Fehmi KORU
Hangi safta yer aldığımın fena halde farkında olduğum, ama zihnimi her görüşe açık tutmaya çalıştığım iyice gençlik günlerimde ilgiyle takip ettiğim bir gazeteydi ‘Devrim’(1969-1971)… Sarının hakim olduğu tam gazete boyunda haftalık bir gazeteydi. Doğan Avcıoğlu çıkarır, İlhan Selçuk‘tan Çetin Altan‘a, Muammer Aksoy‘dan Uğur Mumcu‘ya o dönemin önemli yazarları Devrim‘e katkıda bulunurlardı.
Devrim‘i bugün hatırlamamın bir sebebi var: Mesleğe ‘Devrim’ ile adım atmış olan Hasan Cemal‘in gazeteye katkısı, dönemin ‘sağcı’ basınının yayınlarını takip eden bir köşeydi. Benim bugün buna ayıracak vaktim yok, ancak bir süreden beri ‘bir kısım basın’diyebileceğim gazetelerde çıkan yazılara dikkat çekme isteğime gem vurmakta da zorlanıyorum.
Bu yazı o amaca mütevazı bir katkı olarak kabul edilsin.
İyi ki varlar…
İstanbul belediye başkanlığı için yapılan ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla tekrarlattırılan seçim etrafında o ‘bir kısım basın’da yazılanlar, özellikle vaktini çok daha değerli konulara ayıran okurların ilgisinden kaçmış olabilir endişesindeyim.
Fırsat bulup ilgilenebilseydiniz, gülebilirdiniz veya ağlayabilirdiniz de…
Pazar günü yapılan ve önceki turda sadece 13 bin oy farkıyla kazandığı anlaşılan Ekrem İmamoğlu‘nun ikinci turu 800 binden fazla oyla açık ara önde bitirdiği seçim, o yazar-çizer takımının hiç moralini bozmadı.
Kimi, “Ben zaten seçim tekrarlanmamalı” görüşündeydim (yalan) diyen, kimi “Sonucun böyle olacağını biliyordum ve sürekli uyardım, hatırlayacaksınız” diyen (yalan), bazısı da yüzünü kızartması gereken hiçbir şey yaşanmamış gibi ‘uykudan önce kısa bir masalımız var’ tadında teselli yerine geçecek şeyler karalayan yazarlar…
Hepsine topluca “Helal olsun” diyorum.
Oysa sizlerin önem verip okuduğunuzu sanmadığım o yazılar, seçimden yenilgiyle çıkan ittifak partilerinde, özellikle devleti yönetenler tarafından, müthiş ilgi görüyor.
Yazarların bazısı devlet yönetimine ‘neredeyse içinde yer alıyor’ denilecek kadar yakın insanlar zaten.
Güne artık bir tomar tutan o gazetelerdeki muteber yazarları okuyarak başlıyor ülkemizi yönetenler…
Nereden mi biliyorum?
Şuradan: Onlarla aynı gazetelerde yazan, fakat olaylara daha farklı yaklaşan birkaç isim seçim süreci içerisinde köşelerini kaybetti. Vaktiyle devleti yönetenlere nutuklarında kullandıkları kelimeler sunan ve bir dönem AK Parti’den vekillik de yapmış bulunan Aydın Ünal sözgelimi… Veya devleti yönetenlerin basın danışmanı sıfatıyla hemen yanı başında duran Kemal Öztürk gibi…
[Bu yazıda hep ‘devleti yönetenler’ diye çoğul ifade kullanıyorum, bununla çok sayıda kişiyi kast etmediğimi herhalde anlamış olmalısınız; çoğul ifade dilimizde nezaket belirtisi olarak çok önemli tek bir kişi için de kullanılır.]
Ünal ve Öztürk‘ün farklı şeyler yazdıkları için yazamaz hale getirilmeleri onların da kadrosunda bulunduğu gazetelerin sabah erkenden okunduğu dışında başka nasıl yorumlanabilir?
Okunuyor ve politikalarla uygulamaları etkiliyorlar…
Peki etkili olduklarını nereden biliyorum?
Şuradan: İstanbul belediye başkanlığı seçiminin ilk raundu rakip ittifakın adayı tarafından az farkla kazanıldığında, devleti yönetenlerin yaptığı ilk açıklama, bunun sineye çekileceği izlenimini verecek kıvamdaydı.
Doğru olan da buydu. [Böyle olduğunu, o günlerde farklı yazanlar da, “Ben zaten demiştim” edasıyla bugün kabul ediyorlar.] “Aman ülkeyi daha da gerecek günler yaşanmasın” hassasiyeti taşıyan kişilerin de, kırgınlıklarını bir yana bırakarak, devleti yönetenlere ulaşıp bu yolda tavsiyede bulunduklarını biliyorum.
“Bir şeyler oldu” diyen siyasetçi de vardı, yazan yazar da…
İlk günün o yumuşak kabul ediş tavrının ardından farklı bir yola girildi ve seçimin tekrarlanmasını getiren bir süreç başlatıldı. O güne kadar varlığından haberdar olmadığımız AK Parti genel başkan yardımcısı sıfatlı birini günde birkaç kez ekranlarda gördük. [Onu da çok beğendi itibarlı gazeteler.]
Oyların 13 binden 800 bin farka yükselmesinin ilk temelleri o günlerde atıldı. Son günlerin kararının eseri değildir ikinci tur seçiminin sonucu; pek çok AK Partili sandıkta partisinden kopmaya o günlerde karar verdi.
Devleti yönetenler “Çaldılar çünkü” noktasına ve o slogan etrafında yürütülen kampanyayla İstanbul’u ‘düşmandan’ geri almaya, itibar ettikleri gazetelerde yazanları okuyup televizyon ekranlarına çıkmalarını kendilerinin istediği muteber kişileri dinleyerek geldi.
2015’te 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki değişikliği hatırlattı yazarların pek çoğu. “Yine yaparsın” dediler.
Binali Yıldırım‘ı sonunda ağlattılar ama.
Keşke Hasan Cemal‘in vaktiyle Devrim gazetesindeki köşesine benzer bir köşe açıp AK Parti’nin bundan sonraki yol haritasının ne olacağına o yazılarla ışık tutabilsek.
Hayır, “Kılavuzu karga olanın…” diye başlayan eskilerin deyimini hatırlatmak gibi bir maksadım yok.
Yazarların AK Parti ile devleti yönetenlere vermek için çırpındıkları görüşlerinden herkes haberdar olsun istiyorum. “S-400’ler mutlaka alınmalı” diyor aynı muteber yazarlar, “Bizim yerimiz Rusya’nın yanı, Avrasya” diyen de onlar; “Ortadoğu halkları yanımızda” mesajını da onlardan alıyoruz.
Devleti yönetenler de aynı görüşlere sahip…
Sizler okumasanız bile ben o muteber yazarların yazıp söylediklerini yakın takip altında tutmaya devam edeceğim.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025