Şahin ALPAY
Amerikalı tanınmış uluslararası hukuk profesörü Richard Falk, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin geçen salı günü düzenlediği toplantıda Arap Baharı üzerine bir konuşma yaptı.
Tunus hariç tutulursa, Arap Baharı’nın yaygın beklentilerin aksine, otokrasilerin yerini demokrasilerin almasıyla sonuçlanmadığına; Mısır’da görüldüğü gibi eskisinden de ağır bir otoriter rejimin kurulmasına ya da Suriye ve Libya’daki gibi kargaşaya yol açtığına dikkat çekti. Ortaya çıkan manzaranın, çeşitli açılardan kutuplaşmış toplumlarda, düzen ve istikrarın mı yoksa demokrasinin mi öncelikli olduğu sorusunu gündeme getirdiğini söyledi. Falk bu soruyu, geçen yıl Today’s Zaman’da çıkan (13 & 20. 8. 2013) yazılarında da işlemişti.
Soruya rastladığım en net cevabı, Amerikalı yorumcu Stephen Kinzer “İstikrar demokrasi gerektirmez” başlıklı bir yazıda verdi (Boston Globe, 14.08.2014) Özetle şunu yazdı: ABD olarak Afganistan, Irak ve Libya’da dostlarımızı demokratik rejimler kurmaya teşvik ettik. Bu ülkeler şimdi terör ve şiddete boğulmuş durumda. Batı türü demokrasi elbette arzu edilen rejimdir ama bütün toplumlar buna hazır olmayabilir. ABD’nin yabancı hükümetleri değerlendirirken temel ölçütü, istikrar, düzen, güvenlik, kalkınma sağlayıp sağlayamadıkları olmalı.
Benim Arap Baharı ve sonrasından çıkardığım dersler farklı:
1) Evet bütün toplumlar demokrasiye hazır olmayabilir. Toplumlar buna hazır hale gelmeden de zaten özgürlük ve demokrasi talebi ortaya çıkmaz. Arap Baharı’nda yaşanan, on yıllarca otokratik rejimler altında yaşayan halkların özgürlük ve demokrasi talebiyle ayaklanmalarıdır. Zira söz konusu otokratik rejimler halklarına ne güvenlik, ne de insanca bir yaşam temin edebilmişler; düzen ve istikrarı esas olarak kaba kuvvetle sağlamışlardır.
2) Özellikle çok-kültürlü, çok-kimlikli toplumlarda istikrar, güvenlik, kalkınma kaba kuvvetle değil ancak demokrasi (yani seçimle gelen yönetimler) yanında hak ve özgürlükleri güven altına alan kurumların yerleşmesiyle mümkün olabilir. Çin, K. Kore ve Küba’daki istikrarlı rejimler kaba kuvvetle ayakta duruyor ve benzerleri gibi yıkılmaya mahkum. Hindistan’da ise demokratik istikrar giderek güçleniyor. Türkiye’de istikrar, güvenlik, kalkınma kaba kuvvetle değil ancak demokratik kural ve kurumların gelişmesiyle sağlanabildi. Son yıllardaki otoriterleşme adımları, istikrarın sarsılabileceğinin işaretlerini verdi.
3) En önemli derslerden biri, Tunus ve Mısır karşılaştırmasında gizli. Tunus’ta Raşid Gannuşi önderliğindeki İslamcılar, demokrasi ve hukuk devletini benimsedikleri gibi, iktidarı tekellerine almaktan kaçındılar, diğer siyasi güçlerle paylaşma dirayetini gösterdiler. Mısır’da ise, başlangıçta uzlaşma ve paylaşmaya niyetli iken (herhalde sonradan bu fırsat kaçmaz diyerek) iktidarı tekellerine almaya kalktılar. O zaman da, ne yazık ki, Mübarek’ten de kötü Sisi diktatörlüğünün kucağına düştüler.
4) Arap ülkelerinde kaba kuvvetle ayakta duran rejimlere karşı direnebilecek başlıca siyasi güç İslamcılar. Çoğu radikalizmden, şiddetten giderek uzaklaştılar ve (Gannuşi’nin simgelediği) demokratik kuralları benimseme yoluna girdiler. Bunun için Olivier Roy, “İslamcılıkla demokrasi bağdaşır mı tartışması geride kaldı. Birbirinden bağımsız olarak var olamazlar...” diyor. (İslamcı akımların geçirdiği evrim ve Roy’un yorumu için mükemmel bir kaynak: Robin Wright, Islamists Are Coming, Woodrow Wilson Center Press, 2012.) Şimdi ne yazık ki Mısır, Suriye ve Irak’taki kaba kuvvete dayalı rejimlerin baskısı altında kalan İslamcıların yeniden şiddete yönelmelerine tanık oluyoruz.
5) Mısırlı Müslüman Kardeşler “dinci terörist” değildir. Demokratik ülkeler, Katar’ın sınırdışı ettiği liderlerine kapıları açmalıdır. Demokrasilerde yaşayarak (Gannuşi gibi) demokrasinin gereklerini kavrama fırsatı bulabilirler.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020