Akif BEKİ
Yaşasın; haksız tutuklama, uzun yargılama, gecenin bir vakti keyfi gözaltı bir kez daha sona eriyor.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru kaldırılmıyor, etkinleştiriliyor.
Beğenilmeyen AİHM ve AYM kararlarına uymak yine mecburi oluyor, uyulup uyulmayacağı belirsizliği tekrar bitiriliyor.
Hukuk ve yargıya, çoka şükür yeniden öngörülebilirlik kazandırılıyor.
Adamına göre hukuk, kanun önünde eşitsizlik, devlet yetkilerinin kötüye kullanılması gibi haksızlıklara karşı vatandaşa bir daha koruma sağlanıyor, hamdolsun.
Eleştiri ve sorgulama özgürlüğünü kullananlar, yarınından yine emin olacak.
Lekelenmeme, yargısız infaza uğramama, adil yargılanma ve mahkeme kararı kesinleşmeden suçlu ilan edilmeme hakkı iade ediliyor.
Ve daha fazlası...
Çok güzel haber, bu hakları göstere göstere ihlal edilenler de sevinecek, Boğaziçililer şeker de yiyebilecekler; şayet lafta kalmazsa...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Hakları Eylem Planı’nı dün müjdeledi. Pakette yok, yok. Amaç ‘daha özgür birey ve daha fazla demokrasi’. Ne mutlu!
Neyin değişeceğini, en güncel ve sembolik örnekler üzerinden söylersek daha iyi anlaşılacak.
Sözgelimi...
CHP İstanbul Başkanı Canan Kaftancıoğlu artık siyasi kanaatle ‘terör örgütü militanı ve soytarısı’ ilan edilemeyecek. Öyle fi tarihinde, iktidar ve medyasının barış güvercinleri uçurarak uğurladığı PKK’lı Cansız’ın ardından bir tivit attı diye terör propagandasıyla suçlanmayacak. Reform, iktidara çifte standardı ve nefret söylemini yasaklıyor.
Tutuklu yargılamaya, peşin cezalandırma için değil istisnai ve zorunlu şartlarda başvurulacak. Somut delile dayanma şartına geri dönülecek.
AİHM ve AYM’nin haksız tutuklama kararlarına riayet edilecek. Osman Kavala ve Ahmet Altan gibi kamuoyuna mal olmuş davalar için de geçerli olacak.
Hatta ve hatta muhalif siyasetçi akademisyen ve gazeteciler demek ki artık gelişigüzel casus, beşinci kol faaliyeti yürüten ajan, her muameleye müstahak vatan haini, satılmış millet düşmanı, alçak terörist gibi gösterilemeyecek. İktidar, yargıdan rol çalamayacak.
Hukuki suçlamaları ancak mahkemeler doğrulayacak. Yargının yetkisi, bir daha yargı tekeline devredilecek.
Gerçekten mi?
Öyleyse çok şahane; şayet iktidar da koyduğu kurala uyarsa...
Diyeceksiniz ki bunlar zaten Anayasa ve kanunlarda yazılı, neresi yeni?
Olsun, iktidarın irade beyanı açısından yeni. Niyet, abdest tazelemesi olarak bakın.
Yeter ki adaletin hangi çiçeği sulayıp hangisini susuz çürümeye bırakacağına siyaset karar vermesin!
Yeter ki hukukta siyasi çıkar gözetilmesin, kendinden olana ayrıcalık tanınıp gerisi reformdan mahrum tutulmasın. Düşüncesine ve partisine göre kimse ‘biz-onlar, senden-benden’ diye ayrıştırılmasın, ayrımcılıklar son bulsun.
Yahu çok şahane gelmiyor mu kulağa, hayali bile inanılmaz; şayet iktidar da inanıyorsa...
Seçim ve siyasi partiler yasasıyla demokratik katılım kanalları güçlendirilecekmiş. Yani çoğunluğun oyuna talip olma imkan ve fırsatından, milletin gönlüne girme yarışından hiçbir siyasi parti dışlanmayacak, hiçbir ittifak ötekileştirilmeyecek.
‘Bana var, sana bir bardak su bile yok’ denmeyecek, hak ve özgürlüklerden herkes eşit yararlandırılacaksa fena mı!
Diyeceksiniz ki hukukun kağıt üstünde reforma değil, onları hayata geçirmeye ihtiyacı var...
Haklısınız, Anayasa’nın açık emrine uyulsa böyle bir reform paketine baştan gerek kalmayacaktı.
Mevcut Anayasa ve kanunlar fiilen kaldırıldığı askıdan indiriliyor, alkışlayın işte.
Adalet Bakanı Gül de söylemişti, sorun kanunlarda değil uygulamada diye.
Yani iktidar, kendisine reform yapıyor. Kanunları değil aslında uygulamayı değiştirmeyi vaat ediyor.
Rüya gibi, getirilen yenilik çok şahane; şayet yaptığı reforma iktidar da uyarsa...
Diyeceksiniz ki tutan mı vardı, uyacaktıysa şimdiye niye uymadı iktidar?
İktidar, bir yerde özeleştiri yapıyor, yanlışı kabul ediyor ve hatadan dönme sözü veriyor diye de düşünebilirsiniz.
Ekonomideki kötüleşmeyi iyileştirmek için, önce demokrasi ve hukuku düzeltme lüzumundan doğdu reform fikri.
Diyeceksiniz ki bu, iktidarın kendisini düzelteceği anlamına geliyor, peki kim bozdu? Bireysel özgürlükleri ve demokrasiyi kim azalttı ki iktidar fazlalaştırmayı taahhüt ediyor?
E varsın öyle olsun, alıp bağrınıza basamaz mısınız, verin gitsin bir şans...
Billahi çok şahane, şayet iktidar da sözünü tutarsa...
İnandırıcılık ve güven sorunu var mı, var. Ama aşılmaz değil. Niyetin ciddiyetini ispatlamak, iki icraata bakar!
Cumhurbaşkanı açıkladı, nihai amaç reformu bu kez sivil bir anayasa ile taçlandırmak. Yabancı yatırımcı güven ortamı istediği için değil, milletimiz layık olduğu için.
Darbecilik Anayasa’dan tasfiye edilecek, ne ala!
Önümüzdeki tek engel; aynı vaatle kaç Anayasa reformu, kaç referandum, hatta koca sistem değişikliğinden sonra bile darbe ve vesayet tehlikesini hala atlamamış olmamız.
Her kış geri gelecek bir zombi gibi. Vur vur ölmüyor, bir de bakıyorsunuz tekrar hortlamış.
En son Cumhurbaşkanlığı sistemine geçerek öcünün tabutuna son çivi çakılmış, betona gömülmüştü.
Şimdi bir daha denemek için aziz millet desteğe çağrılıyor. “İnşallah bu kez başaracağımız” söyleniyor.
Fakat öcünün bir daha canlanmayacağının garantisi yok.
Baştan başlayalım, tekrar bismillah, vallahi çok şahane; tabii şayet iktidar da bunun son milat olacağına artık garanti verirse!
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025