Ayhan BİLGEN
Kadına yönelik şiddet konusu, aslında hayatın tüm alanları gibi son pişmanlığın fayda etmediği bir gerçekliğe dayanmaktadır.
Her gün daha tehlikeli boyutlara ulaşan toplumsal yozlaşmanın bedelini en çok kadınların ödemek zorunda kalması bütün insanlık için utanç vesikasıdır.
Duyma imkanı bulduğumuz her yeni haber ile birlikte hissettiğimiz acı ne yazık ki bu gidişi durduracak düzenlemeleri beraberinde getirmeye yetmiyor.
Toplumsal duyarlılığın düzeyi, eğitim sisteminde yada sorunun ekonomik-sosyal arka planında bir iyileştirmeyi doğurmuyor. Kadınlar tecavüze uğramaya, öldürülmeye devam ediyor.
Kadına bakışın, aslında hayata ve dünyaya bakış ile bir bütün oluşturduğunu kabullenip bu anlamda köklü bir yüzleşme ve alternatif geliştirme yolu açılmadıkça bu gidişi durdurmak kolay olmayacak.
Hala eşitlik konusunu biyolojik bir mevzu olarak algılayan ve bu nedenle eşitliğin mümkün olmadığını iddia eden bir zihnin kendini, dine dayalı inanç dünyasına dayandırması ise başka bir rezalet.
Eğer bir biyolojik üstünlük tartışması yapılacaksa bunun doğurganlık yeteneği dolayısı ile kadına ait olduğunu İslam ve fıtrat ile ilişkilendiremeyenler, kadının hakları konusunu bin dört yüzyıl öncesinin sosyal şartları içinde dondurarak ele almaya mahkum olur.Kadına çarpık bakan doğaya, dünyaya, hayata ve siyasete de doğru bir yerden bakamaz. Küçük iktidarcı egemenlik kurma alışkanlığı kadına karşı davranışta hangi sonuçları doğuruyorsa topluma yönelik yaklaşımda da aynı sonuçları doğurur. Muhterislerin kendi kişisel duygularını tatmin üzerine kurulu bir hayat felsefesinin siyasette ortaya çıkarttığı kişilik bozukluklarının faturasını bazen herkes , hepimiz ödemek zorunda kalırız.
Evrensel kazanımları, insanlığın ilerleyen değer dünyasını sahiplenmekten kaçınan kompleksli yaklaşımlarla dinin güncel yaşanabilir yorumunu yapmak imkansızdır. Bu durumda tartışmayı dondurulmuş fıkıh içinde yürütmekten başka çare kalmaz ve iş bir ahlak felsefesi zeminine taşınamaz. Kaç kadınla evlenmenin caiz olduğu yada kadına miras, kadının şahitliği gibi konuları başka bir düzlemde ele almanın zorunluluğunu kabullenmek istemeyip, insan aklının ilerleyişini görmezlikten gelenler ne tasavvufun hoşgörü ve hümanizmasından, ne Aleviliğin kadın okumasından nasibini alabilirler.
Çözüm sürecinden dış politikaya, ekonomi politikasından anayasa arayışlarına bütün alanlarda tıpkı kadına yönelik saldırılar gibi son pişmanlığın fayda etmeyeceği bir döneme giriyoruz.
Başbakanın “durumu idare etme” eğilimi ile Cumhurbaşkanı’nın “ben de varım” emrivakileri sadece gündemi germekle kalmayacak temel sorun alanlarında ciddi köklü adımlar atılmasını da zorlaştıracak.
Cumhurbaşkanlığına çıkmanın mecburiyetinden yeni yeni hissedilmeye başlanan pişmanlığına doğru gidiyoruz. Sadece merkez bankası ve başkanlık tartışmaları bile, elbette sonuçları tüm toplumu ilgilendiren ama esas itibarıyla yürütmenin iki başı arasında yaşanan yetki geriliminin tipik yansımalarıdır.
Bir toplum ve sistem kadınlara neyi reva görüyorsa, onun sonuçlarına da benzer muameleye maruz kalarak katlanmak zorunda kalır.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015