Selami GÜREL

2024’TEN YÜZ YIL ÖNCESİNE, BİR YIL SONRASINA BAKMAK
8.01.2024
651

21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirmeye ramak kaldı. T.C. yüz yılını doldurdu. Yazının başlığı “YÜZ YIL ÖNCE, BİR YIL SONRA” olsa da ben, TC’nin kuruluşu 1923’den on yıl öncesi, 1913’den başlamak istiyorum.

“Neden 1913” sorusunun yanıtı, “yazının ilerleyen bölümlerinin akışı içinde kendini gösterecek”, diyerek şimdilik kısa bir yanıtla yetineyim. 23 Ocak 1913 Babıali darbesi Anadolu Coğrafyasındaki darbeler tarihinde ilktir. TC kurulmadan önce –Osmanlı döneminde- yapılmış olsa da, bu coğrafyada etkisini halen sürdüren, Cumhuriyete ideolojik ve politik olarak yön veren ilk askeri darbe, Babıali Darbesidir. İttihat Terakki bu darbe ile yüz yıldır “hükümetlere katılmadan iktidarları kontrol edebilen” bir güç kazanmış, Cumhuriyetin hem kuruluş harcı hem de yapı kolonları olarak bugüne kadar her hükümetin, “görünmeyen” ama belirleyici iktidar ortağı olmaya devam etmiştir. (*)

Yazıya Anadolu coğrafyası ile Avrupa arasındaki “gel-gitlerle” devam etmek istiyorum.

O yıllarda Avrupa Kıtası

O yıllarda kıta Avrupası’nda sosyalistler için en dikkat çekici Ülke, 1870’lerden 1915 yılına kadar istikrarlı bir ekonomik büyüme kaydeden Almanya’dır. Sadece ekonomik olarak değil, sosyalist örgütlenmenin de dünyadaki en büyük merkezidir. Liebnecht, Bebel, Lassale Önderliğinde 1863 yılında kurulan SPD’nin o yıllarda önderi Karl Kautsky’dir. 90 Günlük gazetesi, yüzbinlerce üyesi olan devasa bir Marksist partidir.

Aynı yıllar, emperyalist devletlerarası çelişkilerin zirve yaptığı, yeni bir paylaşım savaşının başlamasının “an meselesi” olduğu yıllardır. Nitekim bir “Sırp Milliyetçisinin” bir Avusturya Dük’ünü öldürmesi birinci paylaşım savaşını “başlatır” Savaş cepheleri şekillenir. Dünyanın en büyük sosyalist partisi SPD’de “kendi burjuvazisinin” savaş planına ortak olur. Savaş bütçesine onay verir. Bu aynı zamanda Sosyalist Enternasyonal’de bir çöküştür. (Burası başka bir yazı konusudur)

Savaş üç yıl sürer. Savaş sürerken 1917 Şubat ayında Çarlık Rusyası yıkılır. 1917 Ekim ayında Bolşevik Partisinin önderliğinde Sovyetler Birliği kurulur.

Ocak 1918’de Almanya Monarşisi yıkılır. Tüm Almanya’da İşçi Konseyleri kurulur. Ama Rusya’daki gibi iktidarı alamazlar. Almanya’daki mücadele 1933 yılına kadar –inişli çıkışlı- sürecek, 1933’te İtalya’daki Mossollini’nin yanına bir de Hitler eklenecektir. Bunu da 1936 İspanya’sıyla Franko takip edecektir.

Yeniden Anadolu –Osmanlı- Coğrafyası

Avrupa kıtasında savaş hazırlıklarının sürdüğü esnada (1915) İTTİHATÇILAR (Talat, Enver, Cemal Paşalar) Müslüman olmayan –gayrı müslim- Anadolu halklarının Osmanlı coğrafyasında imha edilmesinin hazırlıkları içindedir. Bunların en yoğunları Ermenilerdir. 1,5 milyon Ermeni, 1915 yılında, tamamen planlı bir biçimde –çoğu vahşice imha edilip kalanları- sürgün edilir.

Artık geriye Müslüman olmayan halklardan –sayısal olarak- sadece Pontus Rumları kalmıştır. Onların imhasına başlamak için çok “acele edilmez” 1919’da Pontus Soykırımı başlar. Uygulayıcısı Topal Osman ve çeteleridir. İnanılmaz katliamlar uygulanır. Yaşlılar, kadınlar, çocuklar kiliselere doldurulup diri diri yakılır. Tüm Pontus mülklerine el konulur. 600 bine yakın Pontuslu artık Anadolu coğrafyasında yoktur. (Fotiatis: Pontus Soykırımı, Belge Yayınları)

1923 Cumhuriyet kurulur…  Artık, haklarından bahsedilecek Gayrı Müslüm kalmamıştır.

Lozan ile birlikte sayıları iyice azalmış olsa da TC sınırları içinde yaşamaya devam eden Rum ve Ermenilere, okul açma, kiliselerini koruma vb “haklar” verilmek zorunda kalınmışsa da, azınlıklar, Varlık Vergisi, Aşkale Sürgünleri, 6-7 Eylül 1955 pogromu gibi saldırılara uğramaya devam etmiş, daha da azalmışlardır.

Bir halklar, inançlar, kültürler mozaiği Anadolu coğrafyası, böylesi bir zenginliğe ev sahipliği yaparken, son yüz yıldır, Sünni / Türklük dışında kalanlar için özgürce yaşanan toprak parçası olmaktan uzaklaşmıştır.

 Son söz:

1-İttihat Terakki’nin 1913 Ocak ayında politik yaşamımıza –birçok anlamda- girmesiyle devletin ideolojik, sosyal, politik tüm yapısı kökten değişime uğramıştır. Bu değişimle yeni bir “tarih oluşturulmuş, yeni bir tarih yazılmış”, birkaç nesil, bu gerçek olmayan tarih bilinciyle şekillenmiştir. Eğer bugün A Partisinin seçmen ya da üyesiyle, B Partisinin üyesi arasında böylesi benzer bir tarih “bilgisi” ve bilinci varsa, arka planında bunlar vardır. Tüm bunların sonucunda, bin yıldır bu topraklarda yaşamış Anadolu halklarının sadece hakları ellerinden alınmamış, tüm maddi varlıklarından da yoksun kalmışlardır.

2-Yirmi birinci yüzyılın ikinci çeyreğine girerken, içinde bulunduğumuz Dünya, Ortadoğu ve özellikle Türkiye’de işlerin eskisi gibi yürümesi zordur. Özellikle, barış ve demokrasi istiyorsak, kadın hakları, çocuk hakları, doğadaki tüm canlılar için dengeli bir yaşam istiyorsak, tüm halkların, inançların eşit ve özgür olarak bir arada yaşamasını istiyorsak, İttihatçıların ideolojisi de, yarattıkları resmi tarihleri de, topluma çok dar geliyor. Binlerce Kürt politikacıyı, devrimci demokratı, muhalif gazeteciyi hapiste tutarak, Kürtlerin doğuştan gelen dil ve kültür farklılıklarını, demokratik zenginlik olarak kabul edip güvenceye almadan varılacak yerin sonuna yaklaşıldı. Eski yol bitti…

3-Artık hızlı bir –toplumsal- barış zamanı…

(*) 12 Eylül sonrası MHP lideri Alpaslan Türkeş tutuklandığında, “fikrimiz iktidarda biz hapisteyiz” demişti.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar