Fehmi KORU
Adı ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ konulmuş ve iki yıl önce (2017) yapılan referandumla uygulanmaya başlamış yeni sistem en büyük etkisini seçimin doğasında gösteriyor.
Yeni sistem oyların ‘yüzde 50+1’ni alma zorunluluğu getiriyor da ondan…
[Adı ‘başkanlık sistemi’ olacakken MHP’nin itirazı yüzünden ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ oldu yeni sistemin adı. Bunun neden önemli olduğunu aşağıda anlatacağım.]
Geçmişte sandıktan başarılı çıkmak için diğer partilerden biraz ileride oy almak yeterli olmaktaydı. Tayyip Erdoğan İstanbul belediye başkanlığını 1994’te oyların dörtte birini alarak (oy oranı: 25,19) kazanmış, partisi -AK Parti- 2002 seçiminde üçte bir oyla (oy oranı: 34,42) milletvekillerinin üçte ikisini (550 milletvekilinden 365’ini) almıştı.
O günler geride kaldı.
Şimdi artık iktidar olabilmek için cumhurbaşkanlığını elinde tutabilmek, bunu sağlamak için de sandığa giden her iki seçmenden birinin oyunu alabilmek şart.
Partiler bu yüzden kendi başlarına katılmak yerine başka partilerle ittifak gerçekleştirerek seçimlere girmeyi yeğliyorlar.
İttifaklar yasal bir zorunluluk olduğu için kurulmuyor, yeni sistem başarılı olmayı buna bağladığı için partiler çaresizlikten bu yola başvuruyorlar. Daha önce MHP’ye ihtiyacı bulunmayan AK Parti onunla ittifaka girdi; MHP’den türeyen İyi Parti ile farklı bir kulvarın partisi Saadet de kendilerini CHP liderliğindeki başka bir ittifakın içerisinde buldular.
Eski dönemin seçimlerinde Meclis’te temsil edilmek için uygun görülmüş yüzde 10 barajı, ittifaka giren partilerin oylarının oranı önemsiz kaldığı için, yeni sistemde işlevini yitirmiş oldu. Şimdi artık bir ittifak içerisinde yer alan partiler, oyları yüzde 10’dan az da olsa, milletvekili çıkartabiliyor, belediye başkanlıkları kazanabiliyor.
Gerçekten de yeni sistem seçimin doğasını bozdu.
Seçimlere biraz yakından bakalım derken
İyi mi oldu?
Bu sorunun cevabı her partiye ve seçimin niteliğine göre değişiyor.
Yeni sistemin yerel seçimlerde ilk uygulaması olan 31 Mart seçimine bu soruya cevap aramak üzere baktığımızda, görünen, muhalefetin yeni sistemden kazançlı çıktığıdır. İktidar ittifakı içerisinde de, küçük ortak (MHP), bu yeni sistemden büyük ortaktan (AK Parti) daha fazla yararlandı.
Genel seçimde (24 Haziran 2018) ise, AK Parti, iktidarını korumayı ve cumhurbaşkanını kendi içerisinden çıkarmayı MHP ile kurduğu ittifak sayesinde başardı.
AK Parti, ittifaksız girseydi, 24 Haziran 2018 seçiminde yeni sistem yüzünden iktidarı kaybederdi. Buna karşılık, yerel seçimde de Ankara ve İstanbul başta olmak üzere pek çok büyükşehir belediyesini muhalefet partilerinin kurduğu ittifakın adaylarına teslim etmek zorunda kaldı AK Parti.
Tabii, sadık bir seçmen kitlesine sahip HDP’nin her iki seçimde sonucun belirlenmesinde hayati bir önem kazandığını da kayda geçirmemiz gerekiyor.
Yukarıda sorduğum “Yeni sistem iyi mi oldu?” sorusunun kısa cevabı, AK Parti’nin iktidarını devam ettirmesine ve cumhurbaşkanını kendi içerisinden çıkarmasına rağmen bu sistemden en az yararlanan ve gelecekte bu sistemden en fazla olumsuz etkilenebilecek parti olduğudur.
[Eski sistem devam ediyor olsaydı, halen sahip olduğu ittifaksız oy desteğiyle iktidar ve cumhurbaşkanlığı yine AK Parti’de kalacaktı.]
İstanbul’da tekrarlanan seçim, bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti’nin işinin zorlaşabileceğine işaret ediyor. Uygun bir aday bulabildiği takdirde, muhalefet, iktidar cephesine en fazla önem verdiği mevziyi kaybettirebilir.
AK Parti’yi değişime zorladı yeni sistem
Dikkatinizi çekmek istediğim bir yan sonucu daha var yeni sistemin: AK Parti o sayede iktidarını sürdürebiliyor, ancak bu dönemde iktidar bildiğimiz AK Parti damgalı bir iktidar değil. İttifak zorunluluğu, AK Parti’yi, atacağı her adım ve alacağı her kararda küçük ortağının tepkisini düşünmek ve tepki geldiğinde ona kulak vermek zorunda bırakıyor.
Koalisyonlardan kurtulmak yeni sistem savunucularının önemli gerekçelerinden biriydi; gerçekten de ittifaklar sayesinde birleşen partilerden oluşan iki cepheden biri büyük ortağını tek başına iktidar yapabiliyor. AK Parti geçen yıldan beri o sayede iktidarda. Ancak ittifak da, iktidarı ortaklar arasında paylaştırmasa da, bir tür koalisyon görüntüsünde.
Vaktiyle başkanlık sistemine özellikle onu isteyen AK Parti lideri olduğu için şiddetle karşı çıkmış olan MHP’nin, durduk yerde yeni sistem savuncusu haline dönüşüp arzusunu erteleme eğilimine girmiş AK Parti’yi peşine takarak ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ni mümkün kılması, öyle anlaşılıyor ki, bugünleri öngören bir ince hesaplamanın sonucuymuş.
MHP sistemden en kârlı çıkan parti çünkü. Yalnızca oyu artmıyor, iktidar üzerindeki etkisi de belirleyici ve dönüştürücü oluyor.
AK Parti’nin kimlik derdine düşmesi biraz da zorunlu olarak girdiği ittifak yüzünden…
Son seçimden (31 Mart) İstanbul’u kaybederek çıkan AK Parti, o sonucu da Ankara’da olduğu gibi sineye çekmeye hazırlandığı görüntüsü veriyordu; ortağı ona bunu unutturdu. S-400 alımı konusunda direnmede de MHP’nin rolü büyük.
Ortam biraz da yeni sistemin özellikleri yüzünden yeni gelişmelere çok açık.
Yeni sistemin ürünü yeni gelişmeler AK Parti’yi yeni sıkıntılara sokabilir.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025