Akif BEKİ
Uşşak makamı sevip de “Gurbet o kadar acı ki” şarkısına müptela olmayan görülmemiştir.
Evinde eşi dostuyla dinleyenin bile ciğeri cız eder, derine dokunur.
Sevdiklerinizden ayrı düşmüş, kervan göçmüş de siz geride terk edilmişsiniz gibi bir histir içinizi kaplayan.
Garip gurebaya çevirir sizi. Koskoca dünyada gidecek kapısı, altına başını sokacak bir avuç damı olmayan, yersiz yurtsuz ve kimsesiz bir haymatlosa.
Bu Yıldırım Gürses bestesinde, nedenli nedensiz bir ayrılık acısı gelip oturur içinize. Dağlarda sürü otlatan bir çoban kadar bir başına, yapayalnızmışsınız gibi...
Sadece Uşşak makamının etkisi değildir fakat. Sözleri, gurbet şairi Kemalettin Kamu’nun kaleminden dökülmüştür de ondan. Gurbet ve çoban hicranlarının şairi!
“Bingöl Çobanları” şiirinden dolayı, ben ayrı severim Kamu’yu. Ama gurbet şiirleriyle birlikte okuduğunuzda anlarsınız. Mesele çobanlık, fiziki ayrılık ya da nerede olduğunuz değildir.
Gurbet sizin içinizdedir. Marmara çırası gibi yanıp durur adını koyamadığınız bir özlem.
El ayak çekildikten sonra, şehir geceleri de ıssız bir dağ başında son bulmuyor mu?
Arzu, en doya doya yaşayanın bile başından yıldızlar gibi yüksek ve ulaşılmaz olmuyor mu?
Her yatak, çoban hicranlarını bağrında saklayan bir uzak yaylaya dönüşmüyor mu uykusuz gecelerde?
Çoban kavalının hüznü, lambalarınızın alevini titretmiyor mu sabahı beklediğiniz sessizliklerde?
Gittiğiniz her yere sizinle gelen, içinizden söküp atamadığınız bir yoksunluk duygusu bu.
Gündüzleri oyalanarak, gönül avutarak bastırırsınız. Ta ki gece, bütün kasvetiyle üstünüze çökene dek...
‘Hayalet ağrı sendromu’ gibidir gurbet. Kaybettiğiniz bir uzvun, hala varmış gibi ağrısını çekersiniz. Çünkü zihniniz, yokluğunu kabullenmeye direnir.
Fark şudur; gurbet sancısı, sevdikleriniz varken ve yanınızdayken de sizi bırakmaz. Kaybetmiş ya da ayrılmış olmanız gerekmez. Hep bir hayalet sevgili yaşar içinizde.
Sanatçı dostum Metin Şentürk’ün görmeyen gözlerine benzetirim. Espriyle yakınır ya hep. Cilvesi yoktur ama kaprisi hiç bitmez gözlerinin. Sürekli tansiyon ağrılarından şikayet ettirir.
Cilveli vuslatlar da böyledir. Kavuşursunuz, yine de hasretinizi gidermez. Tuzlu su gibi, içtikçe daha çok susattığı bile vaki.
İç tatminsizliğiniz, iç sürgününüzdendir. Sebebini ve kurtarıcınızı dışarda arar ama bulamazsınız. Hep serap çıkar gördükleriniz, doyurmaz.
Sürüldüğünüz çöl, içinizdedir çünkü. Eksiklik, yarım kalmışlık duygunuz, dışardan tamamlanamaz bu yüzden.
Sevdiğinizin eksikliğinden, sevginizin yetersizliğinden değildir.
Ne yapsanız natamam ve yoksun hissetmeye devam edersiniz.
‘Hayalet sevgili sızısı’dır bu da. Aslında yoktur, hatta hiç var olmamıştır, olmayacaktır da. Ama tanımadığınız bir yabancının özlemi, sızlar durur içinizde. Tutkuyla severken ayrılmışsınız, elinizden kaçırmışsınız sanki.
Yalancı bahar gibi, bu da yalancı kara sevda...
Ne ki travması gerçek. Geride geçmeyen bir acı bırakmıştır.
O şarkı boşuna işlemiyor yani iliklerinize:
“Gurbet o kadar acı ki ne varsa içimde/Hepsi bana yabancı hepsi başka biçimde/ Ne bir arzum, ne emelim; yaralanmış bir el’im/Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde...”
Kapanır, iyileşir mi bu yara!
Yine de bir çoban yerine, dağda iki kavruk çoban olmak iyidir. Gökte yalnız gezen yıldızlara iki göz kırparsınız hiç değilse.
Bir yanık kavalın ağrısını bir başka kaval kesmez, unutturamaz belki. Ama kader arkadaşlığı, bu çöl sürgününe katlanmalarını kolaylaştırabilir.
Siyasi yol arkadaşlıkları içinse aynı şeyi söyleyemem. Ayak bağına dönebiliyor.
Misal, gazeteci ‘Melih Aşık’ hesabından şöyle bir tivit atıldı:
“Kılıçdaroğlu’nun 9 Eylül CHP kuruluş yıldönümü konuşmasını okudum. Tam 3847 sözcük var içinde. Demokrasi, hukuk gibi sözcükler bolca geçiyor. Ancak CHP’nin 6 okundan birini oluşturan ‘laiklik’, bir tek sözcükle olsun geçmiyor. Dikkatlere sunulur...”
Gurbet gibi, siyasi takıntılar da ‘hayalet ağrı’ şeklinde tezahür edebiliyor işte.
Laiklik hassasiyeti üzerinden kutuplaşmanın, laikliğe ve CHP’ye kazandırmadığını, aksine kaybettirdiğini imkanı yok kabul ettiremiyorsunuz.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025