Fehmi KORU
İlkemiz yönetim kademelerinde seçilmiş-atanmış kadrolarda bulunanlar -Cumhurbaşkanı’ndan mahalle bekçilerine kadar- şu sıralarda kaç kişinin boşu boşuna cezaevlerinde günlerinde geçirmekte olduğundan haberdarlar mı?
Hangi suçla suçlandıklarını bilmeden?
Haklarında verilmiş hükümlerin gerçeklere ters düşmesine rağmen?
Bu soruyu, aklıma, iki dönem milletvekili olarak Meclis’te bulunmuş Hüda Kaya’nın durumu getirdi.
Hüda Kaya ismi, kamuoyuna, ilk 28 Şubat günlerinde yansıdı. Kendisi gibi başörtülü kızlarıyla katıldığı, üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağına karşı başlatılan gösterilerin ön safında yer alarak…
Polisle ve cezaeviyle ilk tanışması o zamandır.
O günler sonrasında da, temel hak ve özgürlükler ne zaman tehlikeye düşecek gibi olsa, Hüda Kaya, sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü mücadelelerin ön saflarında yer aldı.
HDP, onun bu özelliğini göz önünde tutarak, aralarında bir de başı örtülü özgürlükçü sembol kadın bulunsun diye, milletvekili seçtirmiş olmalı.
AK Parti’nin lider kadrosu da, onu, Meclis’te HDP sıralarında yer almasından çok önce, omuz omuza mücadele verdikleri günlerde tanıdı.
Hüda Kaya 1 Kasım 2023 tarihinden beri cezaevindeymiş; bilmem gerekirdi, bilmiyordum.
28 Şubat mağduru birinin AK Parti iktidarında cezaevine yeniden düşmesini manidar buldum.
Zihnim bu konuyla meşgulken, bir platformda tesadüfen karşıma çıkan, Woody Allen’in başrol oyuncusu olduğu, senaryosuyla Oscar’a aday gösterilmiş, 1976 yapımı, ‘The Front’ (Vitrin - Türkiye’de ‘Paravan’ adıyla gösterilmiş) filmini izledim.
Bugünlerden çok farklı bir dönemle ilgili film.
Konusu 1950’ler sonu Amerika’sında geçiyor.
Woody (filmdeki adı Howard Prince) sıradan birini canlandırıyor. Tahsili az, okuma düşkünlüğü bulunmayan, kasiyer olarak çalıştığı markete gidip gelmekle günleri geçen biri…
Çocukluk arkadaşı birinin şaşırtıcı teklifiyle hayatı değişiyor.
Arkadaşı televizyon programlarına senaryolar yazarak hayatını kazanan biridir. Dönemin -Soğuk Savaş günleridir- baskıcı havası yüzünden yazdıkları ne kadar beğenilirse beğenilsin ekrana yansıtılmamaktadır.
‘Kara liste’ye alınmıştır.
McCarthy adlı bir politikacı, önüne gelene ‘komünist’ yaftası yapıştırmakta, yazarları, özgürlük mücadelesi vermesiyle tanınanları kara listesine almaktadır.
Yazar, market kasiyeri dostuna, yazdığı senaryoların TV kanallarına onun ismiyle pazarlanması teklifinde bulunmaktadır.
Sıradan Woody’nin karakteri bir anda şöhrete doğru yol alan bir yazara dönüşür.
Kısa sürede senaryolarını kendi ismiyle pazarladığı ‘kara liste’ yazarlarının sayısı üçe çıkınca şöhreti zirveye vurur.
Ülkeyi kasıp savuran baskıcı havanın temsilcileri bu yeni şöhretin de peşine düşer. Ardına hafiyeler salarlar. ‘Amerika karşıtı faaliyetleri araştırma komisyonu’ adlı Kongre komitesi önüne çıkartılır Woody.
Filmin bana en ilginç gelen yönü, Woody Allen dışındaki artistlerinin hepsinin, senaristinin, rejisörünün, ABD’nin en karanlık yılları sayılan McCarthy döneminde ‘kara liste’ye alınmış kişiler olması…
Neredeyse 30 yıl sonra, o dönemde karşı karşıya kaldıkları baskıları ve o baskıları aşmak için başvurdukları dolaylı yolları, dünya kamuoylarının önüne sunmuş adamlar…
“Diğer politikacıları da peşine takarak ABD’ye o karanlık on yılı yaşatan Joseph McCarthy adlı senatörün sonu ne olmuş?” merakına düştüm.
Joseph McCarthy 1957 yılında 48 yaşındayken ölmüş. Sonunu getiren, alkol bağımlılığı… Ölümüyle boşalmış senatör koltuğuna seçilmiş halefi, ona sevgisini sunmak yerine, geleneği bozarak, “McCarthy ülke için nefret odağıydı” demiş.
McCarthy adı ve onun adından üretilmiş ‘McCarthysm’ eğilimi, sadece ülkesinde değil, bütün dünyada. bugün kötülüğün sembolü sayılıyor.
[Aynı dönemle ilgili iki önemli Amerikan filmi daha var: Başrolünde Robert de Niro’nun yer aldığı 1991 yapımı ‘Guilty by Suspicion’ (Şüphe ve Ceza) ile Bryan Cranston’un oynadığı 2015 yapımı ‘Trumbo’ filmleri. Bir de bizden film: Zeki Ökten’in 1986 yapımı Tarık Akan’lı ‘Ses’ filmi.]
Toplumlar kötücül dönemleri unutmuyor, o dönemlerde yaşayanlar da unutturmuyor zaten.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025