Akif BEKİ
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı direniyormuş, “Ben istifa etmem, alabiliyorsanız siz görevden alın” diye meydan okuyormuş.
Gerçi dün iddiaları yalanlayarak ortalığı şimdilik yatıştırdı. Fakat şüphe bulutlarını dağıtmayan bu gecikmeli tekzip, yine de “Edip Uğur krizi” başlıklarını tartışmaya mani değil.
Çünkü “Demokrasi krizi, aldığı oylar ne olacak çatlağı” filan denmiyor.
“Meydan okuma” gibi yansıtılıyor, güya partisinin genel merkezine kafa tutmak için yapıyor.
“Milli iradeye saygı ve sahip çıkma”, “kendisine oy verenlerin hakkını savunma” olarak sunulmuyor.
İstifa talebi gayet normalmiş, anormallik Edip Uğur’daymış gibi göstermek, sürecin normalleştirilmesine ve sıradanlaştırılmasına hizmet değil mi?
Kanıksatma işlevi görmüyor mu bu başlıklar?
SANKİ TERSLİK DİRENENDE
Anons biçimine baksan, kelle koltukta müdafaa ettiği şey, oturduğu makam. Her şey bir koltuk sevdası uğruna. Katı parti disiplinine diklenme riskini bile alıyor. Öyle mi?
Partideki üstlerine karşı çıkınca, zaten o koltukta ‘fuzuli işgalci’ durumuna mı düşmüş sayılıyor?
Seçmen iradesini, parti hiyerarşisinin üstünde tuttuğu söylenemiyor bir türlü.
Milli iradenin hatrını, başka hatırlara feda etmediğinden bahsedilmiyor.
Neredeyse bozgunculuk ve fitne çıkarmakla, oyunbozancılıkla suçlanacak.
Sanırsınız oyun, seçimle gelenin seçimle gitmemesi üzerine kuruluydu.
Kural ihlali yapan Edip Başkan yani, yoksa ondan dönemini tamamlamadan istifasını isteyen parti yönetimi değil...
Haberlere bakılırsa istifayı, sandıkta halktan aldığı ‘emanet’e yani temsil yetkisine ihanet olarak görüyor Başkan. Emaneti ancak sahibine teslim etmekte diretiyor, başkanlık yetkisini kimden aldıysa ona iadede ısrar ediyor.
Ama bu kısmıyla ilgilenen yok. Başkaldırı havasında yansıyor başlıklara.
Bolu Belediye Başkanı Yılmaz gibi ‘İstifam istenmedi ama istenirse de partimin hakkıdır, emre amadeyim’ dese...Ya da Gökçek gibi, partisinin takdirine görünürde karşı gelmeden bırakmamayı denese ‘kriz’ kaynağı olmayacak.
SON SİCİL AMİRİ KİM?
Edip Başkan’la Bolu Belediye Başkanı arasındaki farka odaklanmak, demokrasi ahlakı ve siyasi terbiye açısından iki tavrı kıyaslamaya çalışmak nerede.
Biri, seçilmiş başkan olarak birinci derecede seçmenine sorumluluk ve sadakat duyuyor, halkı en tepedeki nihai patron görüyor. ‘Verilemeyecek hesabım yok’ diye ayak diriyor. İlkesel bir duruş içinde.
Diğeri ise atamayla gelmiş gibi, parti merkezinden öte patron tanımıyor. İl başkanıyla eşitlenmesine, üst düzey bir parti memuru yerine konmasına ses etmiyor. Belediyesine, parti teşkilatı statüsünde bir birim, bir şube muamelesi çekilmesine gık çıkarmıyor.
Sorun ettiği tek şey, koltuğu bırakıp bırakmayacağı.
Oysa...
Sadece koltuklar sandık dışı yollarla el değiştirmiyor, belediye başkanlarının sicil amirliği de yer değiştiriyor.
Eskiden seçilmişlerin başarısını denetleme, atama ve görevden alma hakkına sahip son sicil amiri seçmenken, şimdi o hak parti merkezine geçiyor.
AK Parti’nin bu çalışmadan nasıl bir siyasi yarar beklediğini bilmiyorum, belli ki aklımın ermediği faydalar görülüyor.
Fakat kötü bir çığır açtıklarını söylemek isterim.
Açtıkları yolun
hangi kapıya çıktığını, emsal teşkil edecek nasıl bir demokrasi pratiği miras bıraktıklarını bir daha düşündüler mi?
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025