Taha Akyol
AK Parti’nin ilk iki dönemi evrensel hukuka yönelen reformlarla geçti. Türkiye’ye yılda 20 milyar dolara kadar yabancı sermaye geldi; dünya ekonomisindeki payımız yüzde 1.23’e kadar yükseldi.
Fakat Batı’dan gelen otoriterleşme eleştirileri iktidarı öfkelendirdi.
Artık “stratejik ortağımız” Rusya’dır!
Bu süreçte AK Parti’nin içinde ilk iki dönemdeki değerleri savunanlar da tasfiye edildi.
Bu yönelişin sonuçları bellidir: Yatırım gelmiyor, dünya ekonomisindeki payımız da 2019’da yüzde 0.86’ya düştü.
Bu durumda kitleleri tutmak için eski “Milli Görüş gömleği”ni bile aşan keskin bir ideolojik dil geliştirildi.
DÜN VE BUGÜN
İstanbul Sözleşmesini övünerek imzalamak ama şimdilerde lanetlemek…
Ayasofya’nın açılmasını “tezgah” olarak nitelemek, hatta İslamofobiyi tahrik edebileceğini söylemek ama şimdilerde muazzam bir törenle açmak…
İktidar partisindeki değişimi simgeleyen olaylardan sadece ikisi.
Artık tarikat vakıflarının bildirilerinde İstanbul Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesiyle yetinilmiyor, Türk Ceza Kanunu’nun ve Türk Medeni Kanunu’nun da “medeniyetimizin değerlerine göre” değiştirilmesi isteniyor.
Nihayet, hilafetin gündeme getirilmesi sürpriz değil!
CB sistemi Türkiye’yi uçuracak derken, ideolojik aşırılık artık devletin temel niteliklerinin reddedilmesi boyutlarına tırmanıyor.
Demokratik toplumda böyle fikirler, gruplar olabilir. Sorun, devletin niteliklerini, yani rejimi sorun sayan bu kesimlerin iktidarın kanatları altındaki çevreler olmasıdır.
DEMOKRATİK LAİK…
Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” vurgusu yapan, “Cumhuriyetimiz tüm nitelikleriyle göz bebeğimizdir” diyen çok isabetli bir açıklama yaptı.
Tanıdığımız Ömer Çelik bu sözlerinde samimidir, gidişattan çok endişeli olduğunu da tahmin ederim.
Fakat oy kazanmayı birinci ölçü sayan iktidar bir yandan bu çevrelerle ittifakını sürdürmek, öbür yanda ise rejime bağlı milyonlarca seçmene “demokratik laik sosyal hukuk devlet” mesaj vermek gibi bir siyaset izliyor.
İktidarın ilk iki dönemindeki evrensel hukuk yönelişini bırakıp dinimizi ve tarihimizi siyasallaştırması adım adım öyle bir atmosfer yarattı ki, ne ekonomi için “güvenli liman” görüntüsü kaldı, ne hukuk güveni, ne de toplumda huzur ve istikrar…
Ekonomiyi krize iten, iktidara da büyük şehirleri kaybettiren asıl faktör iktidarın bu yönelişi olduğu halde, oy tutmada son kale gibi ideolojiye sarılması nasıl bir sarmala girdiğini göstermiyor mu?
Kendisi için de Türkiye için de hazin bir tablo…
HİLAFET KONUSU
Dün bir dergide “Müslümanların birleşmesi için hilafet şart” diyorlardı. Hilafet Hz. Ali Efendimizle ile Hz. Ayşe Validemizi birleştirmiş miydi?!
Sıffin savaşlarında 70 bin Müslüman birbirini öldürürken hilafet vardı ve bu vahim kanlı kavga hilafet kavgasıydı!
Yeniden bir “kim halife olacak” girdabına kapılmanın yol açacağı felaketleri bir düşünün!
Hilafet artık hayalden öteye gitmez çok şükür.
Hilafet dini ve kutsal bir kurum değildir.
Hilafet siyasi bir kurumdur, tarihen monarşik devlet başkanlığıdır.
Evet Osmanlı hilafeti kurumlaşmıştı; Türkiye’de kurumsal devlet geleneğinin oluşmasında önemli katkısı da olmuştu. Fakat Osmanlı çökerken de hilafet vardı.
Cellatlar elinde can veren halife padişahlar da olmuştu!
OSMANLI ROMANTİZMİ
Bazı İslamcılarda hilafet tahayyülünü besleyen bir faktör Osmanlı romantizmidir.
Halbuki Osmanlı kurumları ve Osmanlı hukuku eskimiş, daha 19. Yüzyılda işlevini kaybetmişti.
Sultan Abdülaziz’in kendisinin kurduğu Sayıştay’ı 11 Mayıs 1868’de ziyaretindeki şu sözlerine bakın:
“Geçen asırlarda halkın ve memleketin çıkarları konusunda yapılmış olan şeylerden çağımızda artık istifade kabil değildir. Geçmişte konulan usul ve kanunlar memleketimizin ve halkımızın ihtiyaçlarına yeterli olmuş olsaydı bugün Avrupa’nın en medeni ve en muntazam devletleri arasında olmamız gerekirdi.”
Bu konuda ayrıntılar için benim “Türkiye’nin Hukuk Serüveni” adlı kitabıma bakabilirsiniz.
Evet, bugünkü İslamcıların idealize ettiği Osmanlı kurumları bilim devrimi üretebilecek, sanayi devrimi için iktisadi birikim yaratabilecek nitelikte olsaydı, Osmanlı kendi başkentini bile kurtaramayacak kadar zaafa düşer miydi?
Çağımızda Müslümanların hilafete değil, modern bilime, hukuk devletine, özgürlüklere ihtiyacı var.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
29.10.2025
28.10.2025