Ufuk COŞKUN
Her ideolojik yapılanmanın kendine özgü geliştirdiği bir eğitim anlayışı/formatı vardır. Nasıl ki totaliter ulus devletçi sistemler, eğitim kurumları aracılığıyla total sistemin en üstünde bulunan lidere ve ondan neşet eden ideolojiye bir bağlılık ve itaat kültürü geliştirmeyi hedef yapmışlarsa aynı şekilde farklı ideolojik yapılanmalar ve cemaatsel örgütlenmeler de geliştirdikleri eğitim anlayışlarıyla mensup oldukları cemaate bağlı, bağımlı ve emir almaya hazır itaatkâr bireyler yetiştirmeyi hedef yaparlar. Sık dokulu ve hiyerarşik yapılardaki mevcut eğitim sisteminin tezgâhından geçen bireylerin düşünmeye, inanmaya, karşılaştırmalı analizler yapmalarına izin verilmez. Daha çok 'dava' uğruna kendini adamaya hazır hale gelmiş, iradeleri tutuklu bireylerin Laurie Calhoun'un ifadesiyle 'grup sadakati' geliştirmeleri beklenir.
L.Calhoun, grup sadakatine yönelik yazdığı makalede bir yapıda/grupta/cemaatte sadakati içselleştirmiş bir bireyin 'Ne yapmalıyım? sorusuna verdiği cevabın, 'Bana söyleneni yapmalıyım' şeklinde tezahür ettiğini ifade eder. Körü körüne itaatin içselleştirildiği böylesi yapılarda birey, mensubu olduğu grubun iyililiği/faydası için her şeyi göze alabilecek bir zihinsel şartlanma içerisindedir. Hitler yönetiminde pek çok Alman iyi Almanlar grubuna ait oldukları gerekçesi ile üstlerinin emirlerine itaat etmeye ikna edilmişlerdi. Birçok Almanın düşünmeksizin itaat etmesi yüzünden milyonlarca Yahudi ve diğer masum insanlar katledilmişlerdi. Kısacası Atilla Yayla'nın da ifadesiyle 'grup sadakati bir insanı vahşet makinesine dönüştürebilir.'
GRUP SADAKATİNE İMAN ETMİŞ KESİN İNANÇLILAR
Eric Hoffer Kesin İnançlı'yı; 'hayatını kutsal saydığı bir amaç için feda etmeye hazır olan kişi' olarak tanımlar. Bu korkunç duygunun gelişebilmesi için de öncelikle bireyde kolektif bir topluluğun üyesi olduğu bilincinin gelişebilmesi bunun için de bireylerin bir 'öğreti'nin etrafında örgütlenmesi gerekiyor. Cemaat yada grup adına geliştirilen eğitim sistemi tam da bu noktada önem arz etmektedir. Çünkü bireylerde grup sadakatinin geliştirilmesi, lidere bağlılık ve dava uğruna bireysel menfaatlerden vazgeçilmesinin gerekliliği; çerçevesi çizilen bir eğitim aracılığıyla verilmeye çalışılır.John Calvin'i hatırlayalım.. 1539 yıllarında Cenevre'de devamın zorunlu olduğu devlet okulları açmıştı. Murray N. Rothbard, Education, Free&Compulsory (Eğitim: ücretsiz ve zorunlu) adlı kitabında Calvin'in devlet okulu sistemini kurmasının motivasyonu irdeler. Kuşkusuz Calvin'in geliştirdiği eğitim anlayışının amacı; Kalvinizm'in mesajını ve kendi oluşturduğu teokratik despotizme itaati öğretmekti. Calvin kendi içinde politik diktatör ve dindar öğretmen kimliklerini birleştirmişti.
Ona göre kendi doktrini ve onun yüceliği haricinde hiçbir bağımsızlık ya da hak önemli değildi. Calvin'in doktrinine göre, Kalvinizm'in desteği devletin amacı ve nesnesidir ve bu, doktrinin saflığını ve katı öz disiplinini insanların davranışlarında devam ettirmeyi içerir. Sadece dünya üzerindeki küçük bir azınlık 'seçilmişlerdi' (başları da Calvin'di), geri kalanları, halka Kalvinist inancı aşılamayan fatihlerle tarafından silahla baskı altında tutulması gereken günahkârlar topluluğudur. Bütün sapkınların öldürülmesi gerektiğini düşünmüyordu. Katolikler ve Yahudiler'in yaşamasına izin verilebilirdi; fakat Kalvinistler haricindeki tüm Protestanlar öldürülmeliydi.
ALAMUT DERSHANELERİNİN AMACI
Grup sadakatinin eğitim aracılığıyla verilen yerlerden biri de Alamut Kalesi'ydi. 1090 yılında Haşhaşin tarikatının lideri Hasan Sabbah tarafından Alamut Kalesi'nde kurulan dershaneler bulunmaktaydı. Bu dershanelerde 'dai' denilen imamların nezaretinde ilmükelam, cebir, Arapça grameri ve felsefe gibi derslerin yanı sıra Hasan Sabbah ve bilhassa İsmailiye davası için kendilerini kurban eden şehitlerin hayatları anlatılıyordu.Bu dershanelerin temel amacı fedailer yetiştirmekti. Geliştirilen eğitim anlayışa göre bir fedainin tam karşılığı, 'büyük önderin emri üzerine gözünü kırpmadan ölüme atlayan bir İsmaili'dir. Görevi sırasında ölürse şehit şayet sağ kalmayı başarırsa dai rütbesine getirilirdi.'
Haşhaşilerin haşhaş müptelası oldukları, haşhaşlı çörek tükettikleri ve şerbetle sulandırdıkları rivayet edilir. Haşhaşilerin temel felsefesi şudur: 'Düşmanlarımızı öldürmek yetmez, biz cani değiliz, verilmiş bir hükmü yerine getiriyoruz, eylemlerimizi ibret olsun diye halka açık yerlerde gerçekleştirmeliyiz. Bununla birlikte infaz edip dehşet saçmakta yetmez; ölmeyi bilmek gerekir. Ölmek, öldürmekten daha önemlidir. Kendimizi savunmak için öldürüyor ancak ikna etmek ve kazanmak için ölüyoruz.' Hasan Sabbah fedailerini hemen her yere yerleştiriyor ve kendisine kesin bir inançla bağlı kalmalarını sağlıyordu. Bunun için ulaşılmaz dağlar ve kayalıklar arasında kurmuş olduğu dershaneleri vardı.
BİREYİN İRADESİ YOK SAYILIYOR
Bakıldığında gerek devletlerin ve gerekse farklı ideolojik grupların, dini ve seküler cemaatsel örgütlemelerin kendilerine özgü geliştirdikleri eğitim sistemleri bulunmaktadır. Eğitimin temel amacının da evvela bireylerde bir grup sadakatinin geliştirilmesi olduğunu görüyoruz. Bununla da hedeflenen; iktidar, güç ve nüfuzdur. Ne var ki bunu demokratik meşru yollardan değil aksine bir dava bilinciyle, tepeden inme yollarla gerçekleştirmeyi deniyorlar.
Yıllardır Türkiye'de yaşadığımız temel sorunlardan birisi de budur. Çünkü ülkede hemen tüm yapıların aldıkları eğitimle olsa gerek benim inancımın, düşüncelerimin, cemaatimin, partimin veya grubumun diğerlerinden üstün olduğu inancı hâkimdir. Bu da insanlık tarihinde örneklerini bolca gördüğümüz gibi Türkiye'de de toplumsal çatışmaları, kavgaları ve iktidar mücadelelerini beraberinde getirmektedir. Birey, kendi grubunun en üstün ve haklı olduğu savıyla hareket ettiğinden gayrimeşru yollardan bile olsa iktidarı hak ettiğini düşünüyor.
http://yenisafak.com.tr/yorum-haber/alamut-dershaneleri-ve-grup-sadakati-9.1.2014%200-603845
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019