Ayhan BİLGEN
Kamu düzeni kavramı ile ilgili yürütülen tartışma son derece sorunlu ve neredeyse barışın inşasını imkansızlaştıracak eksende seyretmektedir.
Kamu düzeninden kast edilen özgürlüklerin sonuna kadar kullanılabildiği adil bir toplumda barışı tehdit edecek şiddet ortamının sonlandırılması ise bunun nasıl mümkün olabileceğini ve neden şimdiye kadar sağlanamadığını ele almalıyız.
Bu noktada sıkı güvenlik politikalarının kamu düzenini sağlamaya değil aksine kaosu ve çatışmayı derinleştirmeye hizmet ettiği kabulü ile başlamak zorundayız. Aksi taktirde doksanlı yıllarda en aşırı düzeyde uygulananları yeniden denemenin doğuracağı sonuçları ön görememenin faturasını bu sefer çok daha ağır öderiz.
Önce kamu düzeni sağlanacak sonra biz demokratikleşme adımlarını atacağız diyorsanız güvenlik politikaları ile barış inşası ilişkisini, demokratikleşme ve çatışma çözümünün bağlantısını yanlış okuyorsunuz demektir.
Bu dayatma karşılık bulsa idi şimdiye kadar başka bir noktaya ulaşılmış olurdu. Şimdi bölgesel koşulların çok daha farklı alternatifler sunduğu bir ortamda eski dayatmada ısrar etmek iç savaşa odun taşımaktır. Bunu test etmeye dair girişimler bile tarihe “gaflet ve ihanet” olarak geçecektir. Bu konunun cehalet ya da iyi niyete dayanıyor olması bile hiçbir şeyi değiştirmez.
Türkiye çözüm sürecine dair somut adımlar atma konusunda elini çabuk tutmaz ve başka telkinlerle hareket ederek durumu idare etmeyi tercih ederse sokakta dökülen kanın faturasının kime kesildiğinin de çok önemi kalmaz.
Bugün karşılaşılan sıkışmışlığın nedeni ertelemeci tavırlar ve sürecin doğru yönetilememiş olmasından kaynaklıdır. Siyaset keşkeler ve temennilerle ele alınmaz. Somut sonuçlar ve kapsamlı, tutarlı analizlerle öz eleştirel tarzda nedenler sorgulandığında mesafe alınabilir.
2015 yılında yapacağı tercihler Türkiye’nin 2023’e nasıl gideceğinin yol haritasını şekillendirecektir. Tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi.
İttihatçı maceracılık ve boş hayallerle büyük devlet olma iddiası kanlı senaryolara zemin oluşturursa herkesin başının çaresine bakma eğilimine girmesi kaçınılmaz hale gelir. Her uyarıyı tehdit olarak görme kabadayılığının sonuçlarına Kürtler kadar Türkler, Aleviler kadar Sünniler de katlanmak zorunda kalınca, kırılan vazonun parçalarını yeniden yapıştırmaya ne cumhurbaşkanının karizması yeter ne başbakanın stratejik derinlik bilgisi.
Aslında işin püf noktası iktidar partisinin seçim stratejisinde kilitlenmektedir. Milliyetçi oyları hedefleyen bir planlama içine girilirse HDP’yi hedef gösteren mesaj ve girişimlere daha çok şahit olacağız demektir.
Sokağa çıkmanın kan akmasına neden olacağı propagandası bunun sinyallerini vermektedir.
Seçim barajı gibi toplumsal meşruiyeti net bir konuda bile adım atmamanın tek izahı parti çıkarlarının, hatta kişisel kaygıların ülke çıkarlarının üzerinde görülmesidir.
Kürt sorunun çözümü bu nedenle bir boyutu ile barışın kazançlarına inanmayı diğer boyutu ile konuya etik ilkelerle yaklaşmayı zorunlu kılmaktadır.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015