Ümit Fırat
“Bir Vasiyet
Yağmur Oğlum!
Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.
Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.
Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.
Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır.
Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.
Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.
Tanrı yardımcın olsun!
Nihâl Atsız 4 Mayıs 1941”
Türk ırkçılığının büyük üstatlarından Nihâl Atsız’ın yukarıda aktardığım metnini pek çok okuyucunun yıllardır bildiğini ve burada ilk kez okumadığını tahmin ediyorum. Ancak yine de yaşadığımız şu son günlerdeki dış politika tartışmalara bakılırsa, çok uygun düştüğünü düşündüğüm için, bugünkü yazımın girişine bu metni aktarmayı uygun gördüm.
Aslında Atsız’ın bu metni, düşman sahibi olmayı, bir Türk için adeta bir kadermiş gibi düşünen Türk milliyetçilerinin pek sevdiği, “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur” ifadesiyle aynı kapıya çıkan başka bir ifade tarzı gibi de düşünülebilir.
Yıllardır Türk siyasilerinin ve devlet yetkilerinin topluma aktardıkları mesajlara bakıldığında, Türk milleti ve devleti, bütün tarihi boyunca ve kesintisiz olarak büyük düşmanlara sahip olmuş, daima onların üstesinden gelmeyi başarmış ve ayakta kalmayı başararak, bu günlere ulaşmıştır. Bu münasebetle, eğer en ufak bir gevşeme gösterilirse yine düşmanların saldırı ve tertiplerine uğranacağı için, daima teyakkuzda beklenmelidir. Öyle ya, “Su uyur, düşman uyumaz.”
Hep yazılır söylenir, bir de ben tekrarlamak isterim. Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında, Balkanlar ve Kafkaslar’da toprak kayıplarına ve büyük göçlere neden olan savaşlardan yaşandı. Ardından bu kez kendi isteğiyle katıldığı ve yine büyük insan kayıplarına, göçlere ve çok büyük oranda toprak kaybı yaşanan birinci dünya savaşı yaşandı. Zihinlerdeki izleri kolay kolay silinmeyen birçok algı ve paranoyanın oluşması için uygun bir atmosfer yaşanmıştı.
Bu algı ve paranoyalar, cumhuriyet döneminde de, büyük kampanyalar, uydurma tarih tezleri, destanlar ve hamaset edebiyatıyla canlı tutulmaya çalışıldı. Ne Lozan Antlaşması, ne Ankara Antlaşması, ne Sadabad Paktı, Türkiye’nin kendisini güvende hissetmesi için hiçbir şekilde rahatlık ortamı yaratmadı.
Katılmadığı İkinci Dünya savaşı yaşanıp sona erdi. Ardından komünizmin en büyük tehdit olarak görüldüğü ve epey uzun süren bir soğuk savaş dönemi yaşandı. Sonunda Sovyetler Birliği de çöküp dağılarak soğuk savaşın sonu geldi. Bu süreçte NATO’ya üye oldu, daha sonra ismi CENTO olarak değişecek olan Bağdat Paktı’nın kurucularından biri oldu. Ne var ki, yönetenlerin şansı tanrının da desteğiyle hep yaver gitti ve Türkiye asla düşmansız kalmadı; teyakkuz hali ve paranoyaları bir türlü bitmediği gibi yeni “düşmanlar” ortaya çıktı.
Sanki Tanrı, Türk devlet yöneticileri ve siyasi kadrolarına, Türkleri asla düşmansız bırakmamak üzere gizli bir taahhütte bulunmuştu. Eğer sahayı terkeden düşmanlar olursa da, derhal yeni düşmanlar yaratılarak devlet ve siyaset kadrolarının varlıklarını sürdürmeleri sağlanıyordu.
İçeride, devlete karşı isyan başlatarak sahneye çıkan silahlı bir Kürt örgütü, ilk dönemlerde bir avuç eşkıya diye geçiştirilip ciddi bir düşman yerine bile konulmamış, hep bir asayiş meselesi gibi sunulmaya çalışılmıştı. Tabii zamanla yapılanın düşük yoğunluklu bir savaş olduğu kabul edilmiş ve adeta aranan düşmanın bulunmuş olduğu ortaya çıkmıştı. Üstelik bu kez algılarla yaratılan bir düşman yerine, sahada çarpışmaların yaşandığı, görünür ve gerçek bir düşman bulunmuştu.
Soğuk savaş döneminin komünizm tehlikesi ortadan kalkmıştı, ama bir düşman boşluğu yaşanmadı. Bir ara bu savaşın da süresinin dolduğu ve biteceği sanıldı, ama bu kez hendek savaşları dediğimiz ve daha önce pek benzeri yaşanmamış bir döneme geçildi.
Keza Irak ve Suriye’de meydana gelen karışıklıklar IŞİD’in ortaya çıkması, bölgenin belli başlı gündemini oluşturdu. IŞİD, bölgede yayılarak etkisini sürdürmekte ve önemli bir tehdit haline geldi. PKK de yeni birtakım roller üstlenerek bu sahnede yerini aldı. Bir yandan da daha sonra FETÖ adı verilecek ve devlet içerisinde oldukça etkin olan paralel devlet denilen bir devle uğraşılıyordu ki, bu süreçte tanrının çok özel bir lütfu olarak değerlendirilen 15 Temmuz Vakası patlak verdi.
Elbette içeride düşmanlar büyük bir bereketle artış kaydederken, dışarıda da pek sıkıntı çekilmedi. Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika, Yunanistan, İran, Irak, Ermenistan, Mısır, Suriye, İsrail, Rusya gibi düşmanlar, bazen topluca, bazen gruplar halinde, bazen de sırası gelince amansız birer düşman olabilmekteler.
Her ne kadar Kürdistan referandumu sonrasında İran ve Irak’la ile biraraya gelip, birkaç gün süren bir ittifak arayışına girişmiş olunsa da, bunun sadece anti-Kürt bir ittifak ve sahte bir dostluk gösterisi öte bir karşılığı yoktu. Keza Rusya ile neredeyse savaşa girişilecekken, son zamanlarda ticari amaçlı bir yalancı dostluk sürdürülmek istense de, bunun içten ve kalıcı bir dostluk olamayacağını hem izleyiciler, hem de sahnedekiler gayet iyi bilmekteler.
Bugün dünyada birbirlerini en iyi anlayabilecek ve anlaşabilecek iki lider ismi verebilir misiniz diye bir soru sorulsa, kanaatimce akla ilk gelecek isimlerin Trump ile Tayyip Erdoğan olacağı kanaati yaygın. Hatta Trump’ın, Erdoğan’a büyük bir gıpta ile baktığı ve karşılaştıklarında oldukça mültefit davrandığı da yazılıp çizildi. Ne var ki, Tayyip Erdoğan’ın en iyi anlaşabileceği Trump yönetimindeki ABD ile son dönemde arası bozuk ve girişilen ticari ve sözlü politik kavga, gittikçe alevlenmekte.
Türkiye’nin en büyük stratejik müttefiki ile ilişkilerinin bu aşamaya varması belki beklenmiyordu, ama arka planında da güçlü nedenler taşımakta. ABD’nin İsrail, Kudüs, İran, Ortadoğu ve Suriye politikaları ve PKK ile ilişkileri Türkiye’nin bölgede kendince kurmak istediği veya görmek istediği siyasi pozisyonlarla çelişir durumda. Keza Fetullah Gülen’in ABD’de yaşayıp himaye görüyor olması, bununla beraber 15 Temmuz darbe girişimde ABD’nin parmağının olması gibi meseleler de gittikçe gerilimi artıran meseleler.
Eskiden Türkiye’yi yönetenler, yabancı ülkelerden gelmesi muhtemel tehdit veya tehlikeler için, bizi bölmek ve parçalamak istiyorlar derlerdi. Artık Yeni Türkiye’de milli iradenin hâkim olduğu ve siyasi istikrarın sağlanmış olduğu bir başkanlık rejimine geçilmiş, milli birlik ve beraberlik açısından tehdit ve tehlikelerin eski stratejik etkilerinin kaybolduğuna inanılmakta.
Dolayısıyla, şimdi artık düşman devletlerin, Türkiye’nin yerli ve milli politikalarını, kalkınmasını, büyümesini ve ekonomik istikrarını kıskançlık duyup, bundan tedirgin oldukları söyleniyor. Böylece, bir üst aklın devreye sokularak, başta faiz lobileri olmak üzere, bazı dış mihrakların, Türkiye’nin siyasi istikrarını bozarak, herşeyin eski haline dönmesinin peşinde oldukları söyleniyor.
Nihâl Atsız’ın yukarıda aktardığım metni, çoğu zaman tebessümle karşılanmış ve çok abartılı ve gayri ciddi bulunmuş olabilir. Ancak yıllardır görüp yaşadığımız siyasi olaylara baktığımızda, Atsız’ın düşüncelerinin sadece bir hayal ürünü olmadığı, Türk siyaset ve devlet hayatında çok önemli bir karşılığı olduğu görülmekte. Atsız, birçok devlet ve siyaset adamının yüksek sesle dile getirmekten çekindiği veya utandığı bir düşünceyi cesaretle yazıp ifade etmiş.
Bu günkü devlet büyüklerinin her gün defalarca tekrarladıkları iç ve dış düşmanları net bir dille ifade ederek Türklerin bu kadar çok düşmanı olduğunu herkesten önce gören Nihâl Atsız’ın öngörüsü takdir edilmeli. Bence devletin ve devlet yöneticilerinin bekası için, yerli ve milli bir rehber niteliğindeki bu değerli “vasiyet” metni çerçeveletip okul ve diğer devlet binalarının duvarlarına asılmalı.
İyi haftalar dilerim.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
26.12.2018
18.12.2018
15.12.2018
29.11.2018
20.11.2018
14.11.2018
6.01.2018
30.10.2018
23.10.2018