Ayhan BİLGEN
Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme kararlılığı toplantının içeriğinden çok sembolik anlam taşıyor. Bakanların ve tabi onların başı olması gereken Başbakan’ın kime bağlı olduğunun görülmesi kritik önem taşıyor. Köşke çıktıktan sonra partisi üzerindeki nüfuzunu kaybeden cumhurbaşkanlarının pozisyonuna düşmeyeceğini ispatlamak Erdoğan açısından hayati değer taşıyor.
İşi baştan sağlam tutmazsa bırakın ileriki yılları, 2015 seçimlerinde listelerin hazırlanmasına müdahil olma inisiyatifi de zayıflayacaktır. Sadece milletvekillerinin belirlenmesinde söz sahibi olma iradesini kaybetmesi bile bir süre sonra Erdoğan’a karşı tavır konulması ihtimalini kolaylaştıracaktır.
Cumhurbaşkanlarına anayasada tanınan yetkilerin büyük kısmı semboliktir. Siyasi ve hukuki sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanının bu yetkilerini sonuna kadar kullanması durumunda bunun hesabının sorulacağı tek yer bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimi olamaz.
Demokrasi ve hukuk devleti kavramlarının içini bu kadar boşaltır ve şekle indirgerseniz hem toplumsal gerilimleri tetikler hem sistem içi krizlere zemin oluşturursunuz.
“Sistem de benim milli irade de ben” derseniz bu tanımınızda haklı bile olsanız iki sonucuna katlanmak zorunda kalırsınız. Birincisi; yaşanacak her kaosun sorumlusu olursunuz ve buna karşı ileri süreceğiniz mazeretlerin haklı gerekçelere bile dayansalar inandırıcılığı olmaz. Sürekli yeni tehdit odaklarını hedef göstermeniz de bir noktadan sonra yalama yapar.
İstediğinde ya da kendine dokunulduğunda pekala her şeye gücü yeten ve her türlü riski alarak hamle yapan bir liderin başka zaman sorumluluğunu başkasına yıkan izahlar geliştirmesi sonsuza kadar sürdürülebilir bir tutarsızlık değildir.
Bu tercihin ikinci ve belki daha önemli sonucu ise algı yönetimini, toplumsal psikolojiyi aşan somut suç tarifleridir.
Roboski’den kimi özelleştirmelere kadar birçok alanda verilen kararların açıkça yargılama konusu oluşturacağı kesindir. Yargılanmak peşinen suçlu olmak anlamına gelmez elbette. Pekala yargılanıp teknik olarak aklanabilirsiniz. Politik ya da ahlaki olarak toplum vicdanında veya evrensel değerler karşısında aklanmak elbette başka bir şeydir.
Erdoğan üzerini örtüp yargıyı suçlayarak işin içinden çıkmaya çalışsa da ulusal ve uluslararası zeminlerde hazırlıkların farklı seyrettiğini hepimiz biliyor, en azından tahmin edebiliyoruz. Bu nedenle dört bakanla ilgili komisyon raporu, iktidar partisi içinde ve onun cumhurbaşkanı ile ilişkisinde somut sonuçlar doğurabilecek potansiyele sahiptir. Duvardan bir taş düşerse arkasının geleceğinin farkında olan Erdoğan ve Erdoğan’ın ısrarı ile konuyu örttüklerinde suç ortağı konumuna düşecek olan milletvekilleri. Zor günlerde siyasette vefanın olmayacağını bilen ve buna inanan tecrübeli siyasetçiler aynı zamanda üç dönemi dolan milletvekillerinden oluşmakta. Sıkıştığında kendini ve ailesini savunmakta zorlanacak bir siyasetçinin sırf kendisini destekledikleri için başkasının derdine merhem olması beklenmez. Erdoğan’ın kendinden sonraki başbakan tercihinin farklı bir isim olduğu ama ancak Davutoğlu isminde uzlaşma sağlandığı herkesin malumu. Erdoğan ile ters düşmemek için en yüksek düzeyde feragat ve fedakarlık gösterse bile bu beklentinin tümüyle karşılanmasının imkansızlığını bilen bir başbakanın, kendi kaderini cumhurbaşkanının kaderi ile birleştirmesi bir yere kadar kabul edilebilir bir durumdur.
Bunu test etmenin platformu 5 Ocak tarihinde kurulacak. Bakanlar ile ilgili sürpriz kararın ifade edeceği sonuçlar bütün taşları yerinden oynatabilir. Meclisi feshetme yetkisi kullanılmasa bile hissettirilmeye değer bir koz olarak Anayasa’da cumhurbaşkanlarına tanınmıştır. Bu yetkiyi ne zaman kullanacağına ancak kendisi karar verebileceği için sadece kendisi bilen konumundadır cumhurbaşkanı. “O kadar da değil’’, diyenlere küçük bir hatırlatma: Otoriter yöneticiler kendilerine yar olmayacağını anladıklarında her yeri yakmayı göze almakla kalmaz bunun bilinmesini de isterler. Umarım Kürt sorununda çözümü gözü kesmeyenler O’na en kolay yakılacak ateşin Kürt ateşi olduğunu daha fazla telkin etmezler.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015