Fehmi KORU
Geçmişte düştüğüm yanlışlığı bir kez daha asla yaşamak istemem. Bu benim genel ilkem. O sebeple, 15 Temmuz hain darbe girişimini aylar öncesinden duyuran, girişimden sonra olacakları bile harfi harfine anlatan iki yazıyı ancak her şey olup bittikten sonra fark ettiğim için, şu günlerde “Darbe olabilir” öngörüsünü seslendiren yazılara özel önem veriyorum.
15 Temmuz’u aylar önce bilen iki yazı Türkiye gazetesinde çıkmıştı. Vaktiyle kendisini “Huzur veren gazete” olarak tanımlayan Türkiye gazetesi, şu günlerde, yine o tür yazılarla benim huzurumu kaçırıyor.
İki dönem ve her dönemin uyarıcı yazıları arasında önemli bir fark var: İlkinde uyarı yapılmış, kulak asan olmamış, ben bile onları dikkate almamışım, kehanet sayılabilecek yazılar, 15 Temmuz günü bir darbe girişimiyle birlikte ‘öngörü’ haline dönüşmüş… Şimdi ise, henüz uyarı aşamasında bulunuyoruz.
Sitemin arşivine baktım, aynı gazetede son birkaç yıl içerisinde benzer kehanetlerde bulunulan daha başka uyarı yazıları da çıkmış ve ben onları da değerlendirmeye değer bulmuşum…
Her seferinde “Öncekini bildiklerine göre…” ihtiyatıyla konuya yaklaşmışım.
Tabii ihtiyatlı olmamın bir sebebi daha var: 15 Temmuz girişimi öncesinde ülkemizde darbeler döneminin geride kaldığına, o kötü günlerin artık asla yaşanmayacağına inananlar arasında ben de yer alıyordum. Bir daha aynı safdilliği sergilemek istemiyorum.
Demokratların, iktidarların seçimle gelip yine seçimle gitmesi ilkesini ülkemizde ciddiye alanların, bundan sonra da dikkatli olmasında yarar var.
Herhalde yarım asır kaybetmişizdir
Pek çok alanda araştırmalar yapılıyor, akla gelebilecek -hatta bazen hiç gelmeyecek- konular bile bilimsel açıdan irdelenip sonuçlar paylaşılıyor. Benim en çok merak ettiğim siyasi bir konu var ve o maalesef araştırmacıların merakını çekmiyor.
Konu şu: Acaba 1960’ta 27 Mayıs askeri müdahalesiyle karşılaşmamış ve sonrasında yaşanan başarılı-başarısız darbelerin hiçbiri başımıza gelmemiş olsaydı, çok partili demokrasinin gereklerinin yerine getirildiği, yönetimin bir sivil kadrodan diğerine sulh ve suhulet içerisinde devredildiği demokratik bir ülke olarak yoluna devam edebilseydi Türkiye, bugün ne durumda olurduk?
Ekonomide, sosyal alanda, dış ilişkilerimizde ve akla gelebilecek hemen her alanda?
“Siyasetin önünün darbelerle kesilmediği bir Türkiye nasıl olurdu?” sorusuna cevap teşkil edecek rakamlar ve verilerle bezeli bilimsel bir araştırmaya ihtiyaç var.
Öyle bir araştırma var ve benim haberim yok ise, haberdar edilmek isterim.
Bilimsellik iddiasında bulunmadan kendi kanaatimi paylaşabilirim ama:
Darbeler yaşanmamış olsaydı ülkemizde, bugün hemen her alanda dünyanın öndegelen on ülkesinden biri olurduk. Avrupa Birliği üyeliği gerçekleşmiş, o sayede ekonomisi bugünkünden kat kat ileride, bölgesinde dikkate alınması gereken saygın bir güç haline dönüşürdü Türkiye…
Müdahale eden askerler ile onları “Hadi ne duruyorsunuz” diye kışkırtanlar, Türkiye’yi yarım asır gerileterek, ülkelerine en büyük zararı verdiler.
15 Temmuz’a kalkışanlar da, eğer hala öyle bir niyet içerisinde bulunanlar varsa onlar da, ülkeleri için hayırsız sayılması gereken kişiler…
Bugün siyasete siyaset dışından müdahale için reel sebep/ler var mı?
İşbaşında 18 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidar var. Her seçimde gerekli oyu alarak iktidarını sürdürüyor AK Parti. Genel başkanını son seçimde yüzde 52 oy alarak cumhurbaşkanı seçtirmeyi de başardı. Zaman içerisinde eksilen oyunu ideolojik bir dönüşüm yaşayarak kendisini yakınlaştırdığı MHP ile kurduğu ittifakla takviye ediyor ve yine seçilmeyi biliyor.
Halkın yarısını arkasına almış güçlü bir iktidara karşı darbe yapılır mı? Yapılırsa 15 Temmuz’dan farklı olur mu?
Seçimle gelen iktidar önümüzdeki seçimde kaybedebileceği sinyallerini de veriyor. Kamuoyu yoklamaları ‘Cumhur İttifakı’nın makyajının döküldüğünü, geçmişte AK Parti ve MHP’ye oy vermiş olanlardan önemli bir bölümünün halen tereddüt yaşadığını, seçeneklerin çoğalmasıyla bir sonraki seçimde sandıktan farklı bir iktidar çıkacağını gösteriyor.
Mevcut yönetici kadro yerini kendisi gibi seçimle gelecek yeni bir kadroya bırakabilir ilk seçimde.
Tablo bugün bu.
Gerçek de bu minvalde olduğu halde, bir takım densizlerin sağda-solda ettikleri lüzumsuz lakırdıları önemseyerek, muhalefetin siyasetin doğallığı içerisinde dile getirdiği eleştirileri bağlamından koparıp farklı yönlere çekerek ve daha da önemlisi geçmişteki düzgün algıları vahim yanlışlıkları yüzünden tam tersine tecelli eden birilerine olmayan güçler vehmederek “Darbe ihtimali var” demenin alemi yok.
Eğer yine de böyle bir ihtimalin varlığı benim bilmediğim, farkında olmadığım veya uyaranlar tarafından çeşitli sebeplerle dile getirilmeyen gerekçelere dayalı olarak ifade ediliyorsa, bu uğursuz niyeti taşıyanları farklı yerlerde aramak gerekir.
“Olağan şüpheliler” kimlerse onlar üzerinde yoğunlaşarak…
Kimlerdir günümüzde ülkeyi yeni maceralara sürükleyebilecek denli gözü dönmüş bu konudaki olağan şüpheliler?
Soruyu sorarken benim aklıma gelen kişi ve kesimler ile son zamanlarda uyarı yazılarıyla gündeme konuyu taşıyanların suçladıkları kişi ve kesimler farklı.
Ne olursa olsun, konunun kapağı açıldığına göre, uyanık durmakta yarar var.
Eskiler “Korkulu rüya görmektense hiç uyumamak yeğdir” sözünü boşuna söylememişler.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025