Fehmi KORU
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Benim ilerisi için bir siyaset planımın olmadığının bilinmesini isterim” sözünün hemen önünde yer alan ‘bugünün şartlarında’ belirlemesine, şartlar bugünden yarına kolayından değişmeyeceğine göre, fazla takılmaya gerek yok; 28 Ağustos 2014 tarihinden itibaren, Türkiye’nin siyaset fotoğrafında Abdullah Gül bulunmayacak... Herhalde bulunmayacak...
Herkesin kendisini buna hazırlaması gerekiyor...
Bazılarının sandığı ve yansıtmaya çalıştığının aksine, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu kararı, en fazlaBaşbakan Tayyip Erdoğan’ı rahatlatmış olmalı...
Abdullah Gül hukuken beş yıllığına bir daha tâlip olabileceği cumhurbaşkanlığını yabancı birine bırakmıyor; 2003’te siyasi yasaklılığını kaldırmak için elinden geleni yaptığı, bir ilin (Siirt) milletvekillerini topluca istifa ettirerek Meclis’e girmesini sağlayıp hiç yüksünmeden başbakanlığı terk ettiği Tayyip Erdoğan’a bırakıyor...
Yalnız cumhurbaşkanlığını bırakmıyor Tayyip Erdoğan’a Abdullah Gül; başbakanlık başta olmak üzere Ak Parti’yle irtibatlı bütün siyasi konumları istediği gibi dizayn etme kolaylığı da sağlıyor ona...
Partiyi de hükümeti de gözetebilir, ‘terleyen, koşan, koşturan’ tarifine uyan bir cumhurbaşkanlığı sergileyebilir...
İsterse yasa değişikliğiyle mümkün hale getirdiği ‘eş-başkanlık’ sistemini uygulayıp, partiyi ayrı, hükümeti ayrı bir Ak Partiliye teslim edebilir...
Halk tarafından seçileceği ve bu da ona daha öncekilerin elinde bulunmayan üstünlükler sağlayacağı için, anayasanın 104. maddesinde yer alan yetkileri en keskin yorumuyla uygulayabilir ve bu yolla ‘yarı-başkanlık’ tarzı bir sisteme geçişi daha kolay gerçekleştirebilir...
Olmadığı ve asla olmayacağı bilindiği halde, bazılarının, ısrarla, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gülarasında çekişme yaşanacağı beklentisini pompalama tezviratına da son veriyor “Ben yokum”açıklaması...
Tezvirattan medet umanlar, bir süredir, “İyi de, Abdullah Gül ne olacak?” sorusu eşliğinde, yedi yıldır faal siyasi hayatın dışında kaldığını ileri sürüp kurucusu olduğu Ak Parti’nin tabanıyla arasında uyumsuzluk yaşanabileceğini ileri sürüyorlardı. O soru artık anlamsız kaldığına göre, tabana uyumlu bir kişinin etrafında kenetlenmeyi sağlayabilir ve ilk genel seçimde Ak Parti’nin başarısını katlamayı deneyebilirler...
Niyetini bu kadar erken belli etmesi Abdullah Gül’ün, Tayyip Erdoğan’a ve Ak Parti’ye daha rahat hareket edebilecekleri bir zaman aralığı bırakıyor. Çetin bir mücadele sonucunda yüzde 45’i aşan oyla çıkıldı yerel seçimden; önümüzdeki dört ay içerisinde bu oyu yüzde 50’inin üzerine çıkartmak gerekiyor; mümkünse ilk turda, değilse iki aday arasında geçecek ikinci turda...
Önemli bir siyasi mirasın üzerine kurulmuş olsa da yeni bir partiydi AKP; varlığını pekiştirdiği süre içerisinde defalarca tekrarlanan fedakârlık jestlerine, cumhurbaşkanlığı makamını işgal ettiği yedi yıl boyunca, içeride her gittiği yerde sevgi seliyle karşılanması yanında uluslararası bir figüre de dönüşen, içte ve dışta takdirlere mazhar olmuş Abdullah Gül’ün, hiç arkasına bakmadan, “Bir siyaset planım yok” diyerek çekilmesiyle bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Seçmen açısından bunun da bir artı değeri olacağı muhakkak...
Fotoğraf biraz ıssız kalacak, ama siyaset zaten böyle bir şey değil mi?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025