Fehmi KORU
Birleşmiş Milletler’in (BM) her yıl şu sıralarda dünya liderlerinin katılımıyla yapılan genel toplantısı, bizde, birbiri ardına konuşan iki liderin görüşleri arasındaki çarpıcı farklar açısından ele alınıp değerlendiriliyor.
ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın…
İki konuşmayı değerlendirirken
Trump’ın konuşması kendisine ‘dünya lideri’gözüyle bakılmasına alışılmış olan ABD’nin bu konumunu terk etmeye hazırlandığı anlamını taşıyor. Adaylığı döneminde kullanmaya başladığı ‘‘Önce Amerika’’ söylemini dünyaya da yayma niyetinde olduğunu o kürsüye taşıdı Trump; küreselleşme yerine her ülkenin kendi başının çaresine bakmasının daha doğru olacağını kayıtlara geçirdi. Tabii, ABD’nin çıkarına ters gelişmeleri boş geçmeyeceği, bütün gücüyle müdahalede bulunacağı tehdidini savurmayı da unutmadan…
Çelişkilerle dolu bir konuşmaydı Trump’ın yaptığı…
[‘Önce Amerika’ diyen bir ülkenin askerleri Ortadoğu’da ne arıyor? Çelişki değil mi bu?]
Buna karşılık, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ufkunun ülkemizin resmi sınırlarını aşan bir genişlikte olduğunu belli eden, yerelden küresele uzanan hedeflerini birbiri ardına sıralayan, gerekirse askeri güç kullanmaktan da çekinilmeyeceğini açıkça söyleyen bir konuşmayla çıktı BM kürsüsüne. Dünya sisteminin güncellenmesi ve bu yolla daha adil hale getirilmesi tezini bir kez daha tekrarladı.
İç tutarlılığa sahip bir konuşmaydı Erdoğan’ın yaptığı…
ABD başkanının konuşmasını kaleme alanların, elbette kendisinin yönlendirmesiyle, Türkiye adına kürsüye çıkacak Tayyip Erdoğan’dan çok daha sert eleştirilere muhatap olmayı beklediği gibi bir hisse sahibim.
Eleştiriler sertti, ama Trump’ın beklentisi daha da sert eleştiriler yönünde olmalı.
Konuşmasında pek çok ülkeyle ve liderleriyle ilgili olumlu-olumsuz görüşlerini beyan etmekte hiçbir beis görmediği halde Türkiye’yi es geçen Trump’ın, BM konuşması sonrasında eline geçen iki fırsatın ikisini de Türkiye’yi hayırla yad etmek için değerlendirmesi yatıyor bu hissimin altında.
Bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM kürsüsüne taşıdığı mesajların dozunun iyi ayarlandığının bir göstergesi sayılabilir.
Mesajlar kadar üslup da anlatılmak istenenin hedef kitle üzerindeki etkisini belirler.
Trump, BM konuşmasını, büyük çapta, öncelikle cebini düşünen, yaşadığı yörenin ötesinde bir ilgiye sahip bulunmayan Amerikan halkına kendisinin tam da istedikleri türden bir başkan olduğunu ispatlama fırsatı olarak kullandı.
Erdoğan da konuşmasının Türkiye’de nasıl yankılanacağını bütünüyle gözardı etmemişti, mesajlarının bazısı doğrudan bizlereydi; ancak yine de evrensel ağırlıkta yönleri de ihmal etmeyen bir metinle çıkmıştı Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye…
Hassas denge gözetilmişti.
Almanya’ya verilecek mesajlar
Cumhurbaşkanı ABD’den sonra Türkiye’ye dönmeden resmi bir ziyaret için Almanya’ya uğrayacak. Orada da bu denge herhalde ihmal edilmeyecektir.
Zaman zaman sorunlar yaşansa bile, Almanya, Türkiye açısından önemli Batı ülkelerinin en başında yer alıyor. Yalnızca ülkemize ilgi göstermiş Alman sermayesinin ve iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin yoğunluğu sebebiyle değil, orayı ‘ikinci vatan’ olarak seçmiş sayıları üç milyonu aşan Türklerin varlığı sebebiyle de önemli ülke Almanya.
Her ülkenin siyasi hayatının özelliklerinin de zorladığı hassasiyetleri bulunur.
Almanya’nın -Avrupa’daki genel yönelişi de yansıtan- popülist politikacıları ile göçmenleri ve aralarında yaşayan yabancıları ülkeleri için ‘tehdit’ olarak gören bir zihniyeti benimsemiş partileri var ve bu görüşler seçmenden taraftar da bulmaya başladı.
Türkiye’nin ve Türkiye’yi yönetenlerin, sadece ‘aşırı sağ’ eleştirisiyle yetinmeyip bu gidişi daha da hızlandıracak malzemeler sağlamaktan uzak durmasında yarar var. Çatışmacı bir dil yerine yapıcı yaklaşımlar benimsenmeli, Türklerin Avrupa’daki varlığının yaşadıkları ülkeler için bir değer olduğu her fırsatta sergilenmelidir.
İki ülke arasında bir anlayış ve güven köprüsüdür Almanya’daki Türkler…
Bu sürekli vurgulanmalı.
Dışımızdaki dünyada kimlerle siyaseten ortaklık kurabileceğimize, kimlerin ülkeleri siyasetindeki varlığının ülkemiz açısından daha doğru olduğuna fazla dikkat göstermeyen yaklaşımlar, tabii başka unsurlarla da birlikte, Avrupa’da ‘aşırı sağ’ın yükselişine yaradı.
Bunu tersine çevirmenin, dostları her iklimde artırmanın yolları aranmalıdır.
Kendi iç sorunlarını başka ülkelerin de sorunu haline dönüştürmekten ise kaçınması gerekir Türkiye’nin…
ABD’de BM kürsüsünden verilen mesajların Almanya’da olumlu etkiler yaptığına inanıyorum; Almanya ziyaretinde verilecek mesajlar o havayı daha da pekiştirmeyi getirse ne kadar iyi olur.
Olur mu, olur…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025