Ayhan BİLGEN
Kentsel dönüşüm adına gerçekleştirilen gecekondu yıkım çalışmalarında Dikmen ilginç bir tabloyu ortaya çıkardı.
Daha insani koşullarda yaşamak nasıl bir haksa, şehrin arazisi üzerinden elde edilmek istenen ranta karşı durmak da bir hak hatta sorumluluktur.
Kentsel dönüşüm adına yapılmak istenenin faturasını toplumun her kesiminden gecekondu sakinleri yaşıyorlar. Sadece Ankara’da Mamak, Solfasol ve Dikmen semtleri bunun çok açık örnekleri. Ankara 1970’li yıllar ve öncesinde aldığı göç itibarı ile Anadolu’nun farklı kültürel kimliklerini yansıtır. Şehrin kuzeyinde yer alan hava alanı yoluna daha çok muhafazakar, Sünni nüfus yerleşmiş ve son yıllarda TOKİ eliyle yürütülen yapılanma dolayısı ile o bölgede on yıllardır yaşayan insanların imarlı arazileri neredeyse Çubuk barajına kaydırılmıştır.
Dikmen ise daha çok Alevi ve sol nüfusun yoğun yerleştiği bir bölgedir.
Dikmen’de kalan son gecekonduların yıkımında yaşanan görüntüler yazımızın asıl konusunu oluşturuyor. Yıkım işinin içinden çıkamayan belediye, konuyu taşeron firmaya havale etmiş ve başkentin göbeğinde bu nedenle tam bir meydan savaşı yaşanmıştır.
Ellerinde pompalı tüfeklerle yıkım için direnenleri geri püskürtmeye çalışan firma yetkililerine polis karakolundan müdahale edilmemiş olması da Türkiye’ye özgü bir serbest piyasa çözümü olsa gerek.
Ben bu görüntüleri izlediğimde sadece kentsel dönüşüm için yıkım işinin değil tüm zor işlerin özel şirketlere havale edilmesinin mantığını daha net hissettim. Neden artık dünyada özel güvenlik şirketlerinin savaş ekonomisi içinde önemli bir ağırlık oluşturmaya başladığını daha yakından görmüş oldum.
Bir taraftan baskıcı hatta otoriter yüzü gün geçtikçe kendini hissettiren bir devlet profili, diğer yandan her konuyu ticari kar mantığı içinde ele almaya yatkın bir özel teşebbüs ruhu.
İnsanlık, bu utanç verici gidişe bir an önce müdahil olup engellemeyi başaramazsa, hayatın her alanı denetim ve kontrol altına alınmakla kalmayacak, belki modernleşmenin bir gereği olarak, özel sektör, bürokratik devleti aratacak vahşiliği, kar hırsı ile topluma reva görmeye başlayacak.
Lafı daha fazla uzatmayalım. Oldu olacak ihtilaflı tüm konuları yavaş yavaş özel sektöre havale eden adımları tartışmaya başlayalım.
Kürt sorununun çözümü için müzakere yeteneği olan girişimler, ihale ile konuyu üstlensinler ikna edemediklerinde de özel savaşı “yap-işlet-devret” modeli ile finans etsinler.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bilgen ve Özanli, “aldığımız mazbatalar Kars halkınındır”
17.06.2015 - DURUM CİDDİ FARKINDAMIYIZ ?
7.04.2015 - MUHALEFETİN GÜCÜ VE FARKINDALIK
5.04.2015 - KUTLU DOĞUM VE BİRLİKTE YENİ YAŞAM
31.03.2015 - KATIRLAR DA AĞLAR
29.03.2015 - ERDOĞAN VE SEÇİM SAVAŞI
24.03.2015 - HALİFE EFENDİMİZ ALDATILMIŞ HÜKÜMSÜZDÜR
22.03.2015 - SİLAH BIRAKTIRMA LAFLA OLUR MU ?
16.03.2015 - BEN ADAY OLMAZSAM KİM OLMALI ?
15.03.2015 - SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ
8.03.2015
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
son derece haklısınız.bu dönem bizlere iki uç nokta yarattırdı.1-Erdoğan ı tutup her yaptığını (hata bile olsa) kendisinden fazla yürekten savunanlar,2- sırf o dedi diye herşeye karşı olanlar,her sözünü linç edenler.ama Erdoğan ikisinide çok iyi kullanıyor doğrusu.