Selami GÜREL
Her şey Bahçeli’nin –bilinen- DEM Partililerle el sıkışmasıyla başlamıştı. Arkası Öcalan ile parlamenter yeğeninin ilk görüşmesi ve DEM PARTİ heyetinin devreye girmesi… Nihayetinde Öcalan’ın manifestosu: Özet olarak; “Silahlı çatışma dönemi sona ermiş, demokratik mücadele yegane çözüm haline gelmiştir, bu anlamda PKK kongresini toplamalı ve kendini lağvetmelidir” diye özetlenebilecek bir açıklama. Ardından PKK’nin Öcalan’ın çağrısına destek vermesi ve “Ateşkes” ilanı. Hemen sonrasında “kongreyi toplamaya ve PKK’yi lağvetmeye hazır olduklarını, ancak bunun alt yapısının hazırlanması gerektiği” açıklaması.
Yukarıda yazdıklarım, sürecin hızından dolayı kaleme alınmış, bir özet olarak okunmalı.
Sanırım ülkemiz, her sabaha yeni bir gündemle uyanma bakımından, dünyanın en zenginleri arasında.
Bu kez “beklenmedik” bir anda değişen gündemimiz, bir anda sınırlarımızı aşıp hızla önce komşu ülkelere, ardından Dünyaya yayıldı.
Uzun süren bir görüşme trafiğinden sonra yapıldığı anlaşılan Öcalan’ın açıklaması, ilk anda kendi örgütü ve Kürtler dışındakilerce biraz şaşkınlıkla karşılandı. Birçok insan, nasıl tutum takınması gerektiğine karar veremedi.
Ben ve benim durumumdaki insanlar, çevresine bir süre taşların yerine oturması için sakin olmalarını telkin etti. Şaşkınlıkla, Öcalan ve Kürtlere öfkelenmeler Sol’un bir kesiminde devam ediyor olsa da, Türkiye ve Dünyada olumlu yankılar güçleniyor.
Sizler bu yazıyı yarın ya da sonrasında okuduğunuzda, 16 Mart 1988 (Irak) Halepçe’de –çoğunluğu kadın, yaşlı ve çocuk olan- sivil Kürt Halkına karşı düzenlenen kimyasal silah saldırısının 37. yıldönümü olacak. Tüm insanlığın nefretini ve öfkesini ayaklandıran bu katliam, sonraki yıllarda Irak Mahkemesince Soykırım Suçu, dünyanın birçok ülkesince, insanlığa karşı işlenmiş bir suç, Hiroşima ve Nagazaki’nin tekrarı olarak kabul edilecek.
Kürtlerin 1916 Sykes–Picot antlaşması ile bir anda dört farklı devlete paylaştırılmasının bedelleri çok ağır oldu. Dört devletin hiçbiri, Kürtleri özgün kimlikleri ile kabul etmedi. Türkiye -90’lı yıllara kadar- yok kabul etti, Suriye vatandaş olarak bile görmedi. Irak için Halepçe örneği yeterli. İran’ın gündemi, halen idamlar.
Kürtler bin yıldır Türkler ve Anadolu - Mezopotamya halkları ile birlikte yaşıyorlar. Yeterince acı çektiler. Birlikte yaşadıkları halklarla, içinde yaşadıkları devletlerle ve kendi kimlikleriyle barış için yaşama dönemleri çoktan geldi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin DEM PARTİ milletvekilleriyle el sıkışmasını ve sonrasını izleyen, burnu iyi politik koku alanlar, bu tokalaşmanın farkını, yeni gelişmelerin habercisi olduğunu anlamışlardı. Öyle de oldu.
Bitmeyen çatışma ya da savaş yoktur. Çatışmalar ve savaşlar mukadderat da değildir. Kırk yıllık çatışmalı süreç topluma yeterince, ekonomik, ahlaki politik zararlar verdi. Bir daha dönülemeyecek hale gelen dört bin köy boşaltıldı, on binlerce insan öldü, milyarlarca dolar harcandı. Barış olan ülkelerde çocukları anne babasını toprağa verirken, bizde anne ve babalar çocuklarını toprağa verdiler.
Eğer bu süreç kalıcı bir barışa dönüşür, her şey bir yana aynı coğrafyada yaşayan halklar arasındaki dini kültürel vb. farklılıklardan dolayı ortaya çıkan ırkçı, şoven önyargıları minimuma indirirse bile, çok anlamlıdır.
Öcalan’ın çağrısı yerinde ve zamanında yapılmış bir çağrıdır. Silahların patlamaya devam ettiği bir ortamda çatışan iki taraf da bir birine saldırı malzemesi vermektedir. Tüm dünyanın gözü önünde yıkım ve saldırılar devam etmektedir. Öcalan çağrısıyla bu ortamın değişmesi için tartışılamayacak bir adım atmıştır.
Sürece dair herkesin kaygı ve korkuları olduğu aşikar ve olağandır.
Buna rağmen hiçbir demokrat aydının “savaş mı, barış mı” ikileminde tarafsız kalması anlaşılır değildir. Ya da başka bir ifade ile bu tarafsızlığın dolaylı olarak savaşa destek olduğunu fark etmelidir.
Yazımı bir daha tekrarlanmaması dileğimle, 37. yıldönümünde, Halepçe Katliamını lanetleyerek bitiriyorum.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, PKK’nın Ateşkes ilanı ve sonrası
2.03.2025 - Barışmak bizde neden bu kadar zor?
9.02.2025 - Neden barış ısrarı?
7.02.2025 - Barışın toplumsallaşması ve “sıradan” görevlerimiz
3.01.2025 - Hrant’ın ardından bir fotoğraf karesi, bir şarkı ve onlarca isim
19.01.2024 - 2024’TEN YÜZ YIL ÖNCESİNE, BİR YIL SONRASINA BAKMAK
8.01.2024 - 28 Mayıs –önemli- bir yanıyla ideolojik yenilgidir!
14.06.2023 - ŞU AN YEGANE GÖREV: HERKES SEÇİME GİTMELİ!
26.05.2023 - POPULİZM-OPORTÜNİZM ve SOSYAL ŞOVENİZMİN İLK TARİHSEL SUÇU ÜZERİNE!
7.05.2023 - KARŞIMIZDAKİ POLİTİK TABLO VE BİZİM DURUMUMUZ ÜZERİNE
14.04.2023
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKİsrail ve Kürtler: Mümkün mü? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları





































F. N. G.
Silahların susması, ve kürtlerin bulundukları toplumlar içinde birlikte ve özgürce yaşaması inşallah gerçekleşir. Ve inşallah bu olumlu başlangıç, birtakım kirli siyasi emeller için malzeme edilip harcanmaz. Kalemine sağlık. Halepçe dileğine de aynen katılıyorum. Selamlar...