Selami GÜREL
Bugün size 2010 yılında başlayıp, bir yıla yakın yoğun olarak gündemde kaldıktan sonra “unutulmaya” yüz tutan, ama halen devam eden bir davadan bahsedecek, ardından konunun günümüzle olan ilişkisini ekleyeceğim. Eğer Hilal Kaplan’ın 28.12.14 tarihli “Yargıtay 9. Ceza Dairesi” içerikli yazısını okumasaydım, büyük ihtimalle bu yazıyı kaleme alma gereği duymayacaktım. Beni olumlu anlamda tetikledi.
Doğan Akhanlı binlerce 12 Eylül sürgünlerinden biri, özellikle soykırımlar konusunda uzmanlaşmış bir romancıdır. Çok yakın dostum, hatta –sürgünlük anlamında- kader ortağımdır. 12 Eylül sürgünlerinin çoğu, Türkiye’de haklarında ne tür hukuki davalar sürdüğünü bilemezler. Avukatların en alası bile onların dosyalarına ulaşmayı başaramaz. Ulaştıkları dosyalarda bulunmayan bazı “bilgiler” polisin elinde bekletilir. 1997 yılında ilk geldiğimde, hakkımda açılmış bir dava bulunmamasına rağmen kendimi önce Terörle Mücadele Şubesi’nde, ardından DGM’de bulmuş, neyse ki oradan serbest bırakılmıştım. Ben “şanslıydım”
Doğan da benim gibi, 2010 Ağustosunda, “gözünü karartarak” geldi. Havaalanında ben karşıladım. Gözaltına alındı, o da Terör’e götürüldü. Bir cinayetle itham edildiğini öğrendik ve tutuklandı. Doğan “şanssızdı” İlerleyen günlerde dosyayı incelemeye başlayan avukatları Haydar, Sennur ve ben bir komplo ile karşı karşıya olduğumuz konusunda hemfikirdik. Doğan’ın masumiyeti ve komplo son derece belirgindi. Olaya dair tüm belgelere, tanıklara yeniden ulaşıldı. Bunlar demokratik, duyarlı insanlarla, basınla paylaşıldı. Yaşar Kemal, Vedat Türkali, Adalet Ağaoğlu, Oya Baydar, Atilla Keskin, Günter Wallraff, Edgar Hisenrath, Zülfü Livaneli, Taner Akçam, Hasan Cemal, Eren Keskin, Hilal Kaplan, Bejan Matur, Cezmi Ersöz, Oral Çalışlar, Ragıp Zarakolu, Roni Margulies, Doğan Tarkan ve aklınıza gelebilecek tüm aydınlar davanın takipçisi oldular. Kurgu her tarafından öyle dökülüyordu ki, dört ay sonraki ilk mahkemesinde Doğan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu arada, “ölmeden önce görmek istediği” babası, Doğan tutukluyken, ayrıldı aramızdan. Beş ay sonraki, yüze yakın izleyicinin hazır bulunduğu mahkemede ise beraat etti. Savcı beraat kararına itiraz ederek dosyayı Yargıtay’a gönderdi. “Ne hikmetse ve tesadüfen” Doğan’ın dosyası da tıpkı Pınar Selek’in dosyası gibi “9. Ceza Dairesi’ne” gitti. Yargıtay, beraat kararını bozarak, dosyayı yeniden mahkemeye gönderdi. Tüm bu süreçlerin iyice yorduğu Doğan tamamen tesadüf ve şans eseri Ahmet Kaya ya da Adnan Keskin’in kaderini paylaşmadan ciddi bir kalp ameliyatı ile hayata tutunmayı başardı. Ama yeniden sürgün oldu ve ülkesine gelemiyor. Davanın nasıl sonuçlanacağı ise hepimizin meçhulü.
Bizim gibi sıradan insanların, yargı, emniyet ve bürokrasinin içinde ne tür örgütlenmeler olduğunu, bunların insanların günlük yaşamlarını nasıl zorlaştırıp hatta cehenneme çevirebildiğini, başımıza bir “olay” gelmedikçe yakından bilme şansımız yoktur. Ya da ortalama bir vatandaşın bildiklerini bilebiliriz. Ama uzun yıllardır bu ülkede hukuk, hak ve adalet kavramı öyle dejenere oldu ki, artık sıradan insanlar bile, hangi mahkemenin hangi hakiminin, hangi “görüşe” yakın olduğunu biliyor. Bu yazıya başlamadan önce birkaç hukukçu arkadaşımla konuşup “Yargıtay 9. Ceza Dairesi” ile ilgili duyup okuduklarımı aktardım. Hepsi aktardıklarımı onayladı. “Dünkü askeri vesayetin savunucusu durumundakiler, bugün ittifak halinde aynı uygulamaları sürdürüyorlar” dediler.
Bu iktidar için yaptığı tüm eleştirilerin, tüm yazdıklarımın arkasındayım. Bu hükümet kendine oy versin ya da vermesin, asla herkesin hükümeti olmadı. Çeşitli inanç gruplarının, farklı yaşam tarzına sahip insanların özgürlüklerinin koruyucusu ve güvencesi olmadı. Kendi kafalarında kurdukları toplum modelini yetmiş milyona dayattılar. İktidarda bulunmayı, “kendi zenginlerini yaratmanın aracına” dönüştürdüler. HES’lerle, nükleer ve termik santrallerle ülkenin ekolojik yapısını geri dönülemeyecek şekilde tahrip etmekten çekinmediler, çekinmiyorlar. Bu ülkede işçilerin de yaşadığını, onların çalışma ve iş güvenliği koşullarının düzeltilmesinin kendi görev ve sorumlulukları olduklarını anımsamadılar. Ülke işçi mezarlığına döndü. Taşeronlaşma çalışma hayatının bir parçası oldu. Alkol yasaklarıyla ve inanılmaz zamlarla gençleri adeta, daha ucuz, kimyasal uyuşturucuya teşvik ettiler. Özgürlükçü bir toplum hayal, yasakçı bir toplum gerçek oldu. Ama tüm bunlar, -önemli yolsuzlukların ortaya çıkmasına vesile olmuş olsalar da- Kürt Sorununun barışçıl bir şekilde çözüm ihtimali belirdiğinde, PKK ile görüşmeyi tahrip edip savaşı teşvik eden, ellerinde bulundurdukları polis ve adalet gücünü keyfi olarak kullanan Cemaat’in politik tutumunu asla aklamıyor. (Tıpkı hükümetin –yukarıda bazılarını saydığım- uygulamalarını aklamadığı gibi) Aklamak bir yana bu keyfiliğin kabullenemez olduğunu yeniden kanıtlıyor. Her cemaat, her inanç, her farklılık kendini toplumda özgürce örgütleme hakkına sahiptir, ya da sahip olmalıdır. Devlet bu hakkın koruyucusu ve güvencesi olmalıdır. Ama hiçbir grup, tüm insanları ilgilendiren konularda ve alanlarda, kendi politik tercihine göre devlet içinde örgütlenemez. Bu beklentilerimle bizim devletin yüz yıldır henüz tanışmadığını ve mevcut hükümetin de böyle bir niyetinin olmadığını da biliyorum, ama biz bunda ısrarlı olmak zorundayız. Eğer iktidar sadece “paralel yapı” teranelerini yinelemekten vazgeçer, Pınar Selek, Doğan Akhanlı ve bizim ismen bilme şansımızın olmadığı daha binlerce hukuk ve adalet mağdurlarının haklarını iade eder, özgürlükçü bir toplumun güvencesi ve koruyucusu olduğunu gösterirse, inandırıcı olacaktır. Aksi halde, seyrettiğimiz “bir kayıkçı kavgasıdır”
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.03.2025
9.02.2025
7.02.2025
3.01.2025
19.01.2024
8.01.2024
14.06.2023
26.05.2023
7.05.2023
14.04.2023