Ayhan BİLGEN
Bazı kelimeleri son derece keyfi biçimde kullanıyor dahası ucuz tüketiyoruz. Tıpkı ‘barış’ , ‘demokrasi’ kelimelerinin asgari gereğini dikkate almadan kullanma keyfiliğimiz gibi ‘provokasyon’ kelimesini de ciddiyetinin farkında olmadan dilimize doluyoruz.
Türkçeye ‘kışkırtma’ diye çevrilebilecek olan bu kelime neredeyse ‘ayılana gazoz bayılana limon’ gibi servis edilmeye başlandı. Hoşumuza gitmeyen ve somut analiz etmekten kaçındığımız her şeyi bu kelimenin sihirli dünyasına havale edip işin içinden çıkıyoruz.
Önce meşhur karikatür tartışmaları ile başlayalım. Bir inancı ve sembollerini aşağılamak elbette karşı saldırılara zemin oluşturur. Ancak bu gerekçenin arkasına sığınıp her türlü eleştiriyi yasaklamak da kabul edilebilir bir durum değildir. İkisi arasındaki denge ve sınırı netleştirmeye çalışmak yerine rahatsız eden her şeyi provokasyon diye tarif et, kolaycılığı işi daha çok içinden çıkılmaz hale getirir.
Hatta gerçekten bir provokasyon varsa bunun hayata geçmesini, hedefine ulaşmasını da kolaylaştırır.Özellikle inanç alanı gibi zaten tartışılması zor bir alanı iyice üzerinde konuşulamaz kılmak, dine ve onun bugüne hitap etmesine de katkı sağlamaz. Tartışılmaz kılınanın tasfiyesi de hızlı olur. Cesaretle yüzleşmek ve saygı sınırlarını aşmadan tartışmak, hem inanların hem tüm insanlığın hakkı ve görevidir.
Havada nem var dediğinizde, buradan bulut, yağmur ve göl çıkarsaması yaparak sen bana ‘ördek’ mi demek istiyorsun edası içinde hareket ederek ne Peygamberi savunabilirsiniz ne ona olan bağlılığınızla insanlığa bir şey sunabilirsiniz.
Gelelim son derece güncel başka bir alanda Cizre’de olayları aydınlatmak yerine ‘provokasyon’ kelimesinin arkasına saklanma alışkanlığına. Güvenlik birimlerine ait plakasız araçlar ve sabıkalı bir emniyet müdürü ile ilgili somut bir açıklama yapmadan kışkırtma, çatışma gibi kelimelerin çıplak gerçeği örtmesine izin vermek kabul edilebilir bir durum değildir.
Kürt hareketinin gençleri ve halkı uyarmak, dikkatli olmaya çağırmak için ‘provokasyon’ kelimesini kullanması ile sorumlu ve yetkili devlet erkanının bu kelimeyi kullanması aynı şeyi ifade etmez. Biri sağduyu çağrısıdır ve ateşi söndürmeye hizmet eder, diğeri ise faillerin saklanması ve suçun üstünün örtülmesine hizmet eder ki bu da ateşi büyütür. Sokağa çıkmanın bile peşinen ‘provokasyon’ olarak ilan edildiği bir ortamda bu kelime bir baskı ve kuşatma aracına dönüşür.
Gelelim son örneğimize. 2015 seçimlerine parti olarak girmenin bile ‘provokasyon’ olarak tanımlandığı bir çılgınlığı yaşıyoruz.
Seçime parti olarak girer ve barajı geçemezseniz özerklik sürecine zemin oluşturur , dolayısı ile çatışma hatta iç savaşı ‘provoke’ etmiş olursunuz mantığı için aslında çok söz söylemek bile abestir. Gelin görün ki bu mantık artık iktidarın temel yaklaşımını yansıtmaktadır.
Bunu doğru okumak ve net biçimde görünür kılmak gerekir.
2015 seçimlerinin Kürt siyaseti ve HDP’ne yönelik temel yaklaşımı bu eksende seyredecektir. Kürtler arası iç çatışma algısını yaygınlaştırmak ve HDP’nin farklı toplumsal kesimlerle buluşmasını zorlaştıracak marjinalize edici tartışmalar içine çekmek.
Seçime nasıl ve kimlerle birlikte girileceğine karar vermek elbette her partinin kendi tercihidir. Yaptığı tercihin gereğini yerine getirmek yada sonuçlarına katlanmak o partinin taraftarlarının iç tartışma süreçlerinin gündemini oluşturur.
Bugüne kadar barajla ilgili ciddi bir düzenleme yapmamanın kendisi bir provokasyon iken, neden bağımsız girmiyorsunuz demek, kendi suçunu başkasına fatura etmeye kalkmaktır.
Çözüm sürecinde sıkışan takvim, bu kaçamağı yapma eğilimini güçlendirmektedir.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015