Ufuk COŞKUN
Kürt sorununu çözme konusunda ısrarlı ve bölgede ciddi bir aktör olmaya hazırlanan Türkiye'ye dönük hem içeriden hem de dışarıdan ciddi saldırılar yapılmakta. Türkiye'nin bilhassa seçimler sonrasında daha da güçlenerek Ortadoğu'da Kürtlerle birlikte etkili bir rol üstlenecek olmasından rahatsızlık duyulmaktadır.. Geçenlerde kendisisiyle röportaj yaptığımız İlhami Işık'ın da tespitiyle bu sefer saldırı çok büyük. 16 Aralık'ta AB ile yeni bir döneme girileceğin sinyalleri gelmeye başlarken, yine aynı tarihlerde Diyarbakır'a gelen Barzani'nin PYD ile Erbil'de anlaşması ve ilk kez Irak'tan gelecek petrol parasının Halk Bankası'nda tutulacak olması gibi hadiselerin yaşandığı tarihlerde; eş zamanlı olarak yolsuzluk operasyonları başlatıldı, polis Halk Bankası'nı bastı ve BDP milletvekillerinin tutukluluğunun devamına karar verildi. Gezi olaylarında olduğu gibi bu gelişmelerde de hedef yine başbakan nezdinde tüm Türkiye'dir.
Kuşkusuz yolsuzluk yapan, milletin parasını gasp eden, her kim olursa olsun cezasını çekmelidir. Bunları bulup çıkarmak ise yargının vazifesidir. Ne var ki muhalefetin ivedilikle iddialar üzerinden iktidarı hedef alan açıklamalarda bulunmaları da manidardır. Bu hem yargıyı etkileme açısında sorunludur/suçtur hem de bu tutumları gayri ahlakidir. Diğer taraftan operasyonlarla ilgili dinlemelerin altı ay kadar evvel kesildiği dolayısıyla bu zamana kadar bekletildiği biliniyor. Bazı provokatör yazarların ise dört ay kadar evvel operasyonlara dönük attığı tweetler de biliniyor. Hükümet yetkilerinin bile operasyonu basından öğrendiği, kimseden izin alınmadan başlatılan ve bazı görüntülerin basına sızdırıldığı bu girişim sanılanın aksine basit sıradan bir operasyon olmayıp önceden planlanmış ve üzerinde çok ciddi çalışılmış bir operasyondur. Bu tür farklı operasyonların ve saldırıların olma ihtimalini de göz önünde bulundurduğumuzda, hedeflenenin; seçimler öncesi hükümeti yıpratmak, siyaseti kilitlemek, barış sürecini kesintiye uğratarak ülkeyi 90'lı yıllara geri götürmek olduğu anlaşılmaktadır. Meselenin başından beri basit bir dershane meselesi olmadığı belliydi. Görülen o ki; dershaneler gündeme gelmemiş olsaydı da bu tür operasyonlar olacaktı.
Yolsuzluk yapılan ülke böyle mi olur?
Yolsuzluk yapılmamıştır demiyoruz ama insan sormadan da edemiyor: bugün Türkiye'yi ayağa kaldıracak kadar büyük yolsuzlukların yapıldığı bir ülkede nasıl olur da milli gelir son 10 yılda 230 Milyar dolardan 800 Milyar dolarlara yükselir? Ve nasıl olur da 6.101 kilometrelik bölünmüş yol bugün 21 bin 227 kilometreye çıkabilir? Bu kadar yolsuzlukların yapıldığı bir ülkede nasıl olur da bugüne kadar hiçbir iktidarın başaramadığı IMF'ye borcun kapatılması dâhil Marmaray gibi dev projeler hayata geçirilebilir? Örneğin 28 Şubat'ta 26 bankanın halkın kesesinden hortumladığı para, 65 milyar dolardı ve ardı ardına krizler patlak vermişti. AK Parti hükümeti döneminde ekonomik krizler yaşanmadığı gibi ülke global krizden bile tam anlamıyla etkilenmedi. Kısacası yolsuzluk operasyonların ardından neler çıkacağını kestiremiyoruz ama ortada psikolojik algısı önceden oluşturulmuş, planlı, programlı bir engelleme girişiminin olduğu kuvvetle muhtemel. Çünkü yolsuzluk iddialarından aklanılsa bile yapılan propagandalarla bunun kamuoyundaki tesiri farklı olacaktır. Bu yüzden önümüzdeki seçim mitinglerinin tam da bu noktada provoke edileceğini tahmin etmek güç değil.
Kürtler seyirci kalmamalı
Sayın Erdoğan'ın 1991 yılında hazırlattığı Kürt raporundan da anlaşılmaktadır ki başbakan daha o yıllarda Kürt sorununa dönük sağlıklı çözüm önerileri sunmaktaydı. Yine o yıllarda Kürt sorununu özgürlükler çerçevesinden ele alan ve bu meselede radikal adımlar atmaya hazırlanan bir diğer önemli isim de rahmetli Özal'dı. Özal tam da bugünkü yapılar tarafından yalnızlaştırılmış ve hedefe konulmuştu. Çünkü Kürt sorununu çözen bir Türkiye bölgede ciddi bir aktör olarak oyun kurucu rol üstelenecektir. Bu da bilhassa Ortadoğu'da hesapları olan ülkelerin çıkarına olmayacaktır. Bu yüzdendir ki Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesi ve kendi içinde zenginleşmesi, demokratikleşmesi ve tüm farklılıklarıyla barışık özgür bir ülke olması istenmiyor. Son günlerde sosyal medyada bazı Kürtlerin bu kavganın tarafı değiliz, ne hesapları varsa görsünler, biz bu sefer seyirciyiz demeleri hala meselenin ciddiyetini idrak edemediklerini göstermektedir. Oysa her zaman olduğu gibi Türkiye'de barışın, huzurun ve özgürlüklerin yerleşmesini arzu etmeyen illegal yapılanmalar barış sürecinin en önemli aktörü olan başbakanı hedefe koymuşlardır. Bu bakımdan Kürtler bu hassas dönemde tavırlarını siyasi iradeden, barıştan ve çözümden yana koymak durumundadırlar.
Artık net olma zamanı, herkes safını belirlesin
Türkiye şüphesiz çok kırılgan bir dönemden geçmektedir. Her dönem olduğu gibi siyaset yine içeriden yapılan müdahalelerle engellenmek isteniyor. Bu her şeyden evvel milyonlarca seçmenin iradesine/ seçimine yapılan bir saygısızlıktır, edepsizliktir. Bu dönem aynı zamanda safların belirginleştiği de bir dönemdir. Bu vakitten sonra Türkiye'de yaşayan insanlar artık tam olarak ikiye ayrılmış durumdadır. Bu iki kesimin mücadelesi Türkiye'nin geleceğini yön verecektir. Bu bakımdan dili, ırkı, inancı ne olursa olsun barıştan, özgürlüklerden ve insandan yana tavır koyanlarla bunun tam karşısında olanlar arasında sıkı bir mücadeleye tanıklık edeceğiz. Türkiye bu vakitten sonra yargı ve emniyet vesayetini kaldıramaz. Sayın Arınç'ın ifade ettiği gibi devletin içindeki illegal yapılanmalar bir an önce deşifre edilmeli, barıştan ve özgürlükten ise asla taviz verilmemelidir. Bilinmelidir ki insan hakları ve özgürlükler ne kadar genişlerde vesayetçilerin alanı da o denli daralır. Kirli tuzakların kurulduğu/kurulacağı bir dönemde herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirebilmelidir. Evet, bu sürecin adını koyalım Türkiye'de bir darbe teşebbüsü söz konudur. Ancak bilmeleri gereken; ne kadar tuzak kurulursa kurulsun Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığı gerçeğidir. Bizden hatırlatması…
http://yenisafak.com.tr/yorum-haber/bu-bir-darbe-tesebbusudur-22.12.2013-596017
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019