Akif BEKİ
Melih Gökçek ile Edip Uğur’un istifaları arasındaki en bariz fark şu...
Gökçek siyaseten doğruları söyleyerek, inanmadığı halde rol keserek, koltuğu boşaltmanın gerekliliğine inanmış gibi yaparak yani oynayarak gitti.
Uğur ise içinden geldiği gibi dümdüz konuşarak, doğruculuk yaparak, gerçek kanaatini saklamayarak, söylediklerine inanarak, inanmadıklarını söylemeyerek gitmeyi seçti.
Karşılaştırdığınızda hangisi daha düzgün, daha makbul davranış, hemen ayırt edersiniz.
Fakat ne hikmetse...
Öbürü daha şahsiyetli, daha erdemli, daha dürüst, daha saygın davranmış gibi lanse edilebiliyor.
Parti disiplini açısından, katı otoriter bir hiyerarşiye tabi olmak, yani kurşun askerlik özendirilebilir, bir kıymet ifade edebilir.
Ama kurşun askerliği dava adamlığı olarak sunmak, her şeyden önce Erdoğan’ın adam ve dava tariflerine de uymuyor.
İTAAT KÜLTÜRÜNÜ NE SEVDİ, NE SEVDİRDİ
İslam dünyasındaki geri kalmışlığı, eleştirel düşüncenin gelişmemesine bağlayan bir liderin gözünde, sorgusuz sualsiz itaatin bir saygınlığı olabilir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aradığı ideal gençliğin nasıl kişilikli olması gerektiğini anlatmıyor mu?
Körü körüne biat eden değil, düşünen, irdeleyen, sorgulayan bir dava gençliği istediğini haykırmıyor mu?
Makam, mevki, para ve güç karşısında eğilip bükülmemeyi telkin etmiyor mu sürekli? Rol model olarak, dik duruşuyla bunun örneklerini sergilemiyor mu?
Güce yaltaklanmayı, el etek öpüp temenna çekmeyi milletimizin evlatlarına asla yakıştırmayarak dalkavukluğu kötülemiyor mu? Kapıkulu olunmasını zillet görüp reddetmiyor mu?
Ölçü buysa vurun bakalım ölçüye, kim daha dava adamı?
Ha, kalkar da...”Bu davanın elemanıysa nefsine uymaz, bırak dendiğinde bırakır” şeklindeki söylemin de Erdoğan’a ait olduğunu hatırlatırsanız, derim ki...
Belki de ‘dava adamı’yla ‘davanın elemanı’ olmak arasında da bir fark gözetiyordur.
Bu tarife göre öbür tutum davanın elemanlığına sığabilir ama dava adamlığı kapsamına girer mi, hala tartışılır.
EMİR KULU DERLER ONA
‘Emir demiri keser’ yaklaşımı bir emir kulu tavrıdır ve Erdoğan tarafından gençlere tavsiye edildiği görülmemiştir.
Partisi ayrılmasını istemiş, o da başkanlıktan ayrılmış, hatası sevabıyla kendi takdiridir elbette.
Erdoğan’ın, aksi tavrı yücelten geçmiş beyanatları dolaştırılıyor ortalıkta, ne gerek halbuki...
Belediye başkanlığı sırasında “Yetkilerime partimi bile karıştırmam, gerekirse resti çekerim” demişliği de var, “Beni halkım getirdi, halkım götürür” diyerek postasını koymuşluğu da, doğru...
Yalnız; siyasi arkeolojiye, arşiv kazılarına başvurmadan da Erdoğan’ın sandık dışı bir müdahaleye maruz kalması halinde nasıl davranacağını kestirebilirsiniz. Seçimle gelenin seçimle gitmesinden taviz vermeyecektir.
Yine de bu tavrın duruma göre esnetilmesini, partiye zarar vermemekle demokrasiye zarar vermemek arasındaki tercihin pragmatik ihtiyaçlara göre değişmesini konuşmaya açık olabilir.
Ancak bunu dava adamlığı gibi göstermek, faziletli bir davranış olarak takdim etmek, hoşuna gitse bile sanmam ki Erdoğan’ın yüz vereceği bir şey olsun.
Çünkü dava ve adamlık gibi kavramlar yıpratılır da içleri boşaltılırsa konuşacak bir şey kalmaz geriye.
Kötü örnek emsal oluşturmaz nihayetinde ama değer yargılarıyla oynanırsa doğacak yozlaşmanın telafisi zordur, kuşaklar alır.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025