Ufuk COŞKUN
Türkiye, 10 Ağustos’ta ilk defa doğrudan cumhurbaşkanını seçecek. Büyük bir sürpriz olmazsa Tayyip Erdoğan’ın aday olması bekleniyor. Ben de Başbakan’ın aday olacağını düşünenlerdenim. Çünkü Başbakan pozisyonunu herhangi bir adaya göre değil bundan böyle yeni Türkiye için yapacağı icraatlar ve özgün projeler doğrultusunda belirlemektedir. Ancak yeni projelerin hayata geçirilebilmesi için öncelikle yapılması gerekenler var. Dolayısıyla yapılacak ilk işin içimizdeki pislikleri temizlemek ve sivil siyasetin alanını halk lehine genişletmek olacağını düşünüyorum. Bu bakımdan seçimlerden sonra geniş kapsamlı büyük bir dava açılabilir. Açılmalıdır da. Türkiye içindeki cuntacı zihniyetten arınmadığı sürece Kürt sorunu başta olmak üzere kadim sorunlarını çözmekte bir hayli zorlanacak ve yeni bir toplumsal sözleşme yapma imkânını da heba edecektir.
Başkanlık sistemine geçilmelidir;
Türkiye, tüm engellemelere rağmen yeni anayasayı muhakkak hayata geçirecektir. Bundan en ufak bir kuşku duymuyorum. “Toplumsal Sözleşme” mahiyetinde olacak olan bu anayasa, Başbakan’ın ifadesiyle; sadece hukukçuların, siyasetçilerin ve uzmanların anladığı bir dilde değil, millete ait, milletin diliyle ve milletin anlayacağı şekilde bir anayasa olmalıdır. Özgürlüklerimize sınır koymayacak, 75 milyonun her birinin 'işte bu benim anayasam' diyerek sahipleneceği bir anayasa olmalıdır. Ve inşallah öyle de olacaktır.Yeni dönem Türkiye’de başkanlık sistemini de hayata geçirebilmeliyiz. Bilindiği gibi Türkiye yıllardır yasama, yürütme ve yargı "üçgeninde" kuvvetler ayrılığı ilkesini hayata geçirmede bir hayli zorluklar yaşadı.Seçilecek başkanın toplumun tümüne karşı sorumlu olacağı ve süresinin de yasa koyucu tarafından belirleneceğinden hareketle "otoriter" bir yapının/makamın çıkacağını da düşünmüyorum. Kaldı ki yasama da (TBMM) çıkaracağı yasalarla hem denetim görevi yapacaktır, hem de başkanın yetkilerinin "sınırlarını" çizebilecektir.Belki de " sınırlı devlet" kavramı bu yolla hayata geçecektir. Başkanlık sistemiVinogradoff’ın“Her bir hukuk kuralı, üyelerinin birbiriyle çatışmaması için toplumun diktiği siperler ya da sınır taşlarıdır” ifadesinde altını çizdiği gibi hukukun gücüne dayanmalıdır. Ben Türkiye’nin bu olgunluğa eriştiğini ve başkanlık sistemini fevkalade uygulayabileceğini düşünmekteyim.
Federalizm nedir?
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, başkanlık sistemine ilişkin“bu sistem gelirse 'federal yapı, eyalet modeli gelir' diye korkuyorlar. Açık söylüyorum, şahsen bilsem ki bu, federal yapının bir zeminidir, şu anda vazgeçerim savunmaktan” demişti. Elbette başkanlık sistemi ile federal yapı arasında bir zorunluluk yok. AncakTürkiye federalizmi tartışmaktan da korkmamalıdır. Ne yazık ki ülkede federalizmin bölünmek anlamına geldiğine dair üretilmiş tuhaf bir anlayış var. Bu doğru değildir. Aksine federal yapı bölünmeyi engelleyen bir yönetim modelidir. Türkiye şimdi değilse ileride mutlaka federalizmi tartışacaktır.Bilindiği gibi çok dilli, çok dinli, çok mezhepli, çok uluslu yapıya sahip olan bir ülkeyiz. Ne var ki Türkiye’de, Osmanlı’daki yönetim anlayışının aksine kurulduğu günden bu güne üniter bir yapı benimsenmiş ve tüm anayasalarda devletin üniter yapısı vurgulanmıştır. Bu anlayış farklı kesimlerin taleplerini karşılamadığı için onları yalnızlaştırmış, merkezdeki bürokratik yapının aşılamaması dolayısıyla da demokratik ülkelerde olduğu gibi yerel yönetimlerin güçlendirilmesi zorlaşmıştır.
Oysa bugün dünya bir hayli değişti, teknolojide baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor, sosyal paylaşım siteleri vasıtasıyla insanlar nerdeyse sınırları ortadan kaldırdılar. Böyle bir dünyada farklılıkları artık tekçi, etnik temelli, üniter yönetim modelleriyle değil daha esnek, özgürlükçü, çoğulcu, multikültüralist yönetim modelleriyle huzurlu bir yaşam alanı sunuluyor. Türkiye’de çoğulcu yönetim modelleri konusunda artık kafa yormaya başlamalıdır.
Federalizmi savunan Kemal Burkay’a bir sohbetimizde bu modelin ülkede uygulanabilirliğini somut örneklerle izah etmesini istemiştim. Kemal bey Türkiye’de federalizmin bir öcü gibi gösterildiğini bunun da bilinçli olarak yapıldığını oysa federalizmin Türkiye’yi parçalayacak bir sistem olmadığını, tersine farklılıkların eşitlik temelinde yaşamasını güvence altına alan demokratik ve katılımcı bir model olduğunu ifade etti. Burkay’a göre; Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölge olmak üzere ekonomik, sosyal ya da toplumsal farlılıkların gerektirdiği diğer bölgelerde federe yapılar kurulmalı. Dış ilişkiler, güvenlik, maliye gibi ulusal ölçekli hizmetlerin dışında kalan eğitim, sağlık, ulaşım, güvenlik gibi hizmetler federe bölgelerde seçilecek meclislerin yetki alanına bırakılmalı. Federal sistemde bölgeler birbirlerinden sınırlarla ayrılmayacak. Mevcut sistemde illerin birbirinden ayrılması söz konusu olmadığı gibi. Bu bölgesel yerinde yönetim modeline göre belediye ve İl Genel Meclisleri daha aktif bir konuma gelecek. Belediye ve İl Genel Meclis tensilcilerinden Bölge Meclisleri oluşacak. Eğitim,sağlık,ulaşım,kültür ve konut gibi başlıca hizmetlere ilişkin yetkiler bölge meclislerine bırakılacak.Valiler ve kaymakamlar seçimle iş başına gelecek vs..
Sanıldığı gibi modelde ayrılıkçı ve bölünmeye dönük herhangi bir talep yer almıyor. Bence bu tür korkuları ve önyargıları aşıp özgürce tartışabilmeliyiz. Kısacası yeni Türkiye şiddetten, silahtan, nefretten uzak içinde insani değerleri barındıran özgürlükçü her türlü fikre açık olmak durumundadır.
twitter.com/sivildemokrat
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019