Fehmi KORU
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son günlerde kamuoyunu meşgul eden dini hafife alacak türden tartışmalara tepki olarak sarf ettiği sözler bana yıllar önceki bir olayı hatırlattı.
AK Parti’yi iktidara taşıyan ilk seçimin (3 Kasım 2002) öncesinde yaşandı olay.
Seçim kampanyası sırasında Aydın ve İzmir’i kapsayan geziye davet edilmiştim. Uçak ve helikopterde küçük bir gruptuk: Tayyip Erdoğanve eşi Emine Erdoğan ile Cüneyt Zapsu ile gazeteci olarak yalnızca ben…
Küçük uçağımız Aydın’a doğru yol alırken bayağı yüksek dağların tam tepe noktasında bir cami gözüme çarptı. Caminin etrafında herhangi bir ev görünmüyordu; belki dağın yamacında yaşayan birileri vardı, ancak benim baktığım noktadan camiye cemaat olabilecek insanların yaşayabileceği meskun bir mahal yoktu.
Tek başına kocaman bir cami.
Belli ki, birileri, namaz kılacak cemaat bulunmasa bile o tepeye bir cami kondurmayı mesele edinmiş…
Aklıma garajlarda sefere çıkmaya hazırlanan otobüslere binip bir yerlerde yapılacak cami inşaatları için makbuzla para toplayan kişiler geldi.
Dayanamayıp içimdeki olumsuz hisleri de aktararak o tabloyu Tayyip Bey’e de gösterdim.
Bana verdiği cevap dün gibi aklımda: ‘‘Milli servet yanlış yerlerde israf ediliyor, hem de din kılıfı altında; iktidara geldiğimizde ilk işlerimizden biri bu konulardaki yanlışlıklara son vermek olacak…’’
Sohbetimiz ardından doğal olarak dini konulara kaydı.
Oradan biliyorum: ‘Dinde reform’ anlamına gelecek bir anlayışın Tayyip Erdoğan’ın zihin dünyasında yer alması imkânsız.
İslâm’ın önceki dinlerin reforme edilmiş biçimi olduğuna inanan biridir Tayyip Erdoğan ve indiği bütün boyutlarıyla İslam’ın esaslarının kabul edilip uygulanmasının gerektiğine inanır.
Etrafında bu çerçeve dışında bir tartışmanın yapılmasına bile izin verdiğini sanmam.
Peki nasıl oluyor da ‘İslam’ın güncelleşmesinden’ ve 14 asır önce gelmiş hükümlerin bugün uygulanamayacağından söz edebildi Cumhurbaşkanı Erdoğan?
Orası benim için meçhul.
Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle yapılan bir konuşmada kullandığı bu ifadeler, aynı gün sözcüsü Dr. İbrahim Kalın ve ertesi gün de (dün) bizzat kendisi tarafından sarahate kavuşturulmaya çalışıldı. ‘‘Biz dinde reform aramıyoruz’’ dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ‘‘Haddimize mi?’’ diye de ekledi.
Keşke Cumhurbaşkanı ve Külliye erkânı kamuoyunun tartışma gündemine girmiş olan bu konuyu iki gün üst üste yapılan birbiriyle çelişkili görüntülü bu açıklamalarla sınırlı tutmasalar ve hatta yalnızca Türkiye’de konu üzerinde kafa patlattığı bilinen isimlerle de yetinmeyip İslâm Dünyası’nın halis düşünürleriyle de görüşerek sorunu olgunlaştırsalar…
Çünkü evet bugünün dünyasında üzeri örtülü tutulan böyle bir ‘sorun’ var: ‘İslâm ve bugün uyumu’ sorunu…
Sorunun isminde ‘bugün’ yer alıyor, ancak sorun en aşağı birkaç yüzyıldır tartışılıyor.
Önce müslümanların ilerleme çağında Batı’daki düşünürler konuyu alarmist yönden ele alarak tartıştılar; son iki asırdır da dünyamızı Batı karşısında geriler gören müslüman düşünürler kendilerini savunma ihtiyacı hissederek…
Bir başka anekdot:
Harvard’ta bulunduğum dönemde, konuk konuşmacı olarak davet edilen Faslı Prof. Abdallah Laroui’yi, birkaç yıl önce yayımlanmış ‘Arap aydınlarının krizi’ kitabında geliştirdiği tezini bir de Amerikalılar önünde tekrarlarken dinlemiştim.
Söylediklerinin o dönemde bana irkiltici geldiğini itiraf ederim.
Yıllar sonra, bu defa Ankara’daki Fransız Büyükelçiliği’nde ‘İslam’ı yeniden düşünmek’ adıyla yayınladığı kitapta savunduğu tezleri Cezayir asıllı Prof. Mohammed Arkoun’la tartışma fırsatı bulmuştum.
Ve başkaları…
Bunlar ‘modernist’ kabul edilen düşünürler [hayatı boyunca demokrasiyi ve sekülarizmi ideal bulan Laroui, son yıllarda Arap dünyasında demokrasinin işlevi bulunmadığını, onun yerine adil bir yönetici ile teokrasinin birlikteliğinin belki de daha uygun olabileceği tezini savunmaya başladı]; ancak benim yolum çeşitli zeminlerde onlardan çok farklı düşünen İslam Dünyası’ndan önemli isimlerle de kesişti.
En tavizsiz olanın bile ağzından —sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da tepki vermesine yol açacak— dinleyenlerin gözünde dini küçük düşürücü lâflar çıktığını işitmedim.
Osmanlı’nın düşünürleri de, Namık Kemal’den Sait Halim Paşa’ya ve ondan yakın tarihimizde iz bırakmış Hüseyin Kazım Kadri’den (Şeyh Muhsini Fani müstearını da kullanır) Mehmet Akif’e ve hatta Nurettin Topçu’ya kadar pek çok isim eserlerinde aynı sorun etrafındaki görüşleri irdelemişlerdir.
İrdelenmeye değer de ondan.
Tartışmayı açan onu kapatınca tartışma ortadan kalkacak mı bakalım?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025