vesayeti tahkim eden 12 Eylül anayasasının yerine, sivil-demokratik bir anayasa yapılabilecek mi? Yapılabilirse, askeri “devlet içinde devlet” olmaktan çıkaracak mı? Bu soruların cevabını bilemiyoruz. Özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiye bağlı olanlar olarak üzerinde ısrar edeceğimiz talepler ise çok açık: 1) Uludere katliamının sorumluları ortaya çıkarılmalı ve hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır. Bundan gerek insani ve vicdani nedenlerle, gerekse barış süreci açısından vazgeçilemez. 2) Güvenlik güçlerine genel yetki verilmesi uygulamasından vazgeçilmeli, asker ya da polis operasyonları üzerinde sivil gözetim tesis edilmelidir. 3) Yeni anayasa ile asker üzerinde sivil demokratik denetim mutlaka tesis edilmelidir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020