Vedat Bilgin
Son zamanlarda medyada AK Parti’nin kimliğinin tartışıldığına şahit olunmaktadır. Üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen, üstelik kurulduğu günden bu tarafa sadece Türkiye’de değil uluslararası çevrelerde de merak edilip üzerinde çokça konuşulmuş, yazılıp-çizilmiş bu konunun, bir ‘siyasi kimlik nedir, bunun analizi nasıl yapılır’ deyip üzerinde durup düşünmeden, bir futbol maçı hakkında ileri geri konuşur gibi ele alınması, işin sadece ciddiyetsizliğini göstermekle kalmayıp, yapılan yorumların art niyetli olduğunu da ortaya koymaktadır.
“’Bir siyasi partinin kimliği nedir, nasıl oluşur, sonra nasıl analiz edilir’ sorularına bakmak için, şu tespitleri yapmak gerekir. Partilerin kimliği tarihsel ve toplumsal fikirlerin oluşum süreçlerinde, siyasal mücadeleler ve ideolojik farklılaşmalar ekseninde oluşur. Bu tür toplumsal mücadele ve temeller mevcut değilse orda kendisini nasıl tanımlarsa tanımlasın ortaya çıkan partiler ancak tabelalarının asıldığı yerde var olurlar siyaset sahnesinde kendilerine yer bulamazlar.”
Siyaset geleneği ve parti?
Örnek olarak yakın tarihimizde bu tür arayışlar sonrası kurulan bazı partilerden bahsedebiliriz. Bugün adını sorsak sokakta kimsenin bilemeyeceği YDH’nın ultra liberalizm iddialarıyla kurulduğunu fakat bu iddiaların dayandığı toplumsal bir zemin olmadığı için binde bilmem kaç oranında bir oy aldıktan sonra kaybolduğunu hatırlayabiliriz. Yine adı İşçi veya Emekçi partisi olan (bugüne kadar her iki ismi de kullanan çok sayıda partinin olduğu biliniyor) fakat işçi sınıfıyla, onun organik yapısı ve oluşum sorunlarıyla alakası bulunmadığı için bir varlık gösteremeyen kaç partinin adını doğru dürüst bilen vardır?
Demek ki partilerin kimliği, toplumsal farklılaşmalar, siyasal mücadeleler, siyasi beklenti ve siyasal taleplerin belli düşünce ve ideolojiler etrafında örgütlenmesi ve bunların siyasal bölünmelere dönüşmesi sürecinde oluşturur. Bir partinin kimliğini belirlemek ‘haydi bir parti kuralım ve onu şöyle tanımlayalım’ şeklinde bir tavrın sonucunda değil, toplumsal ilişkiler düzeyinde ortaya çıkar. “Bu sebeple bir partinin kimliğini analiz etmek için, onun tarihsel toplumsal farklılaşmalar düzeyinde hangi geleneğin temsilcisi olduğuna, hangi siyasal mücadele çizgisinde hangi fikri temellere dayandığına bakmak gerekir.”
Bu açıdan baktığımızda, Türkiye’nin toplumsal tarihinde ayrıntısına giremeyeceğimiz çok genel iki siyasal çizginin farklılaşmasından bahsetmek durumundayız. Bunlardan biri, Batıcı, kendi uygarlık çizgisinden uzaklaşmayı ideal haline getiren, bunu devletin siyaseti yapmak isteyen, bürokratik elitlerin siyaset geleneği etrafında şekillenen partilerin siyasal kimliğidir. Diğeri ise, kendi uygarlık alanında kalmak isteyen, bu anlamda korumacı/muhafazakâr yerli elitler ve Batıcı elitler tarafından devlet üzerinden kültürü tasfiye edilmek istenen ‘sivil halkın’ siyasal birlikteliğine dayanan partilerdir.
Partiler ve kimlikler
AK Parti bu tarihsel siyasal bölünmenin 21. yüzyıldaki temsilcisi olarak ortaya çıkmıştır ki bu aşamada toplumun taleplerinin kültürel varlığını koruyarak/muhafaza ederek, kalkınmak, gelişmek olduğunu tespit etmek mümkündür. Bunu gerçekleştirmenin yolu da demokrasidir.
Dolayısıyla AK Parti’nin kimliğinin, kendi uygarlık değerlerini koruma anlamında muhafazakarlık, yerli kültürü ve ülkenin birliğini ve bağımsızlığını savunmak anlamında milliyetçilik, bunları milli iradeye dayanarak gerçekleştirmek amacıyla demokratik değerler tarafından şekillendirildiğini anlamadan partinin kimliğini tartışmak anlamsızdır.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019