Yüksel TAŞKIN
Başbakan ve sadık kalemlerinin bir türlü Gezi’yi unutamamaları, “darbe girişimi” olarak karalamaya çalışmaktan vazgeçememeleri, Gezi’nin ne kadar önemli bir dönüm noktası olduğunun da göstergesidir. AKP’liler, 2007’de yapılan ve milyonların katıldığı Cumhuriyet mitinglerine karşı bile bu kadar sıklıkla “darbe girişimi” söylemine başvurmamışlardı. Milyonlar katıldığı hâlde Cumhuriyet mitingleri, çoktan yenilmiş bir arayışın son demleriydi ve bu hâliyle AKP’lileri çok da ürkütmemişti. Oysa Gezi yakın gelecekteki siyasi mücadeleler için bir işaret fişeğiydi. Türkiye siyasetini ciddi biçimde etkiledi, etkilemeye de devam ediyor.
Denebilir ki 2010 Halkoylamasına kadar siyasi aktörler “devlet korkusuyla” hareket ediyor, kendilerine bırakılan sınırlı alanda “siyaset” yapıyorlardı. 2010 Halkoylaması, Kemalist vesayetçiliği büyük ölçüde gerilettiği için, AKP’deki “devlet korkusu” ortadan kalktı. Bunun ardından Erdoğan, çok geniş bir hareket alanına sahip olduğu, istediğini yapabileceği yanılgısına kapıldı.
AKP’yi ve benzer partileri bundan sonra dengeleyebilecek olan sadece ve sadece “toplum korkusudur”. Majori-krasi, yani “çoğunluk adına yönetim” arayışı, (çoğunluğun yönetimi değil!) Gezi’de toplum duvarına çarptı. Evet, toplumun bütün bileşenleri Gezi’de yoktu ama sonuçta temsili demokrasiyi, kendi sınıfsal ve zümrevi çıkarları adına istismar eden bir zihniyet, “Bu işin muhatabı biziz, bize sormadan yapamazsın” diyen toplum duvarına çarptı. “Ben yaparım” dediği şeyi yapamayarak ciddi bir yenilgi yaşadı. Erdoğan’da müthiş bir sokak alerjisi oluşması bundandır. Erdoğan’ın en güçlü hissettiği anda yaşadığı bu yalpalama, farklı nedenlerle siyasi mücadele yürüten veya yürütecek olanlarca hiç unutulmayacak.
Gezi’den sonra, siyaseti çok yakından takip eden, Berkin’in cenazesinde aslında ortadan kaybolmadığını gösteren ciddi bir birikim oluştu. Bu kesimin çoğunluğunda sokak eylemlerine katılma pratiği yoktu. Gezi’den sonra sokağa çıkanlara çok sert tepki gösterildiği, Devlet’in en alışık olduğu baskı ve yıldırma uygulamalarına abandığı görülüyor. Buna rağmen gerektiğinde sokağa çıkmayı göze alan bir birikim ortaya çıktı.
En son Soma eyleminde de bu insanlar sokaklardaydı. Bu kesimin ne zaman sokağa çıkacağını aslında devlet de, mevcut sol guruplar da tam olarak öngöremiyor. Örgütsüzlük ve kendiliğindenlik, eylemlerin başlamasında avantaj oluyor ama hızla sönümlenmesi ve dağılmasında da etkili oluyor.
Bu kesim, beraber eylem yaptığı unsurların şiddete başvurmasıyla ânında meydanları terk edebiliyor. Büyük çoğunluk, şiddet kullanılmasına veya dar gurupçuluğun “kitleyi asıl biz yönlendiriyoruz” tarzında somutlanan taktiklerine sıcak bakmıyor.
Mizahı, sosyal medyayı etkin olarak kullanan, “dokunup kaçan öyküler yazmaya” eğilimli, iyi eğitimli, maddi durumları nispeten iyi olan aktivistler, özgürlükleri ve hayat tarzları üzerinden harekete geçmiş olabilir. Bu kesim, örgütlü mücadeleyi zaman zaman küçük görebilen, sanal kamusallığı sahici kamusallığın yerine koyabilen tavrıyla bir tür elitizme kapılma potansiyeli de taşımaktadır.
Yine Batı’da yeni yeni siyasallaşan bazı unsurların Kürt meselesine dair kafa karışıklığı devam ediyor. Bu konuda HDP, yaratıcı siyasetler geliştirme ve Gezi aktivistleriyle etkileşim yolları arama enerjisini gösterirse, ciddi bir mesafe alınabilir. Kürt meselesinde inkârcı olup, Batı’da “özgürlükçü” olmak taşınabilecek bir çelişki değildir.
Önümüzdeki süreçte bu çelişkinin aşılıp aşılmayacağını hep beraber göreceğiz.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017