Ufuk COŞKUN
7 Haziran sonrası sandıktan CHP’nin %25, MHP’nin %16, HDP’nin ise % 13 oranında oyu çıktı. Ne ilginçtir her biri seçimden sanki 1.parti çıkmış gibi zafer ilan etti. Ve tuhaf bir şekilde özgüven patlaması yaşadılar. Gelinen noktada her bir liderin egosu tavan yapmış durumda. Sanırsınız tüm Türkiye umudunu bu liderlere bağlamış gibi hareket ediyorlar. Bu sebeple olsa gerek her geçen gün çıtayı kontrolsüzce yükselterek halkın önünde boylarından büyük taleplerle, kırmızıçizgileriyle, inanılmaz şartlarıyla boy gösteriyorlar. Havalarından geçilmiyor anlayacağız. Öyle ki 7 Haziran seçimlerinde oylarını düşüren Kılıçdaroğlu “Hükümeti kurma görevi yüzde 60'lık kısma düşüyor" diyerek bir bakıma yüzde 60 adına konuşma cesaretini kendinde bulabildi(!) Hiçbirinde mütevazılık, alçakgönüllülük, uzlaşmacı, aklıselim ve sağduyulu bir tutum ve davranış yok. Bilakis çok sert ve agresifler… Sanırsınız ülke 2001 krizinden yeni çıkmış ve bunlarda ülkeyi enkazdan kurtaracak kahramanlar(!)
Konuşurlarken yüzlerindeki nefreti okuyabiliyorsunuz. Sert ve agresif olmaları Türkiye’nin son 13 yılda bozulan ekonomisi, ülkenin hiçbir yerine yapılmayan yatırımlar, yollar, havalimanları, fakir fukaranın aç karnı, gasp edilen hak ve özgürlükler(!) değil. Açıkçası AK Parti’den de nefret etmiyorlar. Asıl nefretleri; Erdoğan’ın varlığı, asaleti, İsrail’i, ABD’yi, İngiltere ve Almanya gibi ülkeleri endişelendiren politikaları, büyük projeleri, kararlılığı ve cesurluğu. Anlaşılan Erdoğan dışarıda olduğu gibi bu liderlerin de kimyasını altüst etmiş durumda. Ne hazin öyle değil mi? Neden böyle diyorum. Çünkü gündemlerinde halkı rahatlatmaya dönük yeni bir hükümetin kurulması ve istikrarın devam etmesi yer almıyor da ondan. Eğer öyle olsaydı bu kadar üsten konuşmazlar, işi zora sokan şartlar öne sürmezlerdi.
7 Haziran sonrası oluşan bu tabloda siyasi partilerin normalde Türkiye’nin geleceği için bir orta yol bulup yeni bir hükümet arayışına girmeleri gerekirdi. Böyle bir gayret içerisinde olmadıkları gibi ülkenin cumhurbaşkanına hedef alan, onu yok sayan, halkın önünde küçük düşüren, itibarsızlaştıran açıklamalarda bulunuyorlar. Hiçbir ülkede görülmeyecek bir şey bu. Millet kendilerinden istikrar adına bir çaba beklerken onlar asıl amaçlarının Erdoğan’ı tasfiye etmek olduğunu açıkça ortaya koyan bir anlayışla hareket ediyorlar. Başından beri ifade ettiğimiz gibi bu kesimin derdi, ülkede barışın, insan haklarının ve özgürlüklerin yerleşmesi değildir., Bunlar ülkenin zenginleşmesini, Türkiye’nin bölgede ve dünyada aktif küresel bir devlet olmasını istemiyorlar. Eğer tersi olsaydı Ortadoğu’da etkin olmak için büyük projeleri olan Erdoğan’ı tasfiye etmek için çabalayan sömürgeci devletlerle aynı paralelde söylem geliştirmez ve onların dışarıdan yapmak istediklerini içeriden yapmazlardı.
Bugün paralel yapının ne menem bir örgüt olduğunu artık bilemeyen kalmadı. Bu kadar ülke düşmanı ve üst akıl dostu bir yapı başka hiçbir ülkede barınamaz. Her gün ülkemizde açıkça İsrail ve ABD çıkarları doğrultusunda siyaset mühendisliği yapan bu yapının kıskacında olmak bu partilerin zoruna gitmiyor mu? Dini cemaat kisvesi altında faaliyet yürüten gerçekte ülkeyi sömürgeci ülkelerin açık pazarı haline getirmek için uğraş veren bu yapının ağzıyla siyaset yapmak parti liderlerine yakışıyor mu? Ülkenin yarısından fazlasının oylarını alarak seçilen ve Türkiye’yi temsil eden bir makamı ne idüğü belirsiz bir yapının algı operasyonlarıyla karalamak, küçük düşürmek, cumhurbaşkanın hain ilan etmek dahası yargılatmaya çalışmak nasıl bir milli menfaat prensibidir? MHP gibi bir parti bugün Ortadoğu’da ikinci bir İsrail diyebileceğimiz Kürdistan’ın kurulmasını milliyetçiliğine sığdırabilecek mi? Tel Abyad’da olan bitenleri yakından duru bir zihinle takip ediyorlar mı acaba? Yıllardır tabanına vatan, millet, bayrak diyen bir parti sırf paralel yapının yönlendirmesiyle ülkenin belirsizliğe doğru yol almasında daha ne kadar rol oynamaya devam edecek?
Koskoca siyasi partileri bir yapının etrafında toplayan ve onların söylemleriyle hareket ettiren güç nedir? Halkın gücü olmadığı kesin. Eğer öyle olsaydı halkı bu denli tedirgin etmezler, yumuşak, uzlaşmacı, kaliteli bir dille vatanın selameti için ellerini taşın altına koyarlardı. Bugün MHP ve HDP’yi başka bir deyişle ateş ile barutu yan yana getirmek isteyen iradenin niyeti Türk-Kürt birlikteliği değildir. Ülkenin daha güçlü ve demokratik bir ülke olmasını arzu ettiklerinden de değildir. Bilakis barışın asıl aktörlerini devre dışı bırakarak ülkeyi zayıflatmaktır. Daha açık bir ifadeyle Erdoğan’ı tarih sahnesinden silmektedir. Bunu koalisyonla olmadı Ahmet Sever gibi kişilerin kitaplarıyla, ifadeleriyle parti içi bölünmeye varana kadar bir dizi yol ve yöntemlerle deneyeceklerdir.
Hatırlarsanız Paralel Yapı'nın kripto adamlarından birinin, Sözcü Gazetesi muhabiri ile 26 Ekim 2013’de yaptığı telefon görüşmesinin ses kaydı, 30 Ocak 2014’te internete düşmüştü. İfade edildiğine göre; ABD'de büyük bir Kürt konferansı düzenlenecek, Abdullah Öcalan’ın karşısında olan bütün Kürt temsilciler Washington’da toplanacak. ABD, İsrail ve konferansa katılan Kürt temsilciler Öcalan’ın hükmünü bitirecek, ABD Kürtleri dolaylı olarak tanımış olacak. Abdullah Öcalan, örgüt içinde devre dışı bırakılacak ve Kandil, örgütte birinci derece söz sahibi olacak. Barzani de etkisizleştirilerek devre dışı bırakılacak, yerine Salih Müslim ikame edilecek. Türkiye’de de Tayyip Erdoğan tasfiye edilecekti. 7 Haziran sonrası gelişmeleri dikkatlice izleyenler varsa bu planın tıkır tıkır işlediğini fark edecektir. Ne yani maksatları bu mu? Paralel yapının yönlendirmesiyle cumhurbaşkanlığı makamını tanımamaları bundan mı? Öyleyse biz 7 Haziran’da neyi oyladık? Siz devam edin efendiler, millet izliyor. Er ya da geç gereğini yapacak.
@sivildemokrat
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019