Yasin AKTAY
Trump’ın ABD adına BM Genel Kurulu’nda küreselleşme doktrininden vazgeçtiklerini ilan etmesinin küreselleşme sürecine bir etkisinin olmayacağını söyledik. Bununla kürenin hiçbir sorun yaşamayacağını elbette söylemiş olmuyoruz.
Bugün öyle veya böyle her geçen gün daha da küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz ve bu dünyanın en önemli özelliği karşılıklı bağımlılığın artmış olmasıdır.
Dünyanın içinde bulunduğumuz gidişatında ise bu bağımlılık daha da artmaktadır, çünkü tüketim alışkanlıklarımızdan hiçbir şekilde vazgeçmiyoruz. Her geçen gün teknolojiye, üretime daha da fazla bağlanıyoruz.
Tükettiğimiz ürünler için gerekli üretim süreci ve bunun gerektirdiği hammaddeler hiçbir şekilde bir ülkenin tek başına kendi imkanlarıyla, kendi egemenlik alanından tedarik edebileceği kaynaklar değil.
En iyi ihtimalle bir tür uluslararası işbölümü oluşmaktadır ve bu işbölümünde herkes kendisine fazla başkalarındaysa kıt ama gerekli olan maddelerine sahip olmaktadır. Bu toplumsal düzeyde sanayi toplumuyla birlikte gelişen organik işbölümünün küre düzeyine ve uluslararası düzeye yayılması anlamına geliyor.
Toplum düzeyinde nasıl hiç kimse tek başına kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kendine yeterli olamıyorsa ülke düzeyinde de herkes giderek daha fazla başka ülkelerde üretilen ürünlere, hammaddelere veya enerji kaynaklarına ihtiyaç duyduğu için mutlak bağımsız olamıyor.
Mutlak bağımsızlık talebi ancak kendi vatandaşlarını bir çok şeyden mahrum bırakma ve dünyaya kapalı kalma pahasına gerçekleştirilebilecek bir direniş olabilir. Esasen işbölümü ne kadar karmaşık ve ileri düzeye ulaşırsa bir toplum o kadar güçlü olur. Ama organların birbirine bağımlılığı da o ölçüde olur.
Organlardan biri düzgün çalışmadığında bütün organizmada hissedilen bir acı, uluslararası düzeyde bir kriz olarak yaşanır. Bu noktada karşılıklı bağımlılık tarafların işlerini kolaylaştırdığı ölçüde daha da artan bir özgürlük yanılsaması yaratır, ama daha fazla iş hacmi daha fazla faalliğin altında yatan aslında bağımlılıktan başkası değildir.
Bu anlamda gelişmişlik düzeyi en çok olanın bağımlılığının da daha fazla olması sürecin hem mantıksal hem fiili sonucudur. Bu yüzden küreselleşme sürecinin ürettiği en bağımlı ülke bugün en güçlü ülkeler olarak ABD ve Çin’dir.
Bu bağımlılık ya ihtiyaç duyulan ürünlerin başka ülkelerde olması dolayısıyladır veya üretilen mamullerin satılabilmesi için ihtiyaç duyulan pazarların başka ülkelerde olması dolayısıyla gelişir. Her iki durumda bugün kürenin en bağımlı ülkesi halen ABD’dir.
Hal böyle olunca küreselleşmeyi ulus devletin karşısına koyan analizlerin bu çok önemli boyutu büyük ölçüde ıskalıyor olduklarını söyleyebiliriz. Yaşadığımız dünyanın küresel boyutunun gelişiyor olduğunu tespit etmek ulus devlet kimliğinden, önceliklerinden veya çıkarlarından vazgeçmek anlamına elbette gelmiyor.
Doğrusu bazı küreselleşme analizlerinin erken dönemde bu denklem üzerinden gitmeleri olayın boyutlarının doğru anlaşılmasını zorlaştırmıştır. Küreselleşmecilik ulusal devlet veya kimliğin reddedilmesini gerektiren bir kimlik olarak öne sürülmüştür ki, bu gelişen gerçekliğin doğrulamadığı bir denklem olmuştur.
Küreselleşme arttıkça ulus devlet hassasiyetlerinin de azalmak yerine daha da arttığı, bilakis küresel devlet-dışı aktörler de temayüz ettikçe bunların arkasındaki devlet etkinliğinin de daha bir görünmeye başladığı bir süreç takip etti bu analizleri. Bugün arkasında güçlü bir devlet desteği olmayan hiçbir çokuluslu şirket yok. Küreselleşme, dolayısıyla uluslararası karşılıklı bağımlılık arttıkça ulusal kimlikler daha da güçleniyor.
Bunu iyi veya kötü bir şey olarak söylemiyorum. Küreselleşmenin neye karşılık geldiğini daha iyi anlamak açısından önemli bir boyut olarak işaret ediyorum.
Peki Trump gibi küreselleşme sürecinin baş aktörü bir ülkeyi yöneten ve üstelik dünyanın bir çok ülkesinde yatırımları, çokuluslu şirketleri olan bir iş adamı bütün bunları bilmiyor da mı dünyayı durdurabileceğini düşünüyor?
Kuşkusuz, Trump’ın bahsettiği küreselleşme, sosyolojik bir gelişmeyi işaret eden bir süreçten ziyade artık ideolojikleşmiş ve gerçekliği ifade etmekten uzaklaşmış bir küreselleşme doktrinidir. Bu ideolojik kabulde savunanların da karşı çıkanların da anladığı tek şey ABD hegemonyasıdır. Trump ABD’nin elinden yitip gitmekte olan bu hegemonyayı çaresizce korumaya çalışıyor.
Tabi, ideolojik düzeyde aslında başka bir dil konuşulmaya başlanıyor ve asıl büyük yanlışlık tartışmaya dahil olanların bu düzeyleri ayırt etmeden konuşmayı sürdürmeleri oluyor.
O zaman da kimin kimi dövdüğü belli olmayan ve havada sandalyelerin, masaların kör hedefleri vurmak üzere uçuştuğu bir bar kavgasındaki gibi bu kez havada kavramların kör uçuşmasını seyreder dururuz.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019