Ümit Kurt
Klasik bir tanımlama ve sınıflandırmayla ifade etmek gerekirse düz bir tarih anlayışının yöntemsel olarak içerdiği en temel öğeler yer, zaman ve kişilerdir. Böyle bir tarih perspektifi tarihte olup bitenleri yukarıda saydığımız üç ana parametre ekseninde hikâye etmeye veya aktarmaya hizmet eder. Aynı zamanda bahsi geçen tarih anlayışı belirli bir zaman ve mekânda belirli kişiler arasında vuku bulan olayları “objektif” bir biçimde resmettiğini vazeder.
Tabi burada objektif ve tarafsız olduğunu iddia eden tarih anlayışını destekleyen önemli materyallerden bir tanesi belgelerdir. Tarihi belgeler tarihte yaşanmış olaylara ışık tuttuğunu iddia eder. Elbette tarih disiplini çerçevesinde bu bir yöntemdir ve bazı tarihçilere göre makbuldür de. Ancak burada hassas olan nokta “tarihi belgenin” sırf tarafsızlığı destekleyen bir kâğıt parçası olarak değerlendirilmemesi gerektiğidir. Zira böyle bir tarihi bakış tarihin kendisini mekanik kılar.
Tarihin derin sularında ve geniş düşünce kıtasında yer alan birçok olay ve vakıa vardır. Bunlardan bir bölümü tarihin akışını değiştiren, yeni paradigmalar üreten, tarihsel zaman ve mekânın ruhunu yeniden biçimlendiren olaylar bütünüdür. Bunu gerçekleştirenler, tarihin kimilerince doğrusal kimilerinde rastlantısal gidişatına yön veren tarihsel edimciler/aktörlerdir.
Esas itibariyle ulusal tarih veya resmi tarih anlatısı kendi tarihini “oluştururken (making)” unutulması ve unutturulması gereken bazı olayları rafa kaldırır, yeni aktörler yaratır ve yeni bir rejim için, yeni bir toplum tasavvuru yaratmak adına bazı kişileri ise unutturur-önemsizleştirir. Her toplumun muayyen bir tarihsel gelişimi süreci ve bu süreçte geçirdiği tarihsel değişimler, dönüşümler, inişler ve çıkışlar vardır.
Ve bütün bu tarihi sürecin failleri olan toplumsal aktörler bu kendi tarihlerini yaparken (making) tarihle olan ilişkisellik ağı her haliyle mevcuttur ve bu ilişkisellik son derece dinamiktir. Bazı toplumlar tarihle olan bu ilişkilerini normalleştirmesini bilir; kendi tarihini açıkça tartışabilir-konuşabilir. Kimi toplumlarda ise tarihle bugün o kadar iç içe geçmiştir ki, bu durum “gerçeklik duygusu”nun yitirilmesine yol açar.
“Ermeni Meselesi” ve bunun etrafında yaşananlar Türkiye’de toplumsal ve siyasal kültürümüze şamil olan “gerçeklik duygusu” eksikliğini en fazla hissedildiği mecra. Bu minvalde, Türkiye’nin geçmişle hesaplaşma konusundaki ürkekliği ve adeta Kafkavari korkularının siyasal ve toplumsal tarihimizin üst üste yığılmış nisyan katmanlarını daha da derinleştirdiğini söylemek mümkün.
Nedenleri ve sonuçları üzerinde yeterli derecede kafa yorulmamış, acılarıyla/korkularıyla yüzleşme cesaretini gösterememiş, mağdur bıraktıklarıyla bir diyalog sürecine girmemiş, onlarla karşılaşmaktan imtina etmiş olayların ve dönemlerin kaba bir envanteri bile bize ‘nisyan katmanları’ ile ilgili yeterli fikir veriyor.
Bahsi geçen nisyan katmanlarının bir envanterini çıkardığımızda ana duraklar olarak ‘Milli Mücadele/İstiklal Harbi’, ‘Tek Parti döneminin kurulma sürecindeki hesaplaşmalar’, ‘İstiklal Mahkemeleri’, ‘Kürt isyanları ve tenkil-tedip hareketleri’, ‘6/7 Eylül olayları’, ‘1 Mayıs 1977’, ‘Kıbrıs ve Türk Mukavemet Teşkilatı’, ‘27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbe ve rejimleri’, ‘ülkücülerin istihdam edildiği gayri nizami operasyonlar’, ‘Sivas katliamı’, ‘28 Şubat süreci’, ‘1984’ten günümüze Güneydoğu’daki gayri nizami harp’ gibi tarihsel olayları ve süreçleri belirtmek mümkün.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolu başlangıç noktası olarak alırsak, hiç şüphesiz ilk sıraya “Ermeni Tehciri” diye sunulan olaylar bütününü koymamız gerekir. Bugün belki de Türkiye’nin en ihtilaflı meselelerinden biri “Ermeni Sorunu” ve bunun etrafında dönen tartışmalarla ilgili resmi Türk tarih tezinin sorgu, sual kabul etmeksizin, onun tabularını ve kalın duvarlarla örülü setlerini zorlamaya çalışmaksızın kabul etmemizi bekleyen kamusal, resmi ve ulusal tarihyazımı.
Tabi ki 1915’te Osmanlı Devletinin resmi vatandaşları olan Ermenilerin maruz kaldığı eylemleri ve bu dönemi bütün boyutları, evreleri, dönüşümleri, süreklilikleri-kopuşları ile kavrayacak ve açıklayacak geniş kapsamlı, ciddi bir araştırma yapmak ve belgelemek ciddi emek isteyen bir iş. Bunun için sürekli bir çaba, sağlıklı ve eleştirel bir bakış açısına, tarihi olan vakıalara asgari derece ideolojik-politik motivasyonlardan ve angajmanlardan kaçınmayı gerektirecek bir vicdana sahip olmak gerekiyor.
Bundan kastım maddi olaylara ve gerçekliklere objektif yaklaşmak ancak bunları aklın süzgecinden geçirirken bilimsel-pozitivist mekanikliğin tarafsızlık ve ‘yarattığı’ iktidar dilinin/söyleminin etiketine yapışmamaktır.
Zira söz konusu olan dönem tarihsel düzlemde kalmak kaydıyla farklı tarihsel anlatılara ve perspektiflere müsait bir alan. Bunun yanında belli bir tür belge yığınına angaje olmanın yol açtığı sınırlılık, o belge türünün nasıl kullanılacağı yönünde emsal oluşturan mevcut çalışmaların sunduğu şablonların artması, tarihçi adayının çok dar bir alanda hareket etmesine sebep olmakta. Oktay Özel’in klasik dönem Osmanlı tarihçilerini tanımladığı “belge-bilgi tarihçiliği” nitelemesi “Ermeni Meselesi” ile rabıtalı tarih çalışmalarına da tahvil edilebilecek bir durum.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.02.2018
15.12.2017
15.11.2017
11.11.2017
19.10.2017
16.10.2017
22.09.2017
18.09.2017
14.09.2017
8.02.2017