Yusuf Ziya DÖGER
Bir toplumun Tarih arenasında varlık kazanmaması için gerekli ön koşul geleceğe yönelik oluşturulan beklenti ve hedeflerde gizlidir. Beklenti ve hedeflerinin gerçekleşmesi o topluma mensup bireylerce ortaklaşa oluşturulan değer ve normlara dayanarak varlık kazanan toplumsal yapılarla mümkün olabilmektedir. Toplumların hedeflenen geleceğe ulaşma yolu, toplumca ortaya konulan tarihsel yapılanmaların ortak çaba ve uğraşla güncellenmesiyle mümkün olabilir. Yani toplumun tarihsel varoluşunu günün reel koşullarına kadar taşıyan toplumsal yapılanma unsurlarının dikkate alınması elzemdir. Bu durum ancak toplumdaki ortak çabalarla orantılı biçimde gerçeklik kazanabilir. Toplumun ortak çabalarıyla oluşturulan bu gerçeklik o toplumun gelecekte dünya milletleri içerisindeki yerini almasına yol açar.
Tarih sahnesinde yer alışlarıyla neredeyse Ortadoğu’nun en eski kavimlerinden biri de Kürdlerdir. Buna rağmen Kürdler dünya milletleri içerisinde bugün hakkettikleri yeri alamamış durumdadırlar. Kürdler bugün dünya milletleri içerisinde hak ettikleri yeri alma uğraşı vermektedirler. Ancak bu geleceğin inşasına çalışırken tarihsel geçmişlerinden miras aldıkları çeşitli açmazlarla da karşı karşıyadırlar. Kürdler açısından gelecek inşasına yönelmek bu açmazların ortadan kaldırılmasını kaçınılmaz bir zorunluluk haline getirmektedir. Kürdlerin karşı karşıya oldukları tarihsel açmazları çözme becerisi geliştirmeleri pekâlâ mümkündür. Ancak günümüz açısından durum ele alınınca tarihsel açmazların an be an güncellendiğini ve hala kullanılmaya devam ettiğini görmekteyiz. Bu rağmen Kürdlerin karşı karşıya olduğu tarihsel açmazların çözümü zor olsa da olanak dışı değildir.
Kürdlerin karşı karşıya olduğu tarihsel açmazların kilit noktasını “alan koruma” düşüncesine dayanan toplumsal yapılanma oluşturmaktadır. Kürdler açısından tarihsel bir dinamik olarak karşımıza çıkan “alan koruma” anlayışıyla şekillendirilmiş toplumsal bir yapılanma biçiminin varlığı inkâr edilemez. Ancak Kürdlerin bunu sosyal genetik yoluyla günümüzün kurumsal yapılarına taşımışları sorunun mirengi noktasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu tarihsel açmazın günümüz toplumsal yapılanmasını şekillendiren kurumlar aracılığıyla devam ettirildiğini görmekteyiz. Bu yapılanma biçiminin günümüze güncellenerek oluşturulan siyasal yapılar üzerinden kullanılma alışkanlığının devam ediyor olması sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır. Ancak Kürd siyasal yapıları arasından ortak hedef ve beklentilerin oluşması halinde bu tür tarihsel açmazların çözümünün kolaylaşacağını da unutmamak gerekir.
Toplumlar için gelecek, uluslaşma/millileşme bilinciyle doğrudan orantılıdır. Kürdlerin karşı karşıya oldukları sorun ve açmazlar bu bilincin şekillenmesi önünde engeldir. Buna rağmen çözümüne yönelik düşünce ve görüşlerin milli bir mutabakatla tartışılmasını da zorunlu kılmaktadır. Kürd siyasi yapılanmalarının her biri kendi mahallesinden bakarak soruna mutlak çözüm reçetesinin kendisinde olduğunu dayatma davranışı sergilemektedir. Bu durum ise sorunu çetrefilleştirmektedir. Yani hem sorunun çözümünü zorlaştırmakta hem de açmazın ortadan kaldırılmasına yönelik bir umutsuzluk aşılamaktadır. Doğal olarak bugün yapılması gereken şey bu umutsuzluğun umuda çevrilmesi yönünde eylemler geliştirmektir. Bu nedenle de her Kürd siyasal organizasyonunun el ele vererek hareket etmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Hedef Kürdlerin gelecek inşası olduğuna göre, bu hedef için yapmaları gereken şey, tüm Kürd siyasi meşreplerinin kendisi olarak gelecek inşasına katılmasıdır. Renklerini buna yansıtmaları gerekir. Lakin bu arzusunu gerçekleştirmeye çalışırken kendi bakışını mutlaklaştırmamalıdır. Hedeflenen ortak gelecek doğrultusunda diğerlerine bakışını dayatmadan üzerine düşeni yapması zorunluluk arz ediyor. Çünkü ötekini kendisine benzetmeye çalışarak belirlenen gelecek hedefinde yer alma isteği bir anlamda ötekine tahammülsüzlüğün de göstergesi olacaktır. Bu anlayışla hareket edilmesi halinde toplum içinde siyasi meşreplerin hareket sınırını genişletme yerine daraltan yapılara yol açacaktır.
Karşısındakine yönelik tahammül sınırını daraltanlar ise gerçek hedefe değil kendi çözümlerine odaklanırlar. Kendi çözümüne odaklananlar dayatma mantığını önemserler. Ürettikleri çözüm biçimini de mutlak doğru yol olarak algılayarak, toplumsal farklılıkları görmeden toplumu tek tipleşmeye doğru sürüklemeye neden olurlar. Oysa Kürdlerin tarihsel geçmişi dikkate incelendiğinde görülecektir ki tek tipleşmeye yönelik çabaların hiçbir zaman kabul görmediğidir. [1] Dolayısıyla her meşrep ortaya konulan/konulacak görüş ve düşüncelerden payına düşeni almaya hazır olmalıdır. Belli bir hedefe yönelmiş siyasal meşreplerin ortak gelecek perspektifi oluşturabilmeleri için birbirilerinde gördükleri eksikliği/eksiklikleri kadı kızı misali tölere etmenin yollarını bulabilmelerinde yatmaktadır.
Kürdlerin millet olarak tarihsel bir geçmişle hep var olma gerçekliği, her aşiretin kendi varlığından taviz vermeden yapı içerisinde yer alması koşuluna bağlı olmasında yatmaktadır. Lakin bu anlayışın çağımız koşullarında Kürdlerin uluslaşmasının önünde bir engel olduğu da unutulmamalıdır. Aşiret yapılanmasının neden uluslaşmaya dönüşemediği (katkı sağlamadığı) analiz edildiğinde ise karşımıza her aşiretin kendi varlığını koruma endişesi taşıdığını görmekteyiz. Bu endişenin işgalci güçlerce/merkezi otoritelerce istismar edilmesi ve sinsi bir biçimde işlenmesi tarihsel açmazın bir başka boyutudur. Geçmişte aşiretler bu anlayışla varlıklarını korumayı başarırken, millileşememe konusunda da sorunun merkezine yerleşerek beraberinde birtakım olumsuzlukların yaşanmasında asıl sebep olmuşlardır.
Kürdler, günümüz toplumsal örgütlenmelerinde aşiretlerin yaşadıkları olumsuzlukları dikkate alarak, birbirlerini görmek ve aralarındaki farklılıkları zenginlik olarak telaki etmelidirler. Mevcut açmazlarının çözüm yolu olarak benimseyecekleri karşılıklı anlayışı geliştirmek mecburiyetindedirler. Öyleyse Kürdlerin yapması gereken benzeştirme üzerine yoğunlaşarak varlık kazanmak değil, farklılıkları aynı potaya alarak koruyup gelişmelerine olanak sağlayan var oluşa yönelmektir. Bu nokta nazarı dikkate alınmadan oluşturulan her türlü birlik beklenmedik erken doğumlara yol açarak bütünlüğün zedelenmesine neden olur.
Eğer Kürdler varoluşlarını bütünlük çerçevesinde sağlam temeller üzerine bina etmek istiyorlarsa ortaklaşmaya dayanan bir birliktelik oluşturmalıdırlar. Bu nedenle birlik ve ortaklaşmaya yüklenilecek anlamları açarak devam edelim.
Birlik ve ortaklaşma üzerinden tarihsel açmazlara bir nebze de olsa çözümler üretebilecektir. Fakat Kürdler sadece birlik amaçlayarak tarihsel açmazlarına yönelmeleri durumunda da çözüm zorlaşacaktır. Çünkü birlik, gücü elinde bulunduranın ötekine tahakküm etmeyi ortaya çıkartır. Bu nedenle birlik yerine ortaklaşmaya yönelmelidirler. Çünkü ortaklaşmanın temelinde bir nebzede olsa farklılıkları kabul etme istidadı vardır. Dolayısıyla Kürdler aralarında “ortaklaşmaya dayanan bir birliktelik” tesis etmek zorundadırlar. Her meşrebin kendisi olarak katıldığı ortak ilke ve değerler etrafında bütünleşerek gelecek hedefine yönelmeleri gerekir. Böylece gerçekleşmesi muhtemel yol kazalarının önüne rahatlıkla geçilebilir.
Örnek verilecek olursak, İTC’nin örgütsel yapılanması ile TC’nin devlet yapılanması ilk önce farklılık arz edenlerle ortaklaşmaya dayalı ilkeler üzerinden oluşturulan anlayışla biçimlendirilmiştir. Ancak her iki yapı da zamanla ayakları yere sağlam basmaya başlayınca ortaklaşmayı ötekileştirerek birlik anlayışına yönelmişlerdir. Bu yönelimleri ise farklılık arz edenler için acı, gözyaşı, katliam ve ötekileştirmeden başka bir şey üretmemiştir.
Cumhuriyet rejiminin 1921’de devreye koyduğu Anayasa herkesin kendisi olarak katılacağı bir yapı öngörmekte iken 1924 Anayasası ile bunu rafa kaldırarak birlik vurgusu öne çıkarılmıştır. Bundan sonra süreç düşman ve ötekileştirme üreterek sistemin varlığını koruma dürtüsüne dönüşmüştür. Dolayısıyla bugün Kürtlerin gelecek hedefini gerçekleştirmesi ancak ortaklaşmaya dayanan birliktelikle mümkün olabilir. Farklı meşreplere bağlı olanlar arasında sadece birlik oluşturmak kısa vadede yeni çözülmelere yol açacağından doğru bir yaklaşım biçimi değildir. Oysa ortak hedefe doğru yol alanlar arasında ortaklığa dayanan birliktelik daha sağlam ve kalıcı çözümler üretecektir.
Eğer Kürdler kendilerine ait olan bir düşünsel dil ve anlayış üretemeyerek, temelde varlıklarına kast eden düşünce ve sistemlerin dil ve anlayışını kullanarak, kendi toplumu içinde farklı düşünenleri ötekileştirmeye yönelirlerse sorunlarını ilelebet çözemeyeceklerdir. Ve her seferinde de buna bir kılıf uyduracaklardır. Bu kılıf konjonktüre uygun davranma eylemdir. Bu kılıfa sığınanlar zamanla kendilerinden olana düşmanlık olmayana ise kucak açma girişimine başlayacaklardır; Sultan Abdülhamid ismi geçtiğinde kendinden geçecek derecede hoşnutluk duyan Kürd ile Atatürk ismi geçtiğinde aynı hoşnutluğu yaşayan Kürd temelde birbirinden farkının olamayacağını bilmek durumundayız. Bunları hangi nitelikleri üzerinden Kürd olarak tanımlayabiliriz ki.
Kürdler bu zihinsel kirlenmişlikten ancak birbirini hoşgörü çerçevesinde görmeye başladıklarında kurtulabilirler. İslamcılığa bulaşmış Kürdün zihinsel kirlenmişlik boyutunu ancak Ümmet birliğine yüklediği öznel anlamla çözmek mümkündür. Benzer kirlenmişlik boyutunu Kemalist ve sol ideolojilere bulaşmış Kürtlerin bu ideolojileri kutsayarak onların peşine takılmalarından anlamak mümkündür.
[1] İdrisi Bitlisinin Osmanlı ile anlaşmaya çalışırken Kürdleri tek bir bey etrafında birleştirememesini görmek gerekir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017