Fehmi KORU
Dün burada sorduğum “Başbakan Erdoğan Mısır’da ‘lâiklik’ sözcüğünü bolca kullandı; kendisini çeviriden dinleyenler kastını doğru anladılar mı acaba?” sorusunun cevabını aynı gün aldım. Eyvah, çevirmenler ‘lâiklik’ karşılığı olarak‘ılmaniyye’ sözcüğünü kullanmışlar ve dinleyenler Başbakan Erdoğan’ı yanlış anlamışlar...
Lâiklik bize Fransa’dan geldi. Cumhuriyet’i kuranlar Osmanlı’nın çok dinli, çok kültürlü ve çok etnisiteli sisteminin yerine daha ‘homojen’ bir yapı koyarken, sadece din konusunda ‘çoklu hayat’ sağlayan ‘lâiklik’ sistemini yeğlediler. Etnisite (‘Türklük’) tek, kültür (‘Türk kültürü’) tek kaldı, buna karşılık lâik sistem benimsenerek farklı inançların varlığını sürdürmesine imkân sağlandı.
Başka ‘lâik’ ülkelerden yine de bir farkımız var: Lâiklik devletin değişik dinler karşısında ‘nötr’ veya ‘eşit uzaklıkta’ kalmasını gerektirirken, Cumhuriyet’i kuranlar, Osmanlı’nın ‘devlete bağlı din’ modelini korudu.
Dindar Araplar çevirmen aracılığıyla dinledikleri Tayyip Erdoğan’ın ağzından‘ılmaniyye’ sözcüğünün çıktığını duyunca yerlerinde kıpırdanmışlar, ama aslında Türkiye’de uzun yıllar sürdürülen biçimiyle ‘lâiklik’ ile sözgelimi Mısır’daki dini yapılanma arasında pek az fark bulunuyor. Sözgelimi, Diyanet İşleri Başkanı’nın mukabili olarak Mısır’ın ‘Büyük Müftüsü’ var...
Kıptiler ve İslâm’dan farklı inançlara sahip olanlar Mısır’da ciddi sıkıntılar yaşıyorlar; Türkiye’deki dini azınlıklar ile kendilerini Diyanet’in temsil ettiği İslâm anlayışı içerisinde görmeyenlerin duydukları rahatsızlık gibi...
Sözün kısası, Tayyip Erdoğan’ın “Devlet lâik olmalı” tavsiyesini dinleyip gereğini yerine getirmeye kalktıklarında, ülkelerindeki dini yapılanmada herhangi bir değişikliğe gitmesi gerekmiyor Mısırlıların... ‘Türkiye modeli’nde din-devlet ilişkileri‘lâik’ Batı ülkelerinden çok Mısır’daki yapılanmaya benziyor çünkü...
Türkiye tam anlamıyla lâik olmadığından, Türkiye’ye özenen Mısırlıların, bizim ülkemiz lâik olduğu için rahatsızlık duymaları yersiz.
Esas sorulması gereken soru, Türkiye’de uygulanan lâikliğin mi, yoksa Batı ülkelerinin çoğunda varlığı bilinen türden din ve vicdan özgürlüğünün teminatı olan lâikliğin mi daha az sorunlu olduğudur.
İslâm Dünyası’nın devlet-din ilişkileri yeniden düzenlenecekse, bu dünyanın insanlarına Türkiye’yi örnek almalarını tavsiye etmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Son birkaç yıl içerisinde iktidarda Ak Parti bulunduğu için daha geniş bir müsamaha ortamına kavuştuk ülkemizde; özellikle azınlık dinlerine mensup olanlar hem inançlarını yaşama hem de hukuki haklar yönünden eskisinden daha iyi durumdalar.
Ancak çoğunluğu teşkil edenler veya çoğunluk dinine mensup olduğu halde farklı uygulamaları bulunanların inançlarını yaşama ve uygulama açısından sorunları devam ediyor. İnsanların neye inanıp neye inanmayacaklarına, inançlarını nasıl yorumlayacaklarına, yorumları istikametinde yaşamalarına müdahale eden bir devlete ‘lâik’ demek çok zordur.
Burkayı, cuma namazında camiye sığmayanların sokağa taşmasını yasaklayan Fransa ile referandumla minare yasağı getiren İsviçre gibi kısıtlı istisnalar dışında, Batı ülkelerinde, din ve dini uygulamalar, bireylere bırakılmış geniş bir alan olarak görülüyor.
Lâiklik konusunda yeni anayasayı çağdaş uygulamalarla takviye etmek suretiyle kendi sistemimizi elden geçirmeden başkalarına örnek olamayız.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025