Yalçın AKDOĞAN
Türkiye’yi esir almaya çalışan küresel siyaset mühendislerinin mottosu haline gelen söz, ‘Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin’... Darbeyse darbe, suikastse suikast, kalkışmaysa kalkışma, ekonomik krizse ekonomik kriz...
Bu tavır şu anlama geliyor:
1- Erdoğan’dan kurtulurken Türkiye batacaksa batsın.
2- Erdoğan’dan kurtulurken demokrasi, hukuk, ekonomi yok olacaksa olsun.
Küresel güçlerin ve yerli işbirlikçilerinin Türkiye’yi ve demokrasiyi gözden çıkarırcasına sergiledikleri bu yaklaşım aslında büyük bir acziyeti ve hırçınlığı yansıtıyor.
Acizler çünkü tüm güçleriyle üzerine gidiyorlar ama olmuyor...
Hırçınlar çünkü her türlü enstrümanı ve aktörü kullanıyorlar ama nafile...
Karşılarına dikilen, küresel statükoya ve kirli oyunlarına alet olmayan herkesi devirdiler, o hala dimdik ayakta... Dünyayı dize getiren güçler, odaklar, şebekeler ne yaptılarsa olmadı. Dünyayı parmağında oynatan lobiler, localar, propagandacılar hangi oyunu kurdularsa tutmadı. Dünyayı darbeyi bile kabullenecek bir psikolojiye soktular ama sonuç yok. Erdoğan’ın olmamasına kendilerini en fazla ikna ettikleri anda Erdoğan’a en fazla muhtaç oldukları bir durum ortaya çıktı; göçmen meselesinden Suriye meselesine kadar...
Küresel güç odaklarının Erdoğan nefreti arttıkça, dünya halklarının Erdoğan sevgisi tavan yapıyor. One minute, dünya beşten büyüktür, Rabia... Erdoğan’ın her hareketi bölge halkları üzerinde dip dalga oluşturuyor.
Evet onların mottosu ‘ERDOĞAN GİTSİN DE NASIL GİDERSE GİTSİN’.
Ama Erdoğan’ınki ‘KALAYIM DA NASIL KALIRSAM KALAYIM’ olmadı. İşte anlamadıkları ve anlayamayacakları gerçek bu...
Onlar, siyasi yasaklıyken ve hiçbir makamı yokken yüzbinleri peşinden sürükleyen bir insanın gücünü makamdan, koltuktan almadığını anlamıyorlar.
Onlar, kendi hayatını zerre miskal düşünmeyen ve milleti için feda edebilecek bir insanı ölümle korkutmaya çalışıyorlar.
Onlarlar sandığın (yani milletin) iradesine kesinkes tabi olan ve milleti istemezse bir dakika o koltukta kalmayacak kadar demokrasiye inanan bir insana koltuk için her yola başvuran bir diktatör muamelesi yapıyorlar.
Kızdıkları ise Erdoğan’ın teslim olmaması, bırakıp gitmemesi, celladına aşık olan, celladıyla arayı düzeltmeye çalışan ezikler gibi hareket etmemesi...
Onlar eğilme beklediğinde daha da dikleşiyor Erdoğan, onlar alttan alma beklediğinde daha da üste çıkıyor. Çünkü biliyor ki, bu canavarlar ezilip büzülenleri daha bir iştahla yemekten zevk alıyorlar. Korkup geri çekilirsen üzerine daha büyük bir hınçla geliyorlar. Değerlerini kaybedenler her şeylerini kaybederler. İDEALİZM, Erdoğan’ın varlık sebebidir.
Erdoğan’ın ikinci bir mottosu daha var. ‘TÜRKİYE KAZANACAKSA BİZ KAYBETMEYE RAZIYIZ.’ Erdoğan’ın defalarca tekrar ettiği bu cümle şu anlama geliyor: Biz, kendi siyasi geleceğimizi değil Türkiye’yi düşünerek siyaset yaparız. Türkiye’nin menfaatine olan bize oy kaybettirecek de olsa onu yaparız. İşte bunun adı da REALİZM’dir, popülist değil gerçekçi davranmaktır.
Erdoğan’ın kavgası kişisel bir kavga değildir. Erdoğan’ı ekarte etmek isteyenler Türkiye halkının iradesini hiçe saymakta ve uydu bir ülke istemektedir. Bu yüzden Erdoğan’ın şahsında tezahür eden mücadele ülkemizin geleceğini yakında ilgilendirmektedir ve bir istiklaliyet meselesidir.
Asıl kavga milletle onlar arasında... Yenemedikleri, sirayet edemedikleri, manipülasyonlarla yönlendiremedikleri, baskılarla dizginleyemedikleri bir millet var ve o millet egemen güçlere pabuç bırakmıyor.
Bu yaklaşımlar bazılarına hamasi gelebilir. Aynı şeyleri şatafatlı bilimsel kelimelerle izah etmek de mümkün. Ama emin olun işin özü budur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019