Akif BEKİ
"Son Cadı Avcısı" ve benzeri filmlerdeki gibi, eski Batı'da salgınlardan daima cadılar sorumludur. Salgınlar ve diğer kötülüklerden...
1400'lerde salgın hastalık ve kıtlıklar baş gösterip halk arasında huzursuzluklar, ayaklanmalar arttığında, kutsal kitabın o emri hatırlandı:
"Cadıların yaşamasına müsamaha göstermeyeceksin!"
Ve bu 'sıfır tolerans' inancı gereğince işkencelerden geçirilip yakılarak cezalandırıldılar.
Ama av zevki için avlanmadı cadılar. Halkı vebadan kurtarmak, üstlerindeki laneti kaldırmak, başlarındaki musibetleri kovmak için yaptılar bunu.
Çünkü hepsinden kara kraliçeler sorumluydu. Vebayı da onlar getirmişti; bel büken vergiler, bitmeyen savaşlar, kıtlık ve kuraklık da kara büyülerinin eseriydi.
Bunlardan din ve devlet adamları, adaletsiz ve kötü yönetimler sorumlu değildi. Hepsi zalim cadıların suçuydu ve onlardan bilinmeliydi.
Cadıların yakılması hem halkı ruhen rahatlatıyor, imanını güçlendirerek acılara katlanma takati ve mücadele azmi kazandırıyor, öfkeyi dindiriyor, hesap sorma ve ödeşme duygusu verip oyalıyordu. Hem de güya madden büyüyü bozacağı, musallat edilen belaları def edeceği yani işlerin düzeleceği umudu aşılıyordu.
Zaten şeytan, felek ve kader gibi günah keçileri olmasa krallar, kardinaller, bilhassa halkı ezerek semiren despotlar ne yapardı? Cin çıkarma, şeytan kovma uzmanı demonologlar neyle geçinirdi?
Fakat bir noktadan sonra halka taşlaması için somut, elle tutulur bir şeytan sunmanız gerekir. Felekle filan avutulamayacak, sömürülemeyecek hale geldiğinde halka, cadılar yakalanıp teslim edildi işte.
Tüm suçu üstüne yıkacağı günah keçilerinden mahrum olan idarelere sorun, cadıların yokluğunu çekmek nedir, en iyi onlar bilir.
Kızılacaksa cadılara kızılmalı. Tanrının yeryüzündeki gölgesi kiliseye, kardinallere, krallara ve derebeylerine ne söylenebilir!
Shakespeare'in Macbeth'indeki, Kral Lear'ındaki "Üst tarafı kadın ve tanrılara ait ama alt tarafı hayvan ve şeytani" cadılar, Cadılar Bayramı'ndan çıkmadı. Kralların ve kardinallerin sihirli şapkasından çıktı. Balkabağından oyulmuş fenerlerle karanlıkta kovalanmadılar, kostümsüz düzenlendi av partileri. Bunun için yaz bitimlerinde, Azizler Günü Arifesi 31 Ekim'ler de beklenmedi. Yaz kış, gece gündüz demeden...
Yüksek malumlarınız olduğu üzere, padişahların av köpekleri, her bakıcıya emanet edilmezdi. Saray bahçesine bağlanan av köpeklerine zağar denirdi, maharetli bakıcılarına ise zağarcı...
Kralların ve kardinallerin de cadı avlarında iz süren zağarları, onları yetiştiren ve zinde tutan özel zağarcıları olmaz mı!
Devir değişti ama cadı avları değişmedi. İşlevleri aynı, biçimleri başkalaştı sadece.
Çağımızda artık sorunları söyleyenler, sorundan sorumlu gösterilerek linç kalabalıklarının önüne ve hapislere atılıyor. Söyleyen olmasa sorunlar da ortadan kalkacak, yok hükmünde olacakmış gibi...
Fakat yazdığı, çizdiği, konuştuğu, eleştirdiği için yanmıyor kimse. "Sorun var" diyerek fitne çıkardığı için...
Batı'nın krallarını, kardinallerini, derebeylerini cadı avlarıyla baş başa bırakalım, ne halleri varsa görsünler.
Bizim geçmişimizde ve değerlerimizde bayramı, avı şöyle dursun cadının kendisi bile yoktur. Hatta sevgiyle anarız, dilimizde sevimli kız çocukları için 'tatlı cadı' tabirinin bulunması boşa mı?
Cadımız yok ama fitnecimiz boldur. Bizde kötü giden işlerden felek, şeytan ve kader üçlüsünün izaha yetmediği durumlarda, fitneciler sorumludur.
Fitneciler, daima dış güçlerin maşası olarak çalışır, içimizi karıştırmakta kullanılırlar. Bunu da sorunları konuşarak, örtbas yerine açık ederek yaparlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongre konuşmasında bu gerçeği bir kez daha ortaya koydu.
Geri kalmışlıklarımız ve yönetim sorunlarımız için kimi suçlamamız gerektiğini ve nasıl yeneceğimizi bir güzel şöyle açıkladı:
"Ülkemizi ve milletimizi, sürekli kendi iç sıkıntılarıyla meşgul ederek son iki asırdır köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşindeler ama bu defa başaramayacaklar. Gençler, çünkü bu defa farklı bir Türkiye var..."
Asırlardır suç hep başkalarında, hiç bizde olmadı. Ama o cadıları, pardon fitneci kuklaları ve arkalarındaki kuklacıları nasıl alt edeceğimizi artık bilen bir yönetime ve şuura sahibiz.
Zağarcılarımız da pek yamandır. Zaten bizde cadı olmadığı gibi, cadı avı köpekleri de olmaz. Krallar, kardinaller ve derebeylerinin kapısında bulunur onlar, kendi geçmişlerine baksınlar.
Biz İbo'dan "Domdom kurşunu" dinlemeye devam edelim:
"Bir avcı vurdu beni, bin avcı yedi beni, hançer yarası değil, domdom kurşunu değdi..."
Her ne kadar domdom, adını Hindistan'ın Dumdum şehrinden alıyorsa da türküsü yerli malı ve kıpır kıpırdır, gönül rahatlığıyla tempo tutup oynayabilirsiniz, haydi eller havaya!
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025