Ayhan BİLGEN
Özeleştiri yapmak, kendi gerçeği ile yüzleşmek her toplumsal iddianın hayat damarıdır. Nasıl hata yapmak insani ise, eksik bırakmak, zafiyet göstermek de toplumsal hareketlerin doğasındandır. Tehlikeli olan, hatalarının, eksiklerinin farkında olmamak, hatta hata yapabiliyor olabileceğini kabullenmemektir.
IŞİD adına yaşanan vahşetle yüzleşmekten özellikle kaçınan bir İslam dünyasının insanlık için barış ve adalet vaadinin inandırıcılığı olabilir mi ? Bu tabloyu sadece marjinal bir sapma olarak izah ederek köklü muhasebelerden kaçınmak, kendi konumunu da tartışılır kılmaktır.
Benzer bir yüzleşmeyi Filistin konusunda bile yapamayan Müslümanların Yahudi öfkesi hatta bazen Hitler hayranlığı kaçınılmazdır. Kendini sorgulamaya yanaşmaktansa bir günah keçisi bulup faturayı kendi dışındaki dinamiklere kesmek işin kolayına kaçmaktır.
Tutuklanan emniyet görevlilerinin hukuk dışı telefon dinlemeleri dahil yaptıkları hiçbir şeyden haberi yokmuş havasında verilen tepkiler de ilginç bir psikolojiyi yansıtmaktadır. Polisler ne yapmışsa hükümetten habersiz yapmış dedirtecek bir tavrın, sorumluluktan kaçmak dışında bir tanımı olamaz.
İlkesel itiraz ve tutarlı karşı çıkışlar yerine, kim tarafından ve kime karşı yapıldığına bağlı tutum alışlar bu yüzleşmenin önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır.
Yüzleşmenin yöntemi de kapsamı kadar önemlidir. Her ihtilafta iki tarafı eşitleyerek işin içinden çıkmak, sorunun özüne , esasına yoğunlaşmadan herkesi suçlayarak tutum alıyor gibi gözükmek başka bir hastalığa dönüşmektedir. 12 Eylül öncesi olayları sağ-sol çatışması diye tarif etmek bunun tipik bir örneğidir.
Kürt sorunundan kaynaklı çatışmaları böyle ele alan üçüncü yolcu yaklaşımlar da benzer kaçamağa yönelmektedir.
Gazi mahallesinde bir çocuğun hayatına mal olan durumu “sol içi şiddet” diye tanımlayıp manifesto yayınlamak sağduyu çağrısı değildir.
İstanbul’da Nurtepe’de yüzleşilmeye değer bir yanlış olduğu ortadadır. Bir çocuğun hayatına mal olan ortamın hangi ruh halinden beslendiği ile ilgili bir sağlıklı tartışmayı yürütmedikçe toplumsal ve siyasal iddiaların da anlamı sorgulanır hale gelir.
Halk Cephesi adına yapılan açıklama bu açıdan yeniden değerlendirilmelidir. Provokasyon ortamına katkı sunacak söylem ve yaklaşımlardan uzak durmak , benzer durumların yaşanmaması için şarttır.
Toplumsal izan ve vicdanı hafife alan, kendini peşinen kurtulmuş görüp herkesi kurtarma gücünü de kendinde gören yaklaşımlar, aslında sonsuza kadar kendi kapalı dünyalarında debelenmeye mahkumdur.
Dünyayı kendi etrafında dönüyor sanan dar örgütsel tutumlar, hangi dünya görüşünden besleniyor olursa olsun toplumsal gelişmeleri okuma imkanından da mahrumdur. Dünyadaki değişimi doğru okumadan ona müdahil olmak mümkün olabilir mi ?
Kabul etmemek için bile tanımak gerekir. Anlamadığınız süreçlerin karşısında duruşunuz bile farkında olmadan o süreçleri beslemeye hizmet eder.
Kapitalizmin küreselleşmesi ve savaş ekonomileri karşısında alternatif bir hayat felsefesinin insanlar için umut ışığı olmaması düşünülebilir mi ?
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015