Şahin ALPAY
Başkanlık iddiasındaki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın IŞİD politikasını anlamak zor değil.
IŞİD’e karşı ABD’nin başını çektiği uluslararası koalisyona katkıda bulunmak için üç şart ileri sürüyor. Bunları 7 Ekim’de Gaziantep / İslahiye’de yaptığı konuşmada dile getirdi: “3 şey istedik. Bir, uçuşa yasak bölge ilan edilmesi lazım. İki, o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım. Ve eğit-donat anlayışıyla Suriye ve Irak’ta muhalif kesimin hem eğitilmesi hem donatılması lazım.”
Yani: 1) Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırı boyunca (IŞİD’in uçağı olmadığına göre Suriye uçaklarına karşı) uçuşa yasak bölge ilanı. 2) Bununla örtüşecek, kara kuvvetleriyle korunacak bir güvenli bölge tesisi. 3) Bu bölgede Beşar Esad rejiminin ılımlı muhaliflerinin eğitimi ve silahlandırılması. Bu şartlar yerine gelmedikçe, Kobani üzerinde artan IŞİD tehdidine rağmen Ankara ne yardıma gidiyor, ne de Irak ve Suriye Kürtlerinin (Türkiye üzerinden) yardıma gitmesine izin veriyor.
Bu politikanın neleri amaçladığını anlamak zor değil: 1) Uçuşa yasak – güvenli bölge ilanıyla PKK’ya yakın PDY tarafından yönetilen (Türkiye Kürtlerinin özerklik talebinin güçlenmesini tetikleyebilecek) üç özerk kanton haritadan silinecek; PKK’nın Türkiye sınırında üsleneceği yeni bir alan bulması önlenecek. 2) Hali hazırda Türkiye’ye sığınmış olan sayıları 1,5 milyonu geçen Suriyeli göçmenler bu bölgeye geri gönderilirken, yeni bir göç dalgasının Türkiye’ye yönelmesi de engellenecek. 3) Güvenli bölge Suriye’de Esad rejimi yerine geçecek olan yönetimin hazırlandığı yer olacak. Böylelikle belki Suriye Kürtleri de, özerkliklerini korumaktan vazgeçip Esad karşıtı cepheye dahil olacak.
Düne kadar uçuşa yasaklı – güvenli bölge fikrine sıcak bakmayan, başta ABD ve Fransa olmak üzere IŞİD’e karşı kurulan uluslararası koalisyonun, şimdi bu konuyu Ankara ile müzakere ettiğine dair haberler geliyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin “bu fikri çok yakından bakılmaya değer” bulduğu bildirildi. Ankara’nın bu “bir taşla üç kuş vurma” politikasının amaçlarının ne olduğunu anlamak hiç zor değil ama nasıl başarı sağlayabileceğini anlamak mümkün değil. Akla gelen soruları sıralayalım.
Kobani’nin yalnız bırakılmasının Türkiye Kürtleri arasında ne büyük bir infiale yol açtığını gördük. Gösterilerde iki gün içinde 37 yurttaş öldü, yüzlercesi yaralandı. Bölgeden gelen işaretler bugüne kadar AKP’ye destek veren Kürtlerin de bu infiale katıldıklarına işaret etmekte. (Ölenlerin önemli bir kısmının IŞİD ve PKK yanlısı Kürtler arasında çıkan çatışmalarda can verdiği ortaya çıktı. Türkiye’nin siyasi fay hatlarının Kürtleri dahi ne denli derinden böldüğü görüldü.) Kandil, Kobani’nin düşmesi halinde çözüm sürecinin sona ereceğini ilan etti. Abdullah Öcalan’ın Kandil’e ve de genel olarak Türkiye Kürtlerine söz dinletme yeteneğinin tükenebileceğine dair işaretler artmakta. Bütün bunlar (Öcalan ile müzakere yoluyla) “çözüm” sürecinin batağa saplanmakta olduğunu göstermiyor mu?
Diyelim ki güvenli bölge, (Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın) uluslararası koalisyon tarafından kuruldu. Beşar Esad (ve müttefikleri başta Rusya, İran ve Lübnan’daki Hizbullah) bunu sineye çeker mi? Suriye ve Irak Sünnilerini daha da geniş çapta IŞİD’in kollarına itmez mi? Türkiye’yi derinlemesine içine çekecek çok taraflı bir büyük savaşı ateşlemez mi? Türkiye’ye sığınmış olan Suriyelileri güvenli bölgeye yerleşmeye kim ikna edebilir ya da zorlayabilir?
Erdoğan’ın “bir taşla üç kuş” politikası, Türkiye’yi üç cephede (Şam, PKK ve IŞİD ile) savaşa sürükleyip, 1990’lardan da geriye düşürebilir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Fark, karizma olabilir mi?
14.06.2023 - Harikalar diyarında
21.12.2020 - Kaçık Radyo'ya uzun ömürler
6.02.2020 - Kemalizmin amaçlanmayan sonuçları
18.11.2020 - Darbecilikle boğuşurken popülizme yakalanmak
30.09.2020 - Assar Lindbeck ve liberal sosyal demokrasi
24.09.2020 - Yeni dünya görüşüm
20.07.2020 - Kadri bilinmemiş bir şah-eser
8.05.2020 - Trump'ın dünyaya verdiği dersler
29.04.2020 - Ne umduk, ne bulduk
21.04.2020
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
düzceliyiz
Yani bu anlatılana göre Türk ordusu bir şey yapmamış. Kendinden sayıca ve teknolojik olarak üstün TÜrk ordusunu yenmemiş ne hikmetse bir maymun işi bitirmiş. Keşke sevr imzalanırken de bu maymun iş başında olsaymış. Ayrıca itilaf güçleri her halde istanbul işgal ederken, Gaziantep Fransızlar, Akdeniz bölgesini İtalyanlar, Egeyi Yunanlılar, doğuda ERmeniler devlet kurarken SEVRi uygulamasalar gerek. Osmanlı kırmızı halı sermiş anlaşılan...