Selami GÜREL
Cumhuriyetin özellikle ideolojik temelleri, daha kurulmadan on yıl önce, İttihat Terakki’nin (1913) Babı Ali baskınıyla, şekillenmişti.
O darbeyle, sadece Osmanlı’nın yönetme hakkı elinden alınmamış, aynı zamanda on yıl sonra -1923- kurulacak TC’nin de ideolojik ve politik yol haritasını da çizilmişti.
İttihat Terakki Cumhuriyetin kurulmasına daha 8 yıl varken -1915’te- Ermeni Soykırımını, 1919- 1921 Pontus Soykırımını gerçekleştirmiş, bir “Halklar Mozaiği” olan Anadolu’nun Gayrı Müslim Halklarını büyük ölçüde imha etmiş, ya da sürgüne göndermişti.
Sözün özü: Cumhuriyet kurulduğunda, Müslüman olmayanlardan geriye pek bir şey kalmamıştı!
Biz, Cumhuriyetin bilmem kaçıncı kuşağı çocuklar, okul çağına geldiğimizde, okuma yazma, Türkçe, matematik, tarih gibi dersler almaya başladık.
Bu dersler ortaokul ve lisede de devam etti.
Okuma yazma, matematik gibi pozitif bilimsel derslerde sorun olmadığını, ama tarih, edebiyat ve diğer sosyal konulu derslerin, bayağı sıkıntılı olduğunu, sonraki yıllarda hissettik.
İlerleyen yıllarda –kendi çabamızla- öğrendiğimiz tarih bilgisinin resmi tarihle örtüşen hiçbir yanı yoktu. Anadolu Halklarının başından neler geçtiğini, bize öğretilen tarihte bunların neden yer almadığını “büyüdükçe” öğrenecektik.
Yani, bizi 5-6 kuşak, aynı tedrisattan –eğitimden- geçirdiler. Gerçek bir tarihi hiç öğretmeden yetiştirdiler
“Yetişkinler” olarak böyle başladık hayata.
Öğrendiğimiz tarih bilgisine, buna bağlı olarak oluşan tarih bilincimize göre şekillendik.
Hepimiz Türk, hepimiz –sünni- Müslümandık.
Alevi olmayanlar olarak, Alevileri bayağı sonra tanıdık!
Kürt olmayanlar olarak Kürtleri de!
Yetişkin olduk ve “aynı torna tezgahından çıkmış” gibi dağıldık politik yaşamın içine.
Farklı bir tarih bilgimiz çok sınırlıydı. Resmi tarihten kuşkuluyduk
Farklı tarih bilincimiz de öyle. Tarih bilincimiz de soru işaretleriyle doluydu.
Bu ideolojik şekillenişle çeşitli politik parti ve örgütlere dağıldık.
Kimimiz A, kimimiz B, kimimiz de C partisinin üyesi ya da seçmeni olduk. Ama konu, Ermeni Soykırımına, ardından Kürt Sorununa geldiğinde, tam o momentte partilerimizin ayrı olmasına rağmen, birbirimize ne kadar çok benzediğimizi fark ettik.
Oysa resmi ideoloji temelli sınıf düşmanı partilere karşı olan öncü sosyalistler de bu topraklardan çıkmış, 1960 yıllarda bu coğrafyada hem parlamenter –TİP- hem de sivil alanda –DEV GENÇ ve diğerleri gibi- önemli bir güç ve değişim rüzgarı yaratmış, önderleri imha edilmişti. (Deniz, Mahir, Kaypakkaya ve yoldaşları)
Ardılları –içinde benim de olduğum78 kuşağı- daha da kitleselleşti.
12 Eylül 1980 darbesi öncesi, dünyanın en örgütlü faşist hareketi bu coğrafyadaydı. 16 milletvekili, yüzlerce derneği, binlerce silahlı sokak militanı olan, tüm militarist kurumlarla birlikte çalışan bir örgüttü.
Çatışmalar da bu anlamda çok sertti. Çok insan öldü.
O devrimci kuşağı yenmek için de -12 Mart 1971 gibi- 12 Eylül 1980’de yeni bir darbe yapıldı.
50 idam, yüzlerce işkence ve sokak infazı, yüz binlerce tutuklama ve mahkumiyet, on binlerce sürgün.
Devamı politik ve ideolojik şaşkınlık dönemi…
Ardından, -9 yıl sonra, 1989- benim “Devlet Kapitalizmi” dediğim, “Sovyet Sistemi”, ya da “Reel Sosyalizmin” çöküşü.
Yeni bir ideolojik yıkım…
Hem TC’nin, hem de Sosyalizmin resmi tarihinin “anlaşılmazlığı”
İki ideolojinin de “nasıl adlandırılması gerektiğine dair” yeterli bilgi birikimi ve bilincin oluşmayışı…
Kısacası, Türkiye coğrafyasındaki sosyalistlerin çifte çöküntünün altında kalışı…
O ideolojik yıkıntının aşılamamasının bizi bugünlerle tanıştırması…
Not: Bu yazı esas olarak –hatta sadece- sürecin ideolojik boyutuna vurgu yapmak için yazılmıştır. Herkesin bileceği üzere, sadece ideolojik mücadele ile toplumsal mücadele kazanılamaz.
* DEVAM EDECEK
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.03.2025
9.02.2025
7.02.2025
3.01.2025
19.01.2024
8.01.2024
14.06.2023
26.05.2023
7.05.2023
14.04.2023