Ayhan BİLGEN
Erdoğan, silah bırakma lafla olmaz diyor. Doğru söylüyor ama doğrunun yarısını söylüyor. Bazen doğrunun yarısını görüp yarısını örtmek gerçeğe ulaşmayı kolaylaştırmaz.
Silah bırakmak nasıl lafla olmazsa, silah bıraktırmak da lafla olmaz. Silah bırakmanın kendisi bir somut adımsa, bu somut adımı mümkün kılacak koşulların hazırlanması da somut adımlar gerektirir.
Her ne kadar Yunus Emre “söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” diyerek sözün önemine vurgu yapsa da sonuç itibarı ile sözün gücü somut sonuçları üzerinden ölçülebilir.
“Onurlu bir barış” cümlesi bu açıdan önemlidir. Çözümde ısrarlı ve kararlı olmak ile toplumda barış arzusunu yıpratacak yaklaşımlar içinde olmak ayrı şeylerdir.
Elbette barış her türlü siyasi hesabın üzerinde tutulmalı ve çözüm için özverili olmak göze alınmalıdır. Ancak süreç yönetimi ve toplumsal katılım açısından geldiğimiz nokta başka riskler oluşturmaya başlamıştır. Bugüne kadar barışa direncin aşılması temel sorundu. Şimdi ise gerekli adımların zamanında ve ciddiyetle atılmamasının doğuracağı riskler daha belirleyici olmaya başlamıştır.
Siyaset kurumunun hem güvenlik bürokrasisi hem toplumun gerisine düştüğü bir noktadayız. Bu noktaya gelinmesinde siyasetin payı göz ardı edilemez. Bu cümleyi olumlu boyutları üzerinden ele almamız gerektiği gibi olumsuz boyutları üzerinden de ele almamız gerekir.
İzleme kurulu , sekreterya ve müzakere heyetinin sağlıklı çalışabilir pozisyona gelmesi, çözüm sürecinde ilerleyebilmenin ön koşuludur ama yeter koşulu değildir.
Eğer toplumda çözüm süreci ile ilgili şüpheleri giderecek bir siyasal ikna dili geliştirilemezse önceki durumun tersi bir direnç ile karşılaşmaya başlayacağız.
Çözüme yönelik adımların ülkeyi iç savaş ve bölünmeye götüreceği yönündeki korkular henüz aşılmaya başlanmışken bu sefer başkanlık tartışmalarından kaynaklı otoriterleşme korkuları egemen olmaya başlamıştır. Eski psikolojinin aşılmasında Kürt siyasetinin güven artırıcı mesajlar vermesi son derece belirleyici idi. Nitekim iki yıl önceki Newroz ile birlikte verilmeye çalışılan mesajlar bu açıdan önemli gelişmelere zemin oluşturmuştur. Bugün ise toplumsal psikolojiden kaynaklı riskin odağına Kürt hareketi değil bizzat Erdoğan oturmuştur.
Erdoğan’ın iktidarda kalmak uğruna her şeyi göze alabileceği endişesi ve özellikle tek adamlığa gitme eğilimi yaygın bir gerilime zemin oluşturmaktadır. Bu endişeyi ortadan kaldırma konusunda kimin nasıl tavır alması gerektiği konusu son derece önemlidir.
Şimdilik geri çekilen iç güvenlik paketinden, sokağa taşınan baskıcı uygulamalara ve keyfi gözaltılara kadar bir çok konu haklı bir tedirginlik oluşturmaktadır. Demokrasi olmadan barış olur mu sorusunun cevabını verme noktasında, Kürtler algı oluşumuna etki edecek daha net mesajlar vermek zorundadır.
Çözüm konusunda kararlı olunduğu kadar demokrasi konusunda da ısrarlı olunduğunu hissettirecek bir siyasal muhalefet dili geliştirilemezse toplumsal barış inşa edilemez.
Uzun lafın kısası silah bıraktırmak lafla olmaz.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015