Ayhan BİLGEN
‘Kürt sorununu Erdoğan çözebilir’ cümlesi ile ‘Erdoğan Kürt sorununu çözebilir’ cümlesi bile birbirinden farklı anlamlar taşır. İşin bu tarafını şimdilik bir kenara bırakalım.
Başbakan’ı çözüme teşvik niyeti ile söyleniyor olsa bile bu tip mesajların neye hizmet edeceğini objektif biçimde ele almalıyız. On yılı bulan güçlü tek parti iktidarına rağmen, Kürt sorununda çözümün sağlanamamış olmasını nasıl okumalıyız ?
Kürt sorununun zaten çözüldüğünü, geriye ‘terör’ sorununun kaldığını yüksek sesle dile getiren bir siyasi aktör, çözümün neresinde durmaktadır ? Sorunun siyasal zeminde barışçıl yöntemlerle çözümünde kritik nokta ‘güven’ konusudur.
Kendisine her konuda ‘aşırı güven’ duygusu taşıyan bir siyasal kadronun, Kürt sorunundaki ana muhatabına yönelik ‘abartılı güvensizlik’ taşıyan psikolojisi ilk gündem olarak ele alınmalıdır. Kendini her sorunu çözmeye muktedir gören, hatta çözülmemiş bir sorun kalmadığına inanan siyasetçilere daha fazla güven aşılamak çözüme hizmet etmekten çok çözümsüzlüğü pekiştirir. Oysa yapılması gereken tam tersidir. Kendisinden çözüm için ciddi adım atmasını beklediğiniz siyasi iradenin, muhatabına güven duygusunu güçlendirmek, çok daha anlamlı ve öncelikli görülmelidir.
Bir süre sonra kaçınılmaz olarak yaşanacak hayal kırıklıklarının en önemli sebebi abartılı beklentilerin körüklenmesidir. Çatışma çözümünde kişiler, onların geliştireceği yapıcı tarzlar, sembolik adımlar, yeni girişimler elbette önemlidir. Ama çözümü bu kişisel hamlelere endekslemek hayal kırıklıklarını beraberinde getirmeye mahkumdur. Tarafların çözüme hazır bir psikoloji taşıdığı ortamda, yol kazalarını önleyecek kişisel yetenekler, başka bir anlam ifade eder. Çözüm sürecini başlatıp, inşa edecek beceri ise kişileri aşan bir irade ve kararlılık gerektirir.
Başbakanı savunan kimi çevrelerin, ‘evet ancak sen çözersin’, ‘bakın bunu şu isim, bu kişi de kabul etti’ mesajı vermekten haz duymalarını anlıyorum ama bu tavırları ile Erdoğan’a iyilik ettiklerini düşünmediğim gibi çözümü kolaylaştıran bir yaklaşım sergilediklerine de inanmıyorum.
Görünen siyasi aktörler arasında Erdoğan dışında bir alternatif olmadığı varsayımı ile sergilenen tutumlar, bir süre sonra Erdoğan’ı çözümsüzlüğün de tek sorumlusu haline getirecektir. Bugüne kadar çözüm için yeterli adım atılmamış olmasının en önemli nedeni Erdoğan olsa da, bundan sonra Erdoğan’ı aşan bir dış politika denklemi var karşımızda. Erdoğan’ın istese bile çözmekte zorlanacağı döneme yeni giriyoruz. Kolay zamanda çözemeyenin zor zamanda çözeceğine dair hava oluşturmak, balonu fazla şişirerek patlamaya mecbur etmekten başka bir anlamı olamaz. Bölgesel ve uluslar arası ilişkilerin çok daha çözüme elverişli olduğu ortamı değerlendiremeyen bir ülkenin, çok daha fazla kavganın Kürt sorunu üzerinden seyredeceği dönemi çözüm lehine yönetmesi imkansıza yakındır.
Necip Fazıl’ın kişiliğini ortaya koyan meşhur nüktelerinden birisi, istasyonda yetişemediği tren için, ‘kovdum gitti’ ifadesini kullanmasıdır. Ortadoğu’yu kendisinin şekillendirdiğine inanan, dünyayı yönetmeye aday pozisyonda olduğunu sanan bir siyasal algı için, Kürt sorununun muhatapları, kovulup gönderilecek aktörler konumundadır.
Gücünü hangi denge ve beklentilerden aldığını kabullenmeyi bile kendine yakıştıramayan bir iktidar gururu içerisinde, Kürt sorunu, ikide bir ayağa dolanan bir çocuk oyuncağı gibi görülmeye devam etmektedir.
Bu kadar aşırı öfke ancak sorunun kapsam ve boyutlarının hala farkında olunamaması ile izah edilebilir.
Ne yazık ki, bir musibetin bin nasihattan daha öğretici olacağı bir dış politika denklemi ile karşı karşıyayız. Düşürülen uçak bile sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapmaya yetmiyor. Hala hamasetin aktif dış politika ile karıştırıldığı bir tabloda ısrar ediliyor.
Samsun’da 11 kişinin hayatına mal olan felaketin sorumluluğunu suyun debisinin yüksekliği ile izah eden anlayışla dış politikayı yönetmeye kalktığınızda, bırakın baş aktör olmayı, duruma vaziyet etmeniz bile Allahın lütfu olarak görülmelidir.
Her konuda kendi kendine gaz vermeyi gayet iyi beceren siyasal aktörlere, gaz vermeye çalışmak yerine, arabanın gitmesi için vitese geçme zorunluluğunu hatırlatmak gerekiyor. Artık yokuş aşağı boş vitesle hız yapma devrinin bittiğini birilerinin yüksek sesle söylemesi gerekiyor.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015