Fehmi KORU
Hürriyet’te bugün haberi var: Başbakan Binali Yıldırım, son Bakanlar Kurulu toplantısında, “OHAL’le uygulamaya konulan ‘yasak ve kısıtlamaların’ hem vatandaşların hayatını güçleştirdiği, hem de Türkiye’nin yurtdışında olağanüstü kurallarla yönetilen ülke olarak algılanmasına neden olduğuna ilişkin eleştiriler” gündeme gelince, şikâyetleri dinlemiş ve “İhtiyaç olmaktan çıkan kısıtlamaların ayıklanması” için bakanlara talimat vermiş…
Herhalde o talimat sonucu olacak, devlet memurlarının yurtdışına çıkarken almak zorunda bırakıldıkları ‘kurum izni’ uygulamasından vazgeçildi.
OHAL’in bütünüyle kaldırılması da tartışılmış son Bakanlar Kurulu’nda.
Başkanların istifaya zorlanmasından daha önemli siyasi bir tavır bu.
Siyasiler böyle.. yargıçlar da tavır değiştiriyor
Abdülkadir Selvi de, bir süre önce, yine Hürriyet’te, Türkiye’yi yurtdışında savunmasız bırakan bazı yargı uygulamalarında ‘değişiklikler’ beklenmesi gerektiğini, tutuklu gazeteciler ve aydınlar konusunda ‘iklim değişikliği’ yaşandığını, normalleşme yönünde adımlar atıldığını bildirmişti.
Ardından, Yargıtay’ın yüzbinlerce insanı ilgilendiren ByLock programının ‘örgüt üyeliği’ için yeterli olmadığı, ‘sempatizan’ ile ‘örgüt üyesi’ olmak arasında fark bulunduğu yolunda bir karar aldığı gazeteci Müyesser Yıldız tarafından duyuruldu.
Yargıtay bütün FETÖ davalarını etkileyecek kararında ‘örgüt üyeliği’ için şu tanımı getiriyor:
“Örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve böylece ifa etmesidir. Niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.”
Bu tanıma hiç mi hiç uymayan binlerce kişi cezaevlerinde, onbinlercesi de işlerini kaybetmiş durumda.
Tanımın tıpatıp uyduğu kişilerin çoğu ise 15 Temmuz öncesi ve hemen sonrasında kapağı yurtdışına atmış bulunuyor.
15 Temmuz belâsı
“15 Temmuz” denip geçilen konu ülkemizin başına sarılmış en büyük belâlardan biridir; bunun herkes farkında. Türk Silâhlı Kuvvetleri’nde (TSK) yuvalanmış bir grup, o gece, ülkeyi sonu görünmez bir karanlığa teslim etmekle sonuçlanacak bir darbe girişimi ihanetine saplanmıştı.
Gözü dönmüş güruh Meclis’e bomba yağdırdığı gibi kendi insanına ateş de açabildi; 250 kişi o gece şehit düştü.
İhanetin sorumluları yargı önünde hesap veriyorlar.
Bu ihanetin içerisinde yer almış, onları teşvik etmiş, işlerini kolaylaştırmak üzere kollarını sıvamış asker-sivil herkesin yargı önünde hesaba çekilmesinden doğal bir durum olamaz.
Sadece darbe ihanetine giriştikleri için değil.. ülkede her kesime yerleşmeye başlamış “Bir daha asla darbe olmaz” kabulünü yerle bir ettikleri.. ve zaten çeşitli sorunlarla baş etmek zorunda bırakılan bir topluma bir de ‘darbe travması’ yaşattıkları için de yargılanmaları gerekiyor darbecilerin…
Ancak bu yapılırken at izinin it izine karıştığı da en yüksek makamdan yapılmış eleştiri sayesinde biliniyor.
Derdini anlatabilmek için ağaca tırmananlar oldu, yöntem mağduriyetin giderilmesi yolunda işe de yaradı.
Yine de mağduriyet şikâyetleri dinecek gibi değil.
Ergenekon ve Balyoz’u unutmadık
Listenin çok geniş tutulduğu ve ‘darbe girişimi’ yüzünden öyle bir aymazlıkla irtibatı bulunması düşünülemeyecek kişilerin bile yargılandığı fark ediliyor.
Cumhuriyet gazetesi ve en son Osman Kavala ‘FETÖ’ ile bir biçimde irtibatlanabildi ve yargılanıyorlar.
Böyle bir karmaşa durumuyla, çok değil birkaç yıl önce, Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında karşılaşılmıştı. Demokratik yolla seçilmiş iktidarı devirmek amaçlı bir yapılanmaydı o dönemde yargılanan; ancak o tanıma hiç mi hiç uymayan pek çok şahsiyet de birdenbire kendilerini cezaevlerinde buldu.
Yargılanıp ağır cezalara da çarptırıldılar.
Sonradan kendilerinden özür dilendi ama…
O aculluğu yapan Emniyet mensupları, haklarında haksız yere suçlayıcı iddianameler kaleme alan savcılar ile ceza almalarını sağlayan hakimlerin önemli bir bölümü, bugün, kendileri yargılanıyor.
Çoğu kaçak zaten.
Son Bakanlar Kurulu’nda OHAL’in yumuşatılması yolunda bir iradenin oluşması siyasilerin, Yargıtay’ın ByLock ile ilgili tespiti ve ‘örgüt üyeliği’ için getirdiği yeni tanımı mahkemeleri bağlayıcı karara dönüştürmesi de yargının kendi içinde aldığı tedbirler olarak görülebilir.
Geçmişte yaşanmış yanlışlığın tekerrünü önleme tedbirleri…
Hiç kuşkusuz yerinde tedbirler bunlar…
Yargı içerisinden alınan haberler, 15 Temmuz ile ilgili açılmış davalardan büyük çoğunluğunun gelecek yıla sarkmadan önümüzdeki aylarda sonuçlandırılacağına işaret ediyor.
Literatüre “Şeriatın kestiği parmak acımaz” kalıbıyla girmiş olan halkımızın yargıya güvenini yeniden tesis etmeye yarayacak her gelişme makbuldür.
Bakanlar Kurulu’nun konuyu görüşmesi, Yargıtay’ın hukuki sınırları çizme ihtiyacı duyması o yolda atılan önemli adımlar…
Umarım arkası gelir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025