Fehmi KORU
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un bir televizyon programında söyledikleri bayağı ciddi bir tartışma yaşanmasına vesile oldu. Tartışmalar uzayınca, İlker Paşa, avukatları aracılığıyla, duyduğu rahatsızlığı kamuoyuyla paylaştı.
Daha önce de başka vesilelerle aynı türden açıklamalar yapmış İlker Başbuğ; o zaman ses getirmeyen sözlerinin şimdilerde gök gürültüsüne benzer bir uğultuya sebep olmasını anlayamadığı açıklamadan belli oluyor.
Oysa sebep açık: Bir süredir toplumda sesi duyulmasına izin verilen isimler ‘yeni bir darbe girişimi’ olabileceği iddiasını seslendiriyorlar. AK Parti’nin itibar ettiği yorumculara ek olarak partinin bazı yetkilileri de aynı ihtimali dile getirmekteler. Amerikan RAND kurumunun Pentagon’a hazırladığı raporda da o ihtimale yer veriliyor.
Bunun üzerine, bir yasanın ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’nın AK Parti’ye uzandığına kanıt olarak sunulması ve bunun eski bir Genelkurmay Başkanı tarafından yapılması elbette tartışmaya tuz biber yerine geçecekti.
Nitekim öyle de oldu.
“Keşke konuyu hiç açmasaydım” demiş midir İlker Paşa?
Tartışmayı köşemden izlerken zihnim beni eskiden yaşanmış olaylara seyahate çıkardı. Özellikle de kısa süre önce de burada sözünü ettiğim bir kitapta okuduklarıma…
Sabahattin Önkibar kendisinden bazı çevrelerin ‘derin ve gizli devlet gazetecisi’ diye söz ettiklerinden hareketle ülkemizde neden ‘derin devlet’ olmadığını ispatlama yükümlüğünü üzerine almış ve bunu dolaylı yoldan gerçekleştirmek üzere kolay okunan bir kitap yazmış.
[Bir yakınım, Wikipedia’da ‘Deep State’ (‘derin devlet’) başlığı altında yazılanlara göz atarken, bu terimin ilk kez Türkiye’de kullanıldığı ayrıntısıyla karşılaşmış. Evet, dünya siyaset literatürüne en büyük katkımız ‘derin devlet’ terimidir. Yaşasın Wikipedia.]

‘Derin ve Gizli Devlet Gazetecisi Olarak İtiraflarım’ adını taşıyan kitapta (KırmızıKedi Yayınları) Önkibar’ın bizzat tanıklık ettiği ilginç olaylar yer alıyor.
Bunlardan biri, Turgut Özal’ın erken vefatının adından cumhurbaşkanlığında meydana gelen boşluğun Süleyman Demirel tarafından doldurulması sonrasında çıkan DYP liderliği ve başbakanlık yarışına dair yazdıkları…
O günleri ben de Ankara’da olabildiğince yakın yaşadığım için ayrıntılarına vakıfım; ancak askerin olaya müdahil olduğuna dair duyumlarım olsa da Muhittin Fisunoğlu’nun boşluğu doldurmak için yaptıklarından şimdi haberdar oluyorum.
Muhittin Fisunoğlu o günlerde orgeneral rütbesinde ve Kara Kuvvetleri Komutanıdır. Yaşını doldurduğu için emekli olması beklenen Org. Doğan Güreş’in yerine onun Genelkurmay Başkanı olması beklenmekte, kendisi de o görevi üstlenmeye hazırlanmaktadır.
Tam o günlerde şunlar yaşanır:
Doğru Yol Partisi milletvekili ve KİT Komisyonu Başkanı olan Mehmet Gazioğlu Kara Kuvvetleri Karargahı’na çağrılır. Merakla gittiğinde, Org. Fisunoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığını tesadüfe ve parti delegelerinin rüzgara kapılmalarına bırakamayız; o makama en uygun ismin gelmesi için seferberiz” sözleriyle konuyu açar.
Cumhurbaşkanı seçilmiş Demirel’e “Başbakanı siz atamayın, kongre kimi seçerse o başbakan olsun” ricasında bulunulmuş, o da ricayı kabul etmiştir. Demirel’e kalsa başbakan olarak İsmet Sezgin’i atayacaktır; ama Fisunoğlu onu ‘aile geçmişi’ yüzünden uygun görmemiştir.
“Sürgünle Aydın’da ikamete tabi tutulan bir aileden geliyor” gerekçesiyle…
Kendileri yedi aday belirlemiş ve haklarında araştırma yaptıktan sonra aday sayısını teke indirmişler. “O yedi kişi içinde siz birinci çıktınız” der Fisunoğlu Paşa muhatabına…
Gazioğlu şaşırır. “Beni kimse tanımaz; bırakın DYP delegasyonu ve kamuoyunu, ailem bile böyle bir şeye şaşırır, ayrıca DYP delegesi askerin dediğinin tersini yapar” der.
Muhatabı Paşa şu sözleri söyler: “Onu bize bırakın; basın biz ne diyorsak onu yazar. Bir haftada sizi bütün ülkeye tanıtır ve önünüzü açarız, yeterki siz ‘Evet’ deyin, gerisini biz hallederiz…”
Nasıl buldunuz?
Kara Kuvvetleri karargahında bunlar olurken Genelkurmay Başkanlığı karargahı ise başka bir seçenek üzerinde durmaktadır: Tansu Çiller…
Emekliliğe hazırlandığı duyulan Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş ağırlığını adaylardan Tansu Çiller lehine kullanır. Tabii onun da basında dediğini yerine getirmeye yarayacak gücü vardır.
Kara Kuvvetleri Komutanının tercihi değil ondan bir yukarıdaki makamın hala sahibi olan Genelkurmay Başkanının dediği gerçekleşir ve Tansu Çiller DYP’ye gelen başkan, devlete de başbakan olur.
[O günlerin gazete manşetleri ve köşe yazıları bu bilgiler ışığında yeniden gözden geçirilse ne güzel olur. Hürriyet’in “Leydi’nin topuk sesleri” manşeti belleklerde yerini almıştır, ancak onunla yarışacak başka manşetler ve köşe yazıları da olduğunu hatırlıyorum.]
Tansu Çiller’in DYP genel başkanı seçilip başbakanlık görevini üstlendikten hemen sonra yerine getirdiği ilk işlerden biri, daha önce görev süresinin bir yıl daha uzatılacağı yolunda spekülasyonlar çıktığında “Şeref sözü, böyle bir teklif yapılırsa asla kabul etmem” demiş olan Org. Doğan Güreş’in bir yıl daha Genelkurmay Başkanlığı görevinde kalmasını sağlamaktır.
Emekliliği sonrasında da Org. Güreş DYP’den milletvekili adayı gösterilir ve Kilis’ten seçilerek Meclis’e girer.
Bunlar Önkibar’ın kitabında yazdıkları. Çok sonraları öğrenilen bir ayrıntıyı da ben hatırlatayım.
Org. Fisunoğlu bir yandan DYP’ye genel başkan ve ülkeye başbakan seçme hazırlığını sürdürürken, bir yandan da “Acaba Genelkurmay Başkanı olamayacak mıyım?” ikircikliği yaşamaktadır. Tavsiyeler üzerine o sıralarda kehanetleriyle meşhur Medyum Memiş’le görüşür. “Genelkurmay Başkanı olacak mıyım?” diye ona da sorar.
Memiş, görüşme gazetelere yansıyınca, “Ben kendisine olamayacağını zaten söylemiştim” demişti.
Çok değişik günlerdi o günler: Kimin başbakan olamayacağına, kimin olabileceğine siyaset karar veremiyordu. Gazeteler siyasilere ‘yandaş’ değildi, ‘yandaş’ olunabilecek başka güçler vardı. Devlet işlerinde medyumlar ve kahinlere de danışılıyordu.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025