Fehmi KORU
“Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir / Gittikçe artıyor yalnızlığımız” diyor Cahit Sıtkı.
Salı günü vefat eden Kürşat Bumin‘in cenaze namazı için vaktin gelmesini Bebek Camii‘yle iç içe olan kahvehanede beklerken dilime takılan şairin bu mısralarıydı.
Galiba günün hayhuyu içerisinde bunun hiç olmayacağını sanıyor ve dostlarımızı ihmal de ediyoruz.
Yeni Şafak‘ta uzun bir ortak geçmişimiz var. Daha önce çalıştığım gazeteye de gelmek istemiş, ancak onun yapmayı teklif ettiği medya eleştirisi türü fincancı katırlarını ürkütebileceği endişesi bunu engellemişti.
Alper Görmüş‘le birlikte hazırladıkları ‘MedyaKronik’ sayfası hem gazeteye itibar getirmiş, hem de o sayfada resmen çarmıha gerdiği medyanın ‘önemli’ isimlerini daha dikkatli olmaya sevk etmişti.
Kritik bir dönemdi ve bu hizaya getirme işlemi olağanüstü yararlıydı.
Sesini yükseltmenin ‘cesaret’ kabul edildiği bir dönemde doğal çevresiyle yabancılaşmayı da göze alabileceği bir demokratik cesarete sahipti. 28 Şubat’ın karanlık günlerinde yazıları ve televizyon programlarıyla gidişin iyi bir gidiş olmadığını en inandırıcı ifadelerle dile getiriyor, çıkışlarında çizdiği mantık silsilesi otoriteye karşı verilen mücadelenin nasıl yürütülmesi konusunda yol arkadaşları için de bir ölçü teşkil ediyordu.
Kıyasıya eleştirecek, eleştirdiğini sarsacaksın, ancak bunu eleştirdiğin kişiye de hak verdirerek yapacaksın…
Zor bir işi başarıyla yaptı Kürşat Bumin.
Vesayete karşı bir avuç insan
‘Yol arkadaşı’ deyimini boşuna kullanıyor değilim.
28 Şubat günlerinde ülkenin üzerine giydirilmek istenen deli gömleğini çıkartmayı ve korkunç akıbeti durdurmayı ciddiye alan az sayıda kalem sahibiydik. Birbirimizi yalnızca çalıştığımız gazetede görmüyor, mesai saatleri dışında da evlerde veya topluma açık mekanlarda sıkça bir araya geliyorduk. Kısa sürede mutada dönüşen buluşmalarda, içimizden birilerinin gazetesinden veya ekrandan uzağa düştüğü gerçeğini de yaşayarak görüyorduk.
Zor günlerin insanıydı Kürşat Bumin.
O zamanlar henüz ‘medeni ölü’ sıfatı icat edilmemişti, belki de o dönemde yazarları yerlerinden etmeyi görev bilenlerin utanma duyguları buna engeldi; ancak yaptıkları tamamen oydu, yazarları yazamaz hale getiriyorlardı. Askerler kendi iradelerine karşı çıkan kalem sahiplerine dünyayı dar etmeyi kafaya koymuş, medya patronları üzerinde baskı uyguluyor ve isim de vererek sevmediklerinin işinin bitirilmesini talep ediyorlardı.
Çok yazar o dönemde işsiz kaldı.
Onlara kapılarını Albayrak Ailesi‘nin gazetesi Yeni Şafak açtı.
Bugünden geriye baktığımda, o karanlık günlerin, demokrat yazar-çizer takımı için övünülebilecek güzel günler olduğunu görüyorum.
Ters gelebilir, ama öyle.
Dün, Bebek Camii’nin avlusunda toplananların çoğu Kürşat Bumin‘i yazılarından tanıyan insanlardı. Bir bölümünün onunla yollarının hayatta kesişmediğine eminim; kendisine yazar olarak duyulan saygı o insanları son yolculuğunda Kürşat Bumin‘i yalnız bırakmamaya sevk etmiş olmalıydı.
Arkasından çok anlamlı yazılar yazıldı, hiç kuşkusuz bundan sonra da yazılacak; ancak eleştirilerinden en fazla nasibini almış olan Ertuğrul Özkök‘ün onun hakkını teslim eden şu yazısını ayrı bir yere koymak gerek.
Kısa süren bir hastalık dönemi yaşamış ve eşi Prof. Tülin Bumin‘in deyimiyle ebedi âleme ‘melekler gibi’ bir geçiş yapmış…
Umarım o da hakkını helal etmiştir
Cenaze töreni sırasında hocanın “Nasıl bilirdiniz?” ve “Hakkınızı helal ediyor musunuz?”sorularına cemaat topluca cevap verir ya, genellikle sıra savma kabilinden olur o soru-cevap faslı. Kürşat Bumin için, cenaze töreninde bulunanlar, her iki soruya da gönülden “İyi bilirdik” ve “Helal olsun” cevaplarını verdiler.
Bir kesimin esas ona ‘helallik’ borcu var.
Güzel bir insandı. Ebedi hayatı da güzelliklerle geçsin. Allah rahmet eylesin.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025