Fehmi KORU
Dün günümü Fransa’daki debdebeli başkanlık değiş-tokuş törenini izlemeye ayırdım.
Özellikle de geçen Pazar günü seçilen yeni cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un uğradığı her durakta yaptığı konuşmalara kulak verdim.
Macron’un söyledikleriyle anayasa değişikliği referandumu sonrasında bizde gündeme taşınanlar arasında benzerlik ve ayrılıklar arayarak…
Sağolsun, Abdülkadir Selvi, ‘Yol haritası mı olacak, yoksa yeni bir eksen mi?’ başlıklı bugünkü yazısıyla daha sağlam bir mukayeseye imkân sağlamış oldu.
Fransa’da yeni dönem
Emmanuel Macron hiçbir partiye üye değil; bir ara Sosyalist Parti saflarında bulunmuş, Françoise Hollande’a danışmanlık ve sosyalist hükümette ekonomi bakanlığı yapmış, ama çok kısa sürelerle…
Hayatında hiçbir seçimli yarışa da katılmamış biri Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı; ilk katıldığı seçimde, önce yerleşik partilerin adaylarını elediği birinci turdan ilk sırada çıktı, ikinci turda da ‘aşırı sağcı’ bilinen Marine Le Pen’i eleyerek Fransa’ya cumhurbaşkanı olmayı başardı.
Çok kısa bir süre (13 ay) önce oluşturduğu ve ‘En Marche!’ adını verdiği siyasi hareket taşıdı onu Elyseé Sarayı’na…
Napoleon Bonapart’tan bu yana devletin başına geçen en genç kişi o; henüz 39 yaşında…
Mesleği yatırım bankacılığı olduğu ve meşhur Rothschild Ailesi’ne ait bir finans kuruluşunda (Rothschild & Cie Banque) çalıştığı için, “Yeni bir Trump mı?” kuşkularına muhatap olması kaçınılmazdı.
Televizyon ekranlarına da yansıyan törenlerde sergilediği tevazu ve konuşmaları sırasında verdiği mesajlar, hiç değilse başlangıç olarak, Macron’un ‘Avrupalı bir Trump’ olmayacağının, hatta bir ‘karşı-Trump’ olduğunun işaretlerini taşıyordu.
Hem de fena halde.
Fransa’nın bölünmüş ve katmanları birbirinden kopma raddesine gelmiş toplumsal yapısını onarmaktan.. yeni bir Rönesans’a kapı aralamaktan.. Charles de Gaulle’den itibaren kendisinden önce gelmiş cumhurbaşkanlarının olumlu yönlerine sahip çıkacağından.. demokrasi ve insan hakları ideallerini sürdüreceğinden.. dem vurdu Macron…
İnandırıcı biçimde.
Eminim, ilk turda kendisine oy vermeyen her dört kişiden üçü de (ilk turda oyu yüzde 24’te kalmıştı Macron’un), konuşmalarını dinledikten sonra, kendisine fırsat tanımaya karar vermiştir.
“Önce Fransa” dedikten sonra Avrupa Birliği (AB) ve uluslararası ittifakların önemini de vurguladı Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı.
Bizim dilimize de, konuyu anlayamamak, çevreyle uyum sağlayamamak anlamında kullanılan ‘Fransız kalmak’ deyimiyle olumsuz biçimde giren Fransa, Macron’u seçmekle, uluslararası arenada “Ben varım” demiş oldu.
Sıfırdan bir beyaz sayfa açma imkânı sağlayarak…
Neyse.. Onu Fransızlar ve Fransa’da yaşayanlar düşünsün…
AK Parti’nin yol haritası
Biz kendi gündemimize gelelim.
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, Cumhurbaşkanlığı ve AK Parti çevrelerinden aldığı bilgilerle donattığı yazısında, bu yılın önümüzdeki altı ayının Türkiye için bir ‘değişim süreci’ olacağını duyuruyor.
AK Parti’de, hükümette, yerel yönetimlerde değişiklikler yapılacak, eskilerin yerine heyecanlı kadrolar gelecekmiş…
Kendisi de bayağı heyecanlı cümlelerle bu yeni dönemin özelliklerini veriyor: “Su aktı, yatağını buldu” diyor partili cumhurbaşkanlığı değişikliği için; “AK Parti bir çınar gibi büyümeye devam edecek” de diyor. AK Parti ‘yeni bir hikâye’ yazacakmış…
Bekleyelim bakalım.
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, Selvi’nin heyecanını paylaşamıyorum. İyi niyetli beklentiler bunlar, ancak ülkenin ve siyasetin şartları AK Parti’ye öyle bir hareket alanı sağlamıyor.
Referandumda oylar tam ortasından bölündü; ilk yapılması gereken, Macron’un Fransa’da yapacağını söylediği türden bir birleştirici üslup ve ona uygun bir normalleşme arayışı olmalıydı.
Yapılabilir bir şey midir bu ülkemizde? Abdülkadir Selvi’nin aktardığı ‘yol haritası’ umutlanmamızı getirecek bir ayrıntı vermiyor. “Ülkeyi kutuplaşma ile götüremeyiz, şimdi normalleşme zamanı” diyor, ama belli ki, bu, onun kendi beklentisi…
Heyecan eksikliğinin fark edilmesi önemli elbette, ancak bunun kadroların değişmesiyle giderilebilecek bir eksiklik olduğu tespiti ne derece doğru?
‘Yeni bir hikâye’ ise eski hikâyelerin tekrarından öteye gidebileceğe benzemiyor.
Noktalı virgüllü açıklamalara konu edilen dış politika tercihlerimiz bile tarihsel anlamda bir kopukluğu içinde barındırıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Çin gezisini izleyen gazetecilere verdiği beyanata göre, durum şu: Birkaç maddede yoğunlaşan taleplerimize ABD Başkanı Donald Trump olumlu cevap verirse, ne âlâ; cevap olumlu olmazsa muhtemelen ‘İpek Yolu’ macerasına atılacağız.
AB ile ilişkilerimizi ise ‘pamuk ipliği’ benzetmesi bile karşılamıyor.
Cezaevleri vaktiyle devletin en hassas konumlarında bulunmuş (savcı, yargıç, polis şefi) ve okumuş yazmış (akademisyen, gazeteci, yazar) kişilerle dolu bir ülkeyiz; böyle bir ülkede ‘normalleşme’ nasıl gerçekleştirilebilir?
Umutsuzluk yakışmayacağı için, bu yazıyı şöyle bağlayayım: Umarım üzerine hep iyi şeyler yazılacak bir beyaz sayfa bizde de açılır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025