Ümit Kurt
Modern Türkiye’nin doğuşu ve erken dönem Cumhuriyet tarihi üzerine esasında yerli ve yabancı birçok çalışma, araştırma, tez ve kitap yayımlandı. Bu anlamda ciddi bir külliyattan bahsetmek mümkün.
Ancak bu literatürdeki önemli boşluklardan bir tanesi yıkılışından hemen önce hem Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderini tayin etmiş hem de yeni kurulan Türk ulus devletinin temellerini atmış İttihat ve Terakki liderlerinin biyografilerinin olmaması. Hakikaten ciddi anlamda farklı arşiv malzemelerinden ve kaynaklardan faydalanılarak yapılan çalışmalardan yoksun durumdayız.
Bu liderlerden biri ve en önemlisi Talat Paşa. Türkiye üzerinde hala belki de “hayaletinin” dolaştığını iddia edebileceğimiz bir tarihsel şahsiyet olan Talat’ın hayat hikayesi, ideolojik formasyonu, İttihat ve Terakki içindeki rolü, İmparatorluğun yaşam mücadelesi verdiği dönemdeki eylemleri vs. gibi mevzularda yazılmış dört başı mamur bir araştırma neredeyse yok.
Bu anlamda misyonerlik, erken dönem Türk milliyetçiliği ve Ermeni soykırımı başta olmak üzere geç dönem Osmanlı tarihi üzerine ciddi çalışmaları bulunan tarihçi Hans Lukas Kieser’in Princeton University Press’ten çıkan “Talaat Pasha: Father of Modern Turkey, Architect of Genocide” (Talat Paşa: Modern Türkiye'nin Kurucusu, Soykırımın Mimarı) başlıklı kitabı çok önemli bir boşluğu doldurmakta.
Bu kitabı yazmanıza ne sebep oldu? Hangi saikle yazdınız?
Bu biyografiyi iki saikle yazdım. İlk olarak Mehmet Talat 1910’lu yıllarda çığır açan bir siyasi liderdi. O yıllarda oyunu değiştirme kabiliyetine sahip bir imparatorlukta, bir tek parti rejimine önderlik ediyordu. Dolayısıyla modern tarihin o dönemi ile ilgilenen herkesin onu iyi tanıması gerekiyor. Gelgelelim, garip bir şekilde, bu paradigmatik politikacı ile ilgili, Türkiyeli olmayan biri tarafından yazılmış bir biyografi yok. İkincisi ise, Osmanlı’nın son 10 yılı ve savaşları Osmanlı sonrası dünyanın şekillenmesi açısından çok önemliler ki bunların arasında Balkan savaşlarını, 1. Dünya Savaşını, 1915 Soykırımını ve Küçük Asya (Kurtuluş) savaşını sayabiliriz.
Ne var ki bu savaşlar Pandora’nın açılmayı ve kapsamlı bir eleştirellikle anlatılmayı bekleyen kutusu gibi uzun süredir kapalı kalmışlardı. 2000’li yılların başından beri, tarihin bu dehşet verici akışını soyut nosyonların ötesinde görünür kılabilmek amacıyla Talat’ın bağlama oturtulmuş bir biyografisini yazmak istiyordum.
Uzun süre duygusal anlamda 'yapılması gerekli‘ diyen sorumluluk duygusu ve daha rahat konuların rahatlığı arasında kaldım. Ama “bunu yapmam lazım!” gibi mesleki görev bilinciyle ilgili duygularımı uzun zaman önce geride bıraktım. Artık daha çok hoşuma giden meseleleri tercih ediyorum.
Bir çok tarihçi açısından, özellikle de ana akım tarih yazımı ile uğraşan Türkiyeli tarihçiler açısından, sizin modern Türkiye’nin asıl kurucusunun Mustafa Kemal değil Talat olduğu yönündeki teziniz, muhtemelen tartışma yaratacaktır. Kitabınızda esas olarak, Ernest Jackh’ın “Yükselen Hilal” isimli kitabına atıfla, Atatürk’ün başarılarının Talat’ın omuzlarında yükseldiğini iddia ediyorsunuz. Ayrıca neden Enver veya Cemal değil de Talat? Mustafa Kemal’in modern Türk Ulus Devletinin temellerini atmasına olanak sağlayan nasıl bir miras bırakmıştı Talat?
Kitapta modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal değil, Talat’tır gibi bir iddia yer almıyor. Kitabın tezi her ikisinin de kurucu olduğu. Bugünün Türkiye’si 1913 ile 1938 yılları arasında kuruldu ve eğer karmaşık bir süreci en belirleyici iki şahsiyete indirgeyecek olursak, onu hem Talat’ın hem de Atatürk’ün eseri olarak görmemiz gerek.
Her ikisi de 1919–21 arasında temelde işbirliği yaptılar. Kemalist tarih yazımı, Enver’den ve bir çok başka İttihat ve Terakki Cemiyeti liderinden farklı olarak, Talat’ı ve Gökalp’ı eleştirel bir şekilde sorgulamadı. Talat, Enver ve Cemal’in Osmanlı’nın başkentinde yaşadıkları ve tek parti yönetiminin daha yeni kurulmuş olduğu 1913 yılı için üçlü bir yönetim yapısından bahsedebiliriz, ama sonrasında değil.
Diğerlerinden farklı olarak Talat’ın hükümette ve bir parti lideri olarak İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkez komitesinde hakim bir pozisyonu vardı ve büyük ölçüde başkentte, iktidarın merkezinde kaldı. İkili yönetim sistemini ustaca kullanarak, eşitler arasındaki birinci olmaktan daha fazlasını elde etti. Talat, sadrazamlığa atandığı 1917 yılından üç yıl önce Osmanlı İmparatorluğunun beyni ve fiili lideri olmuştu bile.
Kitapta İttihat ve Terakki Cemiyetine (İTC), özellikle de onun Merkez Komitesine ilişkin daha nüanslı bir analiz sunuyorsunuz. Talat’ın bu komite içindeki yerini nasıl tanımlarsınız? Bu komite için İttihat ve Terakki’nin “akıl hapishanesi” deyimini kullanıyorsunuz. Bundan ne kastediyorsunuz? Bir ittihatçıyı nasıl tanımlarsınız?
İTC hiç bir zaman sıradan, saydam bir siyasi parti olmadı, belli bir ölçüde hep 1908 öncesi dönemin komplocu, devrimperver (gerçek anlamda devrimci değil) örgütü olarak kaldı. Bu örgütün başında da gizemli merkez komitesi ve bu komitenin nüfuz sahibi bir kaç daimi üyesi vardı. Jön Türk devriminin sonrasında Talat nispeten daha demokratik bir zihniyete sahipti. 1912 sonbaharından sonra radikalleşti, bir savaş simsarına dönüştü ve daimi merkez komitesi üyeleri arasındaki ilk isim oldu. 1912 Temmuzunda geçici bir süre için başarılı olan İTC karşıtı darbeden sonra bunalıma giren partiyi, içine düştüğü çukurdan çıkarttı.
Enver’le birlikte İTC’nin 1913 yılındaki performansının beyni oldu Talat: Ocak darbesini, Edirne’nin geri alınmasını ve ikinci Balkan Savaşı sonrasında yapılan müzakereleri düşünün. İTC’nin her zaman siyasi cinayetler işlemek, insanları yıldırmak, korkutmak ve kışkırtmak için kullandığı adamları olmuştu.
Ama 1913 sonlarından itibaren kendi uzmanlaşmış Teşkilat-ı Mahsusa'yı kurdu.
İttihatçı ideoloji, temel olarak, şiddetin kaçınılmazlığına duyulan sosyal Darwinci bir inançla birlikte, kendilerini büyük bir Sultanlığın ve Hilafetin evlatları olarak gören ama çöküşle karşı karşıya kalmış ve intikam almak isteyen genç insanların imparatorluk tarafgirliği ile tanımlanabilir.
Akıl Hapishanesi’nden kastım rövanşizmin ve geleceği toplumsal sözleşme terimleri ile düşünmekteki beceriksizliğin vurduğu duygusal pranga.
“İmparatorluk tarafgirliği” kitapta, Osmanlı dışındaki imparatorluk elitleri için de kullanılan, genel bir terim.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve inşasında Ermeni Soykırımı’nın, Süryanilerin imha edilmesinin, Osmanlı Rumlarının etnik temizliğe maruz bırakılmasının bir rol oynadığını düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız, Talat’ın buradaki rolü nedir? Bu anlamda Mustafa Kemal’e nasıl bir miras bıraktı?
Soykırım, hem insanlık tarihindeki, hem de Talat’ın siyasal yaşamındaki büyüklüğü sebebiyle, Talat’ın yaşam öyküsünde merkezi bir rol oynuyor. Alman büyükelçisi Woff-Metternich’in kelimeleriyle, soykırımın kalbi, ruhu ve beyni Talat’tı. Dahiliye Nazırı Talat, 1913 yılında Balkan Savaşları’nın sonrasındaki müzakereleri yürütmesinin ardından, imparatorluğu geri kazanmak hedefini terk etmedi ama Anadolu’ya odaklanarak, bir demografik ve ekonomik mühendislik politikası gütmeye başladı.
Rumların kovulmasını takiben, tamamı mülksüzleştirilmesi gereken, sorun çıkartan yabancılar olarak görülen Ermenilerin ve diğer Hristiyanların da “giderilmesiyle,” Anadolu daha 1918 yılında büyük ölçüde Müslüman Türklerin milli yurdu (Türk Yurdu) haline gelmişti bile.
Mustafa Kemal savaş sırasında soykırıma katılmamış olmakla birlikte, Talat’ın bu “başarısını” sahiplendi ve 1918 sonrasında onun savunulmasına öncülük etti. Kısaca, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’ni siyasi selefinin yerleştirdiği temel taşın üzerine ve onun yönetim anlayışına uygun olarak inşa etti:
Büyük ölçüde 1. Dünya savaşının muzafferlerinin işgal etmediği topraklar üzerinde kurulmuş, üniter, otoriter, merkezileştirilmiş bir Türk-Müslüman tek parti yönetimi...
Kitapta Ziya Gökalp’ın Talat ve İTC üzerindeki etkisini özellikle vurguluyorsunuz. Ziya Gökalp Talat Paşa’yı nasıl etkiledi? Aralarında nasıl bir ilişki vardı? Ve Gökalp’in Talat ve Mustafa Kemal üzerindeki etkileri arasında bir fark görüyor musunuz?
Talat’la Gökalp yakın arkadaştılar. On yıla yakın bir süre İTC’nin merkez komitesinde birlikte bulundular. Gökalp İTC’nin entelektüel dehasıydı, onun son derece etkin savaş (cihad) propagandacısı ve aslında sonraki yüz yıl boyunca etkili olacak Türk-Müslüman milliyetçiliğinin peygamberiydi.
Talat’tan farklı olarak Mustafa Kemal Gökalp’in yakın arkadaşı değildi. Ayrıca, Osmanlı’nın 1918’deki yenilgisinden sonra Gökalp’in pan-Türkizmi de, en azından İmparatorluğun genişlemesi açısından, cazibesini yitirmişti. Kemal 1923 sonlarından itibaren İslam’dan vazgeçmişti ki İslam, 1910’larda Gökalp’in sosyo-politik düşüncesinin önemli unsurlarından biriydi.
Ancak yenilginin ve 1918’in ilk yarısında yaydığı hüsrana uğramış yayılmacı heyecanın ardından, Gökalp kendini uyarlamak zorunda kaldı ve kendisini ona uyarlamış bir çokları gibi o da yüzünü Ankara’daki yeni iktidar merkezine çevirdi. Siyaset felsefesi olarak Atatürk, Gökalp’le yüceltilmiş Türklük efsanesini paylaşıyordu. Türk milleti Talat için de, Gökalp için de, Kemal için de müzakereye tabi olmayan en üst sabitti. Her üçü de, Anadolu’nun tüm yerli halklarının eşit unsurlar olarak müzakere edecekleri bir toplumsal sözleşmesi fikrini reddettiler. 1910’lu yıllarda Gökalp İslam’ın ve Türklüğün sağladığı ezeli bağların, usulüne uygun bir şekilde müzakere edilmiş modern bir toplum sözleşmesini gereksiz kıldığını vurgulamıştı.
Kemalizm, Anadolu’nun asıl sahibinin çok eski zamanlardan beri münhasıran Türklerin olduğu tezini gerekçelendirmek için, İslam’ın yerine bilimciliği, daha açık bir ifadeyle sözde Türk-Tarih tezini koydu. Gökalp’in 1910’lu yıllardaki pan-Türkizmini, hem dünya hem de Anadolu tarihinde, kanlı canlı, dinle ilgisi olmayan bir Türk-merkezciliğe dönüştürdü.
Bu kendini yüceltme hamlesi işe de yaradı, en azından soykırımı unutturacak bir afyon işlevi gördü.
Böyle önemli bir kitabı yazmak için ne tür kaynaklardan yararlandınız? Örneğin Cavid Bey’in günlükleri gibi bir çok İttihatçı hatıratından yararlandığınızı ve tezlerinizi bu kaynaklara dayandırdığınızı fark ettim. Bu kaynakların güvenilirliği meselesiyle nasıl başa çıkıyorsunuz?
Cavid Bey’in günlüklerini kullandım ama başka bir çok hatırata da baktım. Bu biyografinin en önemli özelliği günlükleri, özellikle de çok az kullanılan üç esaslı günlüğü kullanması: Cavid Bey’in, Louis Rambert’in ve Hayri Efendi’nin günlükleri. Bunlar, tüm bütünsellik ve doğruluklarıyla ancak son bir kaç yıldır erişilebilir hale gelmiş günlükler.
Genellikle günlükler, anılara kıyasla, olaylara, duygulara ve karar alma süreçlerine ilişkin, daha yoğun, daha doğrudan bir tasvir sunarlar. Bu biyografi, ayrıca, Talat’ın nazırlığının ürettiği belgelerden, Alman, Avusturya, Fransız ve İngiliz diplomatik arşivlerinden; ve dönemin farklı dillerdeki gazetelerden bol bol yararlanıyor.
Ayrıca Kudüs’teki Siyonist Arşivler’den ve elbette Osmanlı’nın son dönemine ilişkin yapılmış en son araştırmalardan da faydalanılıyor. Tarih yazımının ve tarihsel yeniden düşünme faaliyetinin temel kuralları hala geçerli: Eğer çok yönlü, iyi temellendirilmiş, anlamlı bir portre çizen bir çalışma üretmek istiyorsak, bize lazım olan farklı bakış açılarından müteşekkil bir çeşitlilik ve değişik türlerden nitelikli kaynaklardır ve bu kaynaklar tarih-eleştirel bir gözle okunmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları


































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.02.2018
15.12.2017
15.11.2017
11.11.2017
19.10.2017
16.10.2017
22.09.2017
18.09.2017
14.09.2017
8.02.2017