Ayhan BİLGEN
Bu meclisin, “anayasa değişikliği” yapması ile “yeni anayasa” yapmasının farklı anlamlar ifade ettiğini kabul etmemekte direnenlerin bugün geldiği nokta bazıları için sürpriz olabilir. Bu kadarda olmaz, bu tartışma şimdi mi yapılır, bugüne kadar neredeydiniz, türünden tepkiler vermeye sonuna kadar hakkınız var. Emin olun iktidar partisi temsilcileri bu tartışmada ısrarcı davranırlarsa, şimdiye kadar bu boyut üzerinde bilinçli sessiz kalmayı tercih eden gazeteci ve akademisyenler, gayet hızlı biçimde yeni bir keşif gerçekleştirmiş olmanın heyecanı ile yeni duruma uygun görüşler sarf etmeye başlayabilirler.
Siyaset kurumunun halkı bu kadar aşağılama hakkını kendinde görmesinin en önemli sorumluları, suç ortakları, güya halkın sözcülüğünü yapan gazeteci, sivil toplum temsilcisi ve üniversite camiasıdır.
İktidar rotayı ne yöne çevirirse o yana dönenlerin, muhafazakar, solcu yada liberal kimliklerle karşımıza çıkıyor olmaları hiçbir şeyi değiştirmez.
Suriye politikasında Beşir Esad yönetimi ile ilgili analizlerin üç yıl öncesi ile karşılaştırmasını yaptığınızda bu utanç verici gerçekle yüzleşeceksiniz.
Kürt sorununda çözüm için kimin muhatap alınması gerektiğine dair yazılıp çizilenlere bakın aynı tutarsızlığa şahit olacaksınız.
Bir ülkede yönetimin insan onuruna yakışır standartlardan uzak olmasından daha kötü olan, halka kılavuzluk yapma iddiasında olanların asgari ahlaki standartlar ve siyasal öngörüden yoksun olmasıdır.
“Dün dündür, bugün bugündür” sözünün ülke siyasetine damgasını vuran bir kişiye ait olmasının ötesinde, neredeyse meydanda gözüken büyük çoğunluğun kişiliğini tarif ediyor olması, karşı karşıya bulunduğumuz durumun boyutlarını gözler önüne sermektedir.
Toplumun bu profildeki temsilcilere mahkum hale getirilmesi, on yılların sistematik politikalarının yeni yüzler eliyle sürdürülmesinden kaynaklanmaktadır.
Anayasa konusunda toplumsal ihtiyaç ile siyasal uzlaşmanın birlikte gerçekleşebilmesi için yapılması gerekenleri göze alamayanlar, şimdi yapacakları taktik manevraların alt yapısını oluşturmaktadırlar.
Devletin idari yapısı ile ilgili bir netleşme söz konusu olmadan, birlikte anayasa yazmaya çalışmanın komedisine birkaç ay daha şahit olacağız.
Yaşanan pratiğe baktığınızda, neredeyse anayasanın da hiçbir öneminin olmadığını görmeye başladığınız bir noktada, kimin kiminle ittifak yapacağı üzerine umutlar inşa etmek yada polemikler üretmek son derece anlamsızlaşmaktadır. “BDP ile olmuyor o zaman MHP ile yapalım” diyebilen bir iktidarın anayasal önceliklerinin ötesinde “amaca ulaşmak için her yol mübahtır” anlayışı dikkate alınmalıdır.
Hastanın ateşini ölçmek için termometre kullanır ama vücudun içerden tükenişini görmek için, ultrason, tomografi gibi cihazlara ihtiyaç vardır. Kamuoyu araştırmalarını toplumsal nabzı tutmak için kullanabilirsiniz ama toplumsal çöküşü teşhis etmek için yeterli görmemelisiniz.
Türkiye bir çöküş yaşıyor ve siyasetçiler anketlerde gözüken oy oranları ile rota çizmeye çalışıyorlar.
Demokrasinin kokuşmasına dair siyasal sistem analizleri bundan binlerce yıl önce hem doğu hem batı bilgeleri tarafında yapılmıştı ama kimin umurunda.
Sürprizlere alıştırılanlar, sürprizin iyisi ile kötüsü arasında tercih yapma imkanından mahrum kalmayı da göze almalıdırlar.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015