Ufuk COŞKUN
Onları her gün sıraya diziyoruz. Tek sıra halinde sınıflarına giderlerken kıyafetlerini kontrol ediyor ve hemen her gün enselerine bakıyoruz. Sıralarında dik oturmaları ve dikkat kesilmeleri gerekiyor. Eğer izin almadan konuşurlarsa haklılığı ispat edilene kadar suçlu duruma düşüyorlar. Onlar tuvalete gitmek için bile parmaklarını kaldırıp izin almak zorundalar. Tüm aktivitelerini bir zil vasıtasıyla yapıyorlar. Zil çaldığında defterlerini kapatıyorlar diğer zil çaldığında ise başka bir kitabı açmaları gerekiyor. Okulda nöbet tutuyorlar. Bayram törenlerinde bir başkasının tercih ettiği şiirleri okuyorlar, sınırlarını öğretmenlerinin belirlediği resimler çiziyorlar ve beden eğitimi derslerinde de uygun adım marşta yürüyorlar. Güçlü ya da zayıf yönlerini tespit etmek için 100 üzerinden belirlenmiş bir takım moral bozucu rakamlara ihtiyaç duyuluyor. Katı-milliyetçi, tekçi, ideolojik, Kemalist eğitim dayatmasını saymıyorum bile! Evet, günde ortalama altı, haftada ise otuz saatlerini okul duvarları içerisinde geçiren ve okul hayatlarını, disiplin yönetmeliklerin, kuralların ve tek saygı duyulması gereken öğretmenlerin belirlediği sıradan bir kamu okulundan bahsediyorum.
Oysa Grace Llewellyn’in ifadesiyle bir birey ne kadar çok başkalarının dikte ettiği hayatı yaşıyorsa o kadar çok yaşamıyor demektir. Çünkü tercih yapmak hayatın özüdür.
Bir bireyin tam bir insana dönüşmesi için gerekli olan şey; özgürlüktür. Ne var ki okul bu anlamda tam bir kontrol mekanizmasıdır. Ne düşüneceğimizi, nasıl davranacağımızı, neyi okuyacağımızı, nasıl giyineceğimizi ve hatta nasıl yürümemiz gerektiğine varana kadar bireyi kontrol altında tutan bir mekanizmadan bahsediyorum.John Holt; Yaşama hakkının yanında en temel insan haklarından birinin de aklımızı ve düşüncelerimizi kontrol etme hakkı olduğunu ifade eder. Bunun anlamı, çevremizdeki dünyayı nasıl keşfedeceğimize karar vermek, düşünmek, tercihte bulunmak, hayatı anlamlandırabilmek ve insanlığımızı gerçekleştirmektir. Klasik eğitim düzeneği bu hakkı elimizden alarak bizi bir diğerine bağımlı kılmayı zorlamaktadır. Bu yüzden bireyin ne düşüneceğine, ne tür kararlar alması gerektiğine, neyi inanacağına ve hayal edeceğine başkaları planlıyor. Ne yazık ki bu tür bir eğitim anlayışı bireyin benliğinde kalıcı hasarlara neden olmaktadır.
Özgür okul ortamı;
Bu bakımdan önce insan ve değerlerini öne çekmek ve onun kişisel iradesine, tercihlerine saygı duymak kısacası özgürleşmesine katkı sunmak durumundayız. Eğitim hayatı başta olmak üzere bireyin kendi yolunu kendi bildiği gibi çizmesine, tercih yapabilmesine, neyin doğru veya yanlış olduğuna kendisinin karar vermesine gerektirecek özgür ortamların tesis edilmesinin yollarını aramalıyız. Russell’in dediği gibi;“Eğer bir çocuğa düşünmeyi öğretmek istiyorsanız ona küçüklükten itibaren saygı duymalı, onunla samimiyetle konuşmalı ve mahremiyetine kabul etmelidir.Bu bakımdan evvela Türkiye’deki okulların bireyin başta kendisini gerçekleştirmesinde ne kadar aktif rol oynadıklarını sorgulamamız gerekiyor.
Eğitim bireyi özgürleştirici bir süreç olmaktan asla çıkarılmamalıdır Eğitimin sadece “devletokullarında”, belirlenen standart bir müfredatla verilmesinin en doğru seçenek olduğu noktasında oluşturulan yaygın ama tartışılması gereken bir kanaat hâkimdir. Buna eğitimin sadece devlet eliyle yürütülmesi, finanse edilmesi ve denetlenmesine dönük çıkartılan kanun ve yönetmelikleri de eklersek (Tevhid-i Tedrisat gibi) ülkede gerek sivil toplum örgütleri gerekse eğitim bilimiyle uğraşanlar tarafından alternatif eğitim modelleri üzerine neden yeterince düşünülmediğini daha iyi anlayabiliriz. Oysa demokratik ülkelerde alternatif eğitim modelleri üzerine çok sayıda çalışmalar yapılmaktadır. Bununla birlikte yalnızca alternatif eğitim modelleri ve farklı okul türleri üzerine kurulan ve çalışma yapan binlerce dernek ve sivil toplum örgütü de bulunmaktadır.
Farklı okul türleri;
Demokratik ülkeler çıkardıkları yasalar ile bu alanda yapılan çalışmalara destek verdiği gibi esnek eğim modellerinin de önünü açmaktadır. ABD, Kanada, İngiltere, Almanya ve Finlandiya gibi ülkelerde yıllardır ciddi eğitim tartışmaları yaşanır. Devlet okulları, özel okullar ya da farklı kesimlerin açtıkları okulların da dâhil edildiği bu tartışmaların ana konusunu başlı başına “okul” oluşturmaktadır. Demokratik dünyada gerek veliler gerekse eğitim uzmanları artık okulun çocukların doğal gelişimini olumsuz yönde etkilediğini dolayısıyla çocukların naturasını bozduğunu dillendirmeye başladılar. Bu yüzden esnek eğitim modelleri üzerinde kafa yorarak farklı projeler üretiyorlar. Biz de tartışmalıyız. Farklı okul türleri ve okul ortamları üzerine alternatif modeller geliştirmeliyiz. Bugün dershane sektörünün ve paralel yapının en rahatsız olacağı şeyi yapmalısınız. Eğitimde çeşitliliğin önünü açın, okulları özgürleştirin.
MİLAT
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019