Ayhan BİLGEN
2002’de değişimi gerçekleştirmek iddiası ile yola çıkan AKP artık net bir pozisyon tercihi içine girmiştir. Yıpranan devlet aygıtını yeniden meşrulaştırmak ve yeni dengeleri inşa etmek bu sürecin finali olarak gözükmektedir.
Toplumun dışlanan kesimlerini devletle buluşturmanın elbette demokrasi açısından olumlanması gereken boyutları vardır; ama Türkiye’nin ihtiyacı bundan ibaret değildir. İktidar içi hesaplaşmalar ve sonuçta yeniden fabrika ayarlarına dönüş diye tarif edilebilecek bir durumla karşı karşıyayız. Devletle arasına mesafe koyan kesimlerin köklü bir değişime öncülük etmesi yerine yeni iktidarı yöneterek uzlaşmayı tercih etmesidir söz konusu olan.
Bu açıdan Davutoğlu ismi net mesajlar içermektedir. Düşünce dünyası ve özellikle silahlı kuvvetlerle ilişkisi açısından kabinenin en akredite ismi başbakanlık koltuğuna oturmuştur. Geleneksel ordu-millet tezinin açık savunucusu olan yeni başbakanla birlikte özellikle Güney Asya’da model haline gelen milliyetçi din anlayışının yansımaları önümüzdeki günlere damgasını vuracaktır.
Bugünkü tablo, iktidar içi kavganın tümüyle sona erdiği anlamına gelmez elbette. Özellikle önümüzdeki ayların en önemli gündemlerinden birisi hiç şüphesiz yargıdaki seçimler olacaktır.
Hükümetin gittikçe elinin zayıfladığı ve karşısında ciddi bir ittifakın hayata geçtiği çok açıktır. Yargıda kaybetmeye tahammülü olmayan bir iktidar için heyecanlı günler kaçınılmaz gözükmektedir. Yine yeni genel başkanın ilk anketlere yansıyacak performansı, açık tutulan meclisten sürpriz kararların çıkmasına kapı aralayabileceğini unutmayalım. Sahiden üç dönem şartında esneme yapılmazsa asıl kırılmaların ondan sonra gündeme gelmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Eğer genel seçimlere Gül ile gitme ihtimali tümüyle ortadan kalkarsa, üç dönem şartına takılanlarla yeni bir ortak tutumun gelişmesi kaçınılmazlaşır. Hayrunnisa Hanım’ın intifadası ve 28 Şubat karşılaştırması sadece duygusal bir tepki değildir. Erdoğan’ın partiyi yukardan kontrol çabası dahil hiçbir yöntem mevcut oyu korumaya yetmeyecektir. Bu taktirde de ittifak yapmadan anayasa yapmak mümkün olamayacağı gibi koalisyon ihtimalleri de artık yeniden gündemimize girecektir. Davutoğlu’nun siyaset tarzının artı oy getirebileceği bir kesim olmadığı gibi aksine Erdoğan’a yönelik kişisel sempatinin oy oranı içindeki payı da zamanla eriyecektir.
Özellikle dışişleri bakanlığından gelen bir başbakanın önündeki ağır sınav asla göz ardı edilmemelidir. Bölgede köklü değişikliklerin yaşandığı bir dönemde her tarafa çeki düzen verme iddiası taşıyan bir dış politikanın sert duvarlara çarpması durumunda faturanın kime çıkacağı açıktır.
Gül’ün yeniden bir kurtarıcı olarak çağrılması dışında hiçbir formül, bu faturanın olumsuz etkisini hafifletme imkanı yoktur.
Erdoğan’ın gitmesini fırsat bilip harekete geçecek dinamikler, sanılanın ötesinde tahrip etme potansiyeli taşıyor olabilir. Türkiye’nin gücünü aşan hayallerle özellikle Ortadoğu’da sergileyeceği politikanın hangi duvarlara çarpacağı şimdiden kestirilebilir. Ama daha önemlisi Davutoğlu’nun Kürt sorununda takınacağı tutumdur.
Güçlü ordu büyük devlet tezi neye denk gelirse ona uygun tercihleri çok net biçimde gözlemleyeceğiz.
Özgür Gündem
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015