Salih Tuna

Salih Tuna
Salih Tuna
SABAH Tüm Yazıları
Dünyanın en namussuzu
17.10.2016
1724

 Garaudy yıllar öncesinden, bu kokuşmuş sistem, bu pazar tektanrıcılığı yıkılmaya mahkûmdur, demişti.


Bu kokuşmuş sistemin öncüsü de hiç kuşkusuz ABD'dir.

Star gazetesinin değerli bir yazarı dünkü yazısında, ABD'nin Türkiye'yi harcamayı göze almak pahasına PKK'yı ve FETÖ'yü desteklemesini, İran'ın nüfuz geliştirme hamlelerini umursamayıp Türkiye'nin hassasiyetlerini İbadi yönetimine boğdurmak istemesini “akılsızlık” tesmiye etmiş.

Fakire soracak olursanız, “Amerika aklı” bidayetinden beri hiç değişmemiştir.

Kendisine direniş gösterildiği, başka bir ifadeyle, boyun eğilmediği her yerde aklını hep böyle çalıştırır.

Hiroşima'dan Vietnam'a, İsrail'in katliamlarını arkalamasından Irakişgaline kadar bu böyledir.

Bir süredir, özellikle de 2011'den beri Erdoğan ve AK Parti'nin bağımsız politikalar geliştirme isteğine karşı tepkisi de “Amerika aklını mı yedi” dedirtir cinsinden olmuştur.

O kadar ki…

Türkiye'de “iş görmek” için yatırım yaptığı ne kadar “değer” varsa (insan hakları, hukuk, Kopenhag Kriterleri, hoşgörü, uzlaşma, çoğulculuk, eşitlik, bağımsızlık, özgürlük, velhasıl, demokrasi) alayını birden 15 Temmuz'da taşeronu FETÖ marifetiyle çöpe atmıştır.

Sisi darbesine de aynı muameleyi göstermiş, gündüz gözüyle yapılan darbeye tek laf etmemiştir.

Neden mi böyle?

Çünkü ABD'nin çıkarlarının dışında gerçekte hiçbir değeri yoktur. Çıkarlarına aykırı davranma istidadı gösterenlere karşı da zerre miskal tahammül etmez.

Bakınız, 15 Temmuz'daki işgal girişiminden sonra ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ne demişti: “Erdoğan Washington'da sevilmiyor. Otoriter görülüyor. Batı daha önce, Erdoğan'dan daha otoriter çok liderle muhatap oldu, olmaya da devam ediyor. Ama fark şu: Suudlar, Mısırlılar bize her koşulda yaltaklanıyor. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor…”

Daha ne desin, parmağını gözümüze sokacak değil ya.

Evet, Erdoğan geçenlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurlundayaptığı konuşmada çelişkilerini yine yüzlerine vurdu.

Çelişkilerini, sahtekârlıklarını, ikiyüzlülüklerini…

Sonradan Kılıçdaroğlu'nun “muhtarlara konuşur gibi” diyerek aşağılamaya çalıştığı mezkûr konuşmasında Erdoğan, “Dünya 5'ten büyüktür” diye haykırdı.

Böyle bir liderin otoriter görülmesinden veya Washington'da sevilmemesinden daha doğal ne olabilir?!

ABD'nin istediği, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey marifetiyle söyleyecek olursak, “yaltaklanmaktır.”

Yaltaklanırsan, emir eri gibi davranırsan ABD de sana karşı çok “akıllı” davranır.

Nasıl mı?

Şöyle:

Ülkeni akılı akıllı paramparça eder, sen de buna çoğulculuk, özgürlük, demokrasi falan dersin.

Merhum Garaudy, Amerikan silah sanayii için gerçek zafer olarak nitelendirdiği Körfez Savaşı'nda, kafirlere yasak olan kutsal topraklara on binlerce Amerikalıyı çağırarak bakımını üstlenen Kral Fahd'ın, koruyucularına, kaldırım fahişeleri gibi ücret ödediğini ifade ettikten sonra, “siyasi fahişe” diye nitelendirdiği Yeltsin'in IMF'nin önüne yatarak ülkesini haraç mezat satılığa çıkardığını ifade etmiştir.

ABD her zaman çıkarlarına uygun “siyasi fahişeler” arar.

Görmüyor musunuz, ABD Büyükelçisi Bass her gün kıpır kıpır, hiç yerinde durmuyor.

Buldu mu dersiniz? Neyse…

Köprülerin altından çok sular aktı tabii. Mesela, Rusya lideri PutinYeltsin gibi ABD'ye “yaltaklanmıyor.”

Hatta, izolasyon tehdidine karşı, “Onların, bütün sınırlarımızın etrafında dolaşmaya yetecek kadar araçları ve benzinleri bile yok. Rusya gibi bir ülkeye ne izolasyonu?..” diyerek dalgasını geçiyor.

Kral Selman da Suudi Arabistan-Ürdün-İsrail-Akdeniz enerji akımında olmak istemiyor. ABD de 11 Eylül'ü üzerlerine yıkarakSuudilerin 750 milyar dolarına çökmeye çalışıyor.

Şu hale bakın ki, sırf devrim yaptığı için mal varlığı dondurulan İmam Humeyni'nin İran'ı, Ruhani eliyle ABD'ye “yaltaklanmaya” utanmıyor.

ABD'ye “yaltaklanmak” zilletten başka hiçbir sonuç doğurmaz.

Merhum Aşık Mahzuni Şerif, “Dünyanın en namussuzu” dediğiAmerika'ya bir türküsünde ne güzel söyler: “Devleti devlete çatar/ İt gibi pusuda yatar/ Kan döktürür silah satar/ Amerika katil katil…”

Katil Amerika'nın ifsat edici, pusucu, (etnisite ve mezhep üzerinden) ayrıştırıcı akıllarına kimsecikler kanmasın.

Amerika aklını yemedi, biz de yemeyelim. Star gazetesinin değerli yazarı gibi “Irak'ta DAEŞ'ın Sünnilere yapılan haksızlığın ürettiği bir yapılanma olduğunu” söylemeyelim.

“Kürt sorunu” PKK'yı ne kadar üretmişse, Sünnilere yapılan haksızlık da DAEŞ'i o kadar üretmiştir.

Liberal maskeli çakallar o zokayı yedirdiler, bu zokayı yemeyelim.

FETÖ, DAEŞ, YPG sadece ve sadece ABD üretimidir. Unutmayalım...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar